❀~1~Şeytanla Anlaşma

46 1 0
                                    

      Rilletta üstündeki kan kokusuyla burnunu kırıştırdı, bu kokuyu hiç sevmiyordu. Peşinden gelen okun varlığını hissederek kafasını eğdi, iyi saklanamamıştı. Ormanın içine koşmaya başlarken peşinden gelen adım seslerini duyuyordu. Bir dükü öldürdükten sonra her şeyin bu kadar kolay olmasına zaten şaşırmıştı. Siyah kıyafetleriyle karanlığa karıştı ve ağaçların arasında sürekli sağa ve sola dönerek arkasından gelenlerin kafasını karıştırdı. Bu tür durumlar çok nadir olurdu ama bu iş acildi, detaylı plan kuracak zamanı olmamıştı. İşi aldığı kişiyi bekletmemesi gerekiyordu.

     Bu sefer okun havada çıkardığı sesi duysa da kaçacağı yeri iyi seçemedi, omzunu delip geçen okla yere düştü, kaçmanın faydası yoktu nasılsa yakalanacaktı, olduğu yerde durdu ve okun arka kısmını kırdı. Gözüne kestirdiği ağaca bakıp tırmanacak yerleri seçtikten sonra hızlı hareket etti çünkü çok yaklaşmışlardı. Rilletta ağacın dalına oturup gelenleri izledi. Üç asker etrafa bakıyordu, ağacın dibinde durmuşlardı.
     "Onu burada vurdum, çok kaçamaz. Sen, şu tarafa bak." Askerlerden biri eliyle ileriyi gösterdiğinde uzun boylu olan kılıcını kavradı ve denileni yaptı. İki asker Rilletta'nın olduğu ağacın etrafını detaylıca arıyordu. Rilletta çantasında son kalan topu çıkarttı, yere fırlattığı anda çıkacak olan duman onları sersemletmeye yeterdi. Tam iki asker birbiriyle konuşacakken Rilletta maskesini çekip topu yere fırlattı ve ağaçtan atladı. Hançerlerini sıkıca tuttu ve gazdan etkilenen askerin üstüne atladı, duman ona daha yakın bir yerden yayıldığı için diğerinden daha fazla etkilenmişti. Boğazını kesip geçen hançerle asker yere düştü, Rilletta oyalanmadan diğer askere doğru yöneldi ama ensesine çarpan sert bir şeyle kendisi yere düştü bu sırada dumanın etkisi de geçmişti. Az önce giden üçüncü askerdi. Kılıcın kabzasını sertçe vurmuştu, bilgi almak istediği için öldürmemişti.
     Rilletta düştüğünde omzundaki ok canını yaktığı için acıyla inledi, asker kapüşonu ve maskeyi çıkarttı, karşılarında bir kadın görmeyi beklememişlerdi. Diğer asker dumanın etkisinden yavaş yavaş kendine gelirken dumandan hiç etkilenmeyen asker kılıcının ucunu Rilletta'nın boynuna dayadı.
     "Kim için çalışıyorsun?"
      Rilletta'dan cevap alamayınca ayağıyla tüm gücünü kullanarak göğüs kafesine tekme attı. Rilletta bağırdığında birkaç kuş sesi ona eşlik etti. Birkaç kemik en iyi ihtimalle çatlamıştı. Bu askerlere destek gelmeden önce ecele etmeliydi. Elini kaldırıp ağzının içinde anlamsız şeyler geveledi. Zaten onlara bu işi kimin verdiğini söylese de bir şey yapamazlardı. Astroio prensine kim dokunmaya cüret edebilirdi ki?
     "Sesli konuş!"
     Rilletta devam etti.
     Asker ona biraz yaklaşırken kılıcı bastırmayı ihmal etmemişti. Kılıç boynunu kesmeye başlamıştı.
     "Yaklaş, söyleyeceğim."
     Asker tedbirle biraz yaklaştığında hâlâ Rilletta'nın söylediklerini duyamıyordu. Asker ona biraz daha yaklaştı, Rilletta onun ne kadar saf olduğunu düşünerek parmaklarını eldivenin içine doğru uzattı, parmaksız eldivenlerinin içinde kürdan boyutunda, keskin bıçaklar vardı. Asker sabrının tükendiği belli ederek kılıcını çekti ve Rilletta'nın boğazından kavrayıp kendine çekti.
    "Konuş."
    Rilletta yine bir şeyler söylüyor gibi yaparken sonunda bıçaklardan birine ulaşabilmişti, hemen parmaklarının arasında çevirip karşısındaki askerin boynuna sapladı, öldüğüne emindi. Öldürdüğü askerin kılıcını alıp başında bekleyen diğer askerin de kafasını kestikten sonra eliyle göğüs kafesini yokladı, çok sızlıyordu. Buradan kurtulmak için başka yöntemleri de vardı ama bu askerlerin arkasından birinin gelip gelmeyeceği bilmediğinden gücünü dengeli kullanmıştı. Yere düşen çantasını da alıp ormandan çıkmak üzere yürüdü.

     Rilletta bu iş bittiği için rahatlamıştı, işi aldığı kişi de en az hedefi kadar öldürülmeyi hak eden biriydi. Şu an içinde bulunduğu Astroio'nun sıradaki varisiydi. Hakkında duyduğu hiçbir şey hoşuna gitmemişti ama sonuçta parasını aldığı sürece önemsizdi zaten dükün ölmesi birçok insan için daha iyiydi. Yönetimindeki bölge sefaletten kırılıyordu, şimdi insanlar rahatlayabilirdi tabii Rilletta yine buraya gelmek zorunda kalacağını biliyordu, insanlar kendi sonunu getirmeye meraklı bir ırktı. Mutlaka başlarına bir bela bulurlardı. Çantasından çıkardığı tokayla saçlarını topladı ve yürümeye devam etti, burada kiraladığı küçük eve biraz daha yolu vardı, ormandan çıkana kadar zaten ağrıları yeterince onu yormuştu, nefes almakta güçlük çekiyordu. Ağır ve sarsak adımlarla sokaklar arasında yürüdü, evi en izbe yerlerden seçmişti ki dikkat çekmesin.              Artık tek tük insanın oturduğu mahallelere gelmişti. Bundan sonra nereye gideceğini düşünürken bir ses duydu, kavga sesiydi. Adımlarının yönünü değiştirip sesi takip etmeye karar verdi, belki yardım bekleyen biri vardı ya da müdahale etmesi gereken bir durum. İstese de hızlı gidemiyordu, bedeni neredeyse limitine ulaşmıştı. Temkinli adımlarla sesin kaynağına ulaştığında bir duvarın arkasına saklandı. Üstünde dolu bıçak kemerleri taşıyan biri önündeki kişiyi sıkıştırmıştı. Karşısındaki köyden biri gibi duruyordu, Rilletta burada başka bir iş olmadığından emindi, av listesinde olmayan biri neden öldürülmeye çalışılıyordu?

TAHTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin