Riva'da İşler Yolunda

31 3 0
                                    

Bir hafta sonra...


Müşteriler Ali'ye hemen ısınmıştı, sempatik hareketleri herkesin hoşuna gidiyor, sanırım biraz yakışıklı olmasından dolayıda genç kızları etkilemeyi başarıyordu. Tamam itiraf ediyorum! Biraz değil fazlasıyla öyleydi hatta ilk kafeye girdiğinde herkesin bakışlarını üzerine toplayacak kadar yakışıklıydı.


O gün sınavım olduğu bile aklımdan çıkmıştı Riva fazlasıyla müşteriyi geri çekmeyi başarmıştı dolayısıyla çok yoğun çalışıyorduk. Saat sekizdeki sınavıma yetişmek için aceleyle üstümü giydim, saçlarımı her zamanki gibi dağınık bir topuz yaptım evden çıktım. Bir şeyi unuttuğumu fark ettim evet bana şans getirdiğine inandığım on sekizinci doğum günümde ailemin hediyesi olan kuvars kristali (aşk taşın) ndan yapılmış en nadir bulunan okyanus mavisi rengindeki kolyemi unutmuştum. Hemen eve geri döndüm ve küçük gümüş rengindeki aynalı mücevher kutumu açtım, kolyemi taktım ve çıktım.


Sınıftan içeriye girdim en arka sıraya doğru ilerledim ve oturdum. Sınav kağıdı önüme geldiğinde sorulara hemen göz attım "Aman Allah'ım of soruların hiç biri tanıdık değil" zaten ne zaman tanıdık gelmişti ki... Mete sınava biraz geç kalmıştı bir sürü boş yer varken o yanıma oturmayı tercih etti. Ne yapmaya çalışıyordu bu dengesiz. Sorulara saçma sapan cevaplar verdim ve hemen sınavdan çıktım. Arkamdan birisinin " Açelya bir dakika durabilir misin?" diye seslendiğini duydum. Arkama döndüm bu Mete'ydi gözlerinden bir şeyler planladığı belliydi.


- Açelya yine çok hızlı yürüyorsun her zamanki gibi. (diyerek pis bir şekilde gülümsedi)


- Ne istiyorsun?


- Hadi ama inatlaşmamıza gerek yok sonuçta arkadaşız biz birazcık konuşmaya da mı hakkımız yok.


- Mete biz arkadaş falan değiliz yeterince derdim var, bir de senin çocuk oyunlarınla uğraşamayacağım şimdi kaybol!


- Görüşmeyeli aklını başına almışsın yoksa başka biri mi var bu kadar rahat konuşabildiğine göre. Ah Açelya bu arada annen ve baban için çok üzüldüm. (Alaycı bir mimikle üzgün olduğunu ifade etmeye çalışıyordu.)


Tek kelime dahi etmeden sert bir hareketle geriye döndüm. Bir kez daha yaptığım hatayı anlıyordum. Mete akıl yoksunu, merhametsiz bir insandı. Okuldaki kızların fiziksel görünüşe verdiği önemden dolayı bu kadar ilgi odağı olmayı başarıyordu. Kalbimde yine derin bir sızı hissettim ve sonra derin bir pişmanlık. Bugüne kadar hiçbir insana karşı beslemediğim zerre kadar kalbimde olmayan nefret tohumlarını ona karşı besliyordum.


Kafeye gelmiştim yüz ifademden anlamış olmalı ki. Ali:


- Hayırdır yine suratın sirke satıyor. (diyerek gülümsedi)


- Bir şeyim yok. (diyerek geçiştirmeye çalışsam da başaramadım.)


Yanıma yaklaştı ve eliyle yanaklarımdan tutarak beni gülümsetmeye çalıştı. Ali fazlasıyla iyi, yardımsever, merhamet sahibi bir insandı. Burada çalışmaya başladığından beri üzerimden bir yük kalkmış gibi hissediyordum. Bu sırada kardeşim içeri girdi, herkes gibi o da Ali'yi çok seviyordu. Gülümseyerek Ali' ye koştu ve sarıldı. Emir'i mutlu görmek beni de mutlu ediyordu. Aslı Hanım'a ihtiyaç kalmamış gibiydi Emir sabahları okula gidiyor, öğlen ise Riva'ya geliyordu. Müşteriler Emir'i çok tatlı buluyordu beş yaşındaki bir çocuğun garsonmuş gibi davranması kimin hoşuna gitmezdi ki...

Gün IşığımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin