2.Bölüm

98 2 0
                                    

2015, İstanbul

"Bir tl farkla menünüzü büyütebiliriz" diyerek bıkkın bir sesle konuştu kasada ki çalışan kız.Bir günde onlarca defa bu cümleyi kuruyordu.

"Bence bu repliği en özel müşterilerinize saklamalısınız.Sonuçta seni seviyorum demek de özel bir şeydir ama insanlar birbirlerine bir günde bu kadar çok seni seviyorum deselerdi ortada aşk kalmazdı.Yani sizde bu gidişle size her gün gelen bizim gibi müşterilerinizi kaçırıcaksınız.Hem biliyor musunuz bunu her önünüze gelene söyleyemezsiniz.Önce bir bakıp otuzsekiz beden ve üstümü diye kontrol etmelisiniz.Otuzaltı beden olup 'ay çok yiyorum ama alamıyorum' diyen kızlar varya, onların aldıkları tek şey parayla menüdür.Ee alıyorlar sonra bitiremiyorlar sonrada yiyorum yiyorum kg almıyorum.Ama diğer kızlar hakkıyla yer o beden ölçülerinin hakkını verir."

Kasada ki kız afallamıştı.Hayatında ilk defa bir kız gelip ne olduğunu dahi anlamadığı şeyler konuşup durmuş ve kendisinden onay beklemişti.Gelmeyince de devam etti "Ee bakarsın tabii.Her gün bu bir tl cümlesini bu kadar insana söyleyebilmen için balık hafızalı olup her üç saniyede bir dediklerini unutman gerek.Böyle vahim bir hafızan yoksa da biraz aptal olmalısın.Sanırım sende ki-"

"Ahahhhahaa " diyerek yüksek sesle yapmacık bir şekilde güldü Nazlı. "Arkadaşımız bir deneme yapıyorda insanlar üzerinde.Okul için rapor vermesi gerekiyor" Ne saçmaladığının farkındaydı ama o an kasada ki kızın sertleşen bakışlarına karşı arkadaşını savunacak bir açıkmala uydurması gerekiyordu.Sertçe uyaran bakışlarla Zeyno'ya baktı, onu yüzünden az kalsın olay çıkacaktı.

"Ne çok konuştum" diyerek dişlerini gösterek güldü Zeyno. "O halde bana büyük boy menü lütfen

Kasada ki kız ağır ağır başını sallayıp siparişlerinin aldıktan sonra başka bir müşteriye yöneldi.O sırada Zeyno Nazlı'ya dönerek:

"Dün gece tam hikayeme başlayacaktım ki laptopuma su döküldü" dedi." İnanabiliyor musun, iki aydır nasıl bir giriş yapayım diye düşündükten sonra tam yazacağım esnada laptopa su döküyorum"

"Belki de bu bir mesajdır,daha her şey tam değilken başlamaman konusunda bir uyarıdır.Hem en son erkek karakter hakkında onu tanımadığını söylüyordun,neydi adı?"

"Adı Uras,aslında çok kolay bir isim ama bir türlü aklında tutamadın" diyerek hadi

hafiçe kıkırdadı Zeyno. "Mutluluk, saadet demek.Kız karakterim olan da İlkim" pekala, ilk kız karakteri olduğu için adını İlkim koymamıştı, erkek karakterin kız karakerin adını her telaffuz edişinde bundan hoşlanacağını düşündüğünden bu ismi koymuştu.Bir insanın, diğer bir insan için ilki olması bu hayatta ki en büyük saadet olabilirdi.

"Ah aynen Uras.Tam oturtabildin mi karakterini? Onu pek tanımadığını söylemiştin.Nasıl ki bir insanı tanımadan onun hakkında sağlıklı bir yorum yapamazsak, bir karakteri de tanımadan onun hakkında bir şeyler yazabilmen olanaksız Zeyno.Bırak sana kendisini anlatsın,hiçkimseye anlatmadığı sırlarını ve hatta düşüncelerini sana söylesin." diyerek cümlesini sonlandırdı Nazlı.Fazla açık sözlü birisi olduğundan, Zeyno her şeyde ona danışır, fikrini alırdı.

Zeyno'ya göre Nazlı, bir insanın sahip olabileceği en iyi dosttu. Herkesle muhabbet eder fakat herkesle arkadaş olmazdı, insanları seçer ona göre muamele ederdi.Her ne kadar seçici bir insan olsa da, arkadaş olduğu insanları bir daha asla bırakmazdı.Zeyno ile dostlukları sekiz yaşına kadar dayanıyordu.Henüz ondört yaşındalarken bir kitapçıda gelişigüzel karşılaşmışlar ve o anda birbirlerine kanları kaynamıştı.Nazlı, Zeyno'ya Judith Mcnaught okumasını önermiş, Zeyno'da karşılığında Sabahattin okumasını önermişti, ne var ki ikiside birbirlerine önerdikleri yazarların tüm kitaplarını okumuşlardı.O dakkadan sonradan hayatlarının sonuna kadar arkadaş olacaklarını anlamışlar ve ilk başlarda her hafta kitapçıda yaptıkları buluşma zamanla cafelere dönmüş ve nihayetinde birbirlerinin evlerine gider gelir olmuşlardı.Her hafta birbirleriyle aynı yayınevlerini ve kitaplarını takip eder, alır almaz o gün okuyup bitirir,arkasından saatlerce kitap hakkında konuşurlardı.Daha sonradan her hafta beraber bir film seçip izlemeye de koyuldular.Yaşları ondört olsa bile fikir yürüttükleri her şey yetişkinlere hitap edecek türdendi.Hiçbir zaman yaşıtları gibi olmadılar, farklı olmak ruhlarında vardı.Ve zaten insanların ancak birbirleriyle farklı ruhlara sahip oldukları zaman diğer yarısını bulabileceğine inanıyorlardı.Aksi taktirde iki benzer ruh nasıl olur da birbirlerini tamamlayabilirlerdi ki?

21. yy'da AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin