-4-

168 7 1
                                    

Telsizine bir şeyler mırıldanarak yürüyen güvenlik. Fosforlu ve dantelli sütyen bakan ve giydiği dar beyaz gömlekle göğüslerinin ölçüsünü belli eden bir kadın. Yeni yürümeye başlamış bir bebeğin arkasından koşuşturan anne. İndirimleri kaçırmayan teyzeler . Hiç bir özelliği olmayan tişörte 60 lira fiyat biçen mağazalar. Evet alışveriş merkezindeydim. Diğer kızların aksine alışveriş yapmayı sevmiyordum. Bana deliymişim gibi bakmayacaklarını bilsem pijamayla gelirdim buraya. Betül ve Hande'nin mahkûmu olmuştum. Üşenmeden bir sürü elbise deniyorlar, aralarından yalnızca bir-iki parça alıp çıkıyorduk. Kendi denemeleri sırasında elime tutuşturdukları bir kaç parça kıyafeti aynanın karşısında üstüme tutarak olur mu diye baktım. Denemekle falan uğraşamam. Arasından beğendiklerimi - bana yakışacakmış öyle dediler yoksa beğendiğim falan yok - kasaya götürdüm.
Sonunda Betüller de geldi ve ödeyip çıktık. Daha metroya yürüyüp oradan da eve yürüyecektik. İnsan düşündükce yoruluyor yahu. Sonunda alışveriş merkezinin de dışına çıkıp metroya varabildik. Metronun yakın olması iyi bir avantajdı. Kartımızı basıp yürüyen merdivenlere ulaştığımızda Betül ve Hande alışveriş den konuşurken terlik giymiş belediyede çiçek ekmekle görevlendirilmiş - sanırım köylü - teyze dikkatimi çekti. Sadece baş örtüsü takmış rahat etmek adına salaş şeyler ve terlik giymişti ama yanından geçenler sanki birşey varmış gibi ona bakıp ilerliyorlardı. Modern tarzda giyinimli insanların yanında farklı duruyordu belki ve bu özelliği onu farklı olduğu için aşağılayan bir çok çift göze mahkûm bırakıyordu. Önüme döndüm ve metronun gelmesini beklemeye başladım.
Metroya bindiğimde tek hissettiğim ter kokusuydu. Neden deodorant sıkmayı akıl edemeyen bir topluluk içindeydim. 4 durak sonra inip eve doğru yürümeye başladık. Betül ve Hande'yi dinlemiyor ve yaptığım işlere konsantre olamıyordum. Bununla birlikte Asosyal çocuğu bir türlü aklımdan çıkaramaz olmuştum. Hayır hayır. Bağlanmak yok. Kurallarımı iki kez gördüğüm biri için ihlal edemezdim. Zamanında bunun sonuçlarını çok ağır bir şekilde ödemiştim zaten.
Yürüdüğümüz 700 metrenin sonunda eve vardık. Eve girdiğimizde kızlar aldıklarını tekrar denerken odama gidip yatağa uzandım ve en sevdiğim müziklerden birini açtım. Genelde hep bir müziğe takılı kalıyor, o müzikden soğuyana kadar onu dinliyordum. Bu yüzden telefonum dinlemediğim ama silmek de istemediğim bir çok müzikle doluydu.
Betül odama dalıp elbisesinin nasıl olduğunu sorduğunda güzel anlamında kafamı salladım ve onu gönderdim.
çantamdan yeni aldığım Ps4 oyununu çıkarmak için hamle yaptığımda üzerinde rakamlar yazılı beyaz küçük kağıt dikkatimi çekti. Aklımdaki şeye ihtimal vermeden kağıdı aldım. Ve numaraları telefonuma yazarak "arama" yazısına bastım. Geçen 10 saniyenin ardından telefon açıldı.

" 4 gün oldu. Sen hiç çantana bakmaz mısın? "

" Güney ? "

" Namı değer asosyal çocuk. " dedi ufak bir kıkırdamayla.

" Sen. Nasıl koydun. Kağıdı yani ? " ayyh aynı filmlerdeki gibi.

" El çabukluğu :) "

"Ta- maaam " dedim son heceyi uzatarak.

"Eeee" dediğinde "Eeee" diye karşılık verdim.

"Buluşacak mıyız ?" Durun. Bir. Dakika. Kural. Evet kuralı unutmamalıydım.

"Çıkma teklifi mi ediyorsun?"

"Hâlâ sana yavşamıyorum. Sadece dostça." Dostça Hmm. Ona bağlanmamalıydım. Bir yanım sadece dostça bir buluşma olacağını söylese de, diğer yanımın ondan hoşlanmaya başladığını biliyordum. Bu ufak kıvılcımın büyümesine izin veremezdim.

" Aslında daha yeni eve girdim. Yorgunum yani dışarı çıkacak kadar enerjim yok. Sonra buluşsak? "

"Tamam. O zaman artık telefonum sende var . Kendini iyi hissettiğinde ararsın. " Sesindeki ufak da olsa hayal kırıklığını hissetmiştim.

"Görüşürüz."

"Görüşürüz."

Telefonumu kapattığımda müzik dinlemeye devam ettim. Tüm hikayelerdeki aşıklar kavuşacak diye bir kural yoktu. Aslında biz aşık bile değildik. Ben sadece aşık olmakdan korkuyordum. Yeteri kadar acı çekmiştim. Bir yenisine daha ihtiyacım yoktu.
Aslında aşk acıtmaz. Yalnızlık acıtır. Reddedilmek acıtır. Birini kaybetmek acıtır. Kalbinin kırılması acıtır. Karşılık alamamak acıtır. Aslında aşk acıtmaz. Aşk iyileştirir. Ama çok korkuyordum.


Bağlanmak YokHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin