❀~9~Kafesteki Yılan

4 0 0
                                    

Biraz daha toprak almak için kalktığımda biri saçlarımdan çekerek yere düşürdü. İlk başta küçük bir çocuk sanmıştım ama sonra onun bağıran sesini duydum. Saçlarımı salmadan eve yürüyordu. Tökezleyip yere düştükçe daha fazla saç onun elinde kalıyordu.

"Sana kaç kere dışarda oynamamanı söyledim? " Daha eve yeni girmemize rağmen suratıma attığı tokatla yere düştüm. Saçlarıma asılıp kaldırdıktan sonra aynısını tekrarladı.
"Beni delirtmek mi istiyorsun? Bu kıyafeti giyme dedim! " Karnıma gelen tekmeyle ağlamaya başladım. Sonuçta altı yaşındaki bir çocuk için bu hareketler dayanılacak türden değildi.
"Diğer kıyafetim giyilmeyecek kadar yırtıldı, lütfen kızma söz veriyorum ben yıkayacağım." Böcek ezer gibi kafama ayağıyla vurdu.
"Konuşma. Sen de o piç gibisin bir piçin çocuğundan ne beklenir! İkiniz de hayatımı mahvettiniz. Bıktım seninle uğraşmaktan. Neden bir işe yarayıp kendini öldürmüyorsun? " Kafamdan gelen sesleri duyuyordum. Deli gibi ağlarken ellerimi siper etmeye çalıştım. Huy edindiği gibi yine saçlarımı tuttu ve yatak odasına kadar çekti. Ayakta durabildiğimi görünce daha fazla dövebileceğini düşünerek yere ittirdi ve tekmelerini sıraladı.
"Sadece öl böylece hepimizi kurtarırsın. Senin iğrenç yüzünü görmekten bıktım yüzünü görmek bile midemi bulandırıyor üstüne üstlük yapma dediğim ne varsa yapıyorsun." Basit bir tahta parçasını iki kapaktan da geçirince kilitlenen gardırobu açtı. Pek kıyafet olmadığı için genel olarak boştu. Ne olduğunu anlayamadan kendimi gardırobun içinde buldum. Kapak üstüme kapandığında korkuyla gözlerimi açtım.
"Anne lütfen beni burada bırakma. "
"Bana anne deme diye bin kez söyledim. Dilini kesmemi istemiyorsan anne deme. " Uzaklaşan sesiyle burada tek kaldığımı fark ettim. Daha fazla ağlayarak ağlamam şiddetlendi.

Rilletta nefes nefese gözlerini açık nefes almaya çalıştı ama onu bile unutmuştu. Elleriyle boğazını tutarken nefes almak için dizlerinin üstünde kalkmaya çalıştı, zorlukla ciğerlerine nefesi çekerken boğazını tutan elindeki kan boynuna bulaştı. Kapıyı yumruklamaktan elleri mahvolmuştu, odada ışığın zerresi bile olmadığı için ellerine bakamıyordu. Kendini güçlükle ayağa kaldırıp kapıya elini duvara dayayarak kapıya yürüdü ve tekrar vurmaya çalıştı ama her vurduğunda elinin acısı tüm vücudunu uyuşturuyordu. Bunu biraz daha yaparsa belki büyücüler bile elini düzeltemezdi, üstünden zaman geçen hasarların düzeltilmesi epey zordu. Zaman kavramını kaybetmişti, ne zamandır burada olduğunu bilmiyordu ya da ne kadar daha kalacağını. Kafasında o kadının sesini duyduğunda kapıya iki eliyle yumruk attı ve ellerinden çıkan ses kulaklarını doldurdu. Daha fazla kapıya vuramazdı. Kafasındaki sesle yine duvara yaslanarak yürüdü ve yatakla duvar arasındaki küçük boşluğa oturdu. Dinmek bilmeyen ses yüzünden elinin acısını bile hissedemiyordu tek derdi sesi kesmekti. Kafasını duvara ritmik şekilde vurmaya başladı ve bunu sesi artık duymayana kadar yapmaya devam etti çok geçmeden boynuna doğru akan sıcak sıvıyla ses de kesildi.

Hayatını başka birinin silahı olarak geçirdikten sonra bunun tekrarlanmayacağını elindeki hançeri sadece kendisi için kullanacağına yemin etmişti ama başarısız olmuştu. Cesar'ı kurtardığında ikinci kez başkasının silahı olmuştu ve başkasının onu kullanmasına izin vermişti. Buraya düşmeden önce Cesar'la benzerliklerini düşündüğünü anımsadı, neredeyse ona anlayış gösterecekti belki kabullenecekti de ama özgürlüğü daha önemli gelmişti. Sabit bir yerde kalmak birine bağlı olmak onun için kafeste olmakla eşdeğerdi. Kısa bir an Cesar'ın istediği gibi davransa daha iyi olacağını düşünmüştü ama bunun anlamı bu zamana kadar verdiği tüm çabanın özgürlüğüne harcadığı tüm emeği hiçe saymaktı. Kafasındaki düşünceler dolanırken o kadının sesini yine duymaya başladı ve kafasını duvara vurmaya devam etti.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 11 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

TAHTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin