Hermione ve Ron'un evine geleli 1 haftayı çoktan geçmişti. Hâlâ burada kalmaya alışması zor olsa da tekrar kendi evine gitmek için fırsatını beklemek istemişti. Zaten arkadaşları haftanın 5 günü işe gittikleri için Harry ile doğru düzgün oturup sohbet bile edemiyorlardı. Bu Harry için bir yandan iyiydi aslında yalnız kalıyordu, bu sayede konuşmak zorunda da kalmamış oluyordu. Yine de kendi evinde daha iyi hissettiği için uygun bir zamanda arkadaşları ile konuşmayı aklının bir kenarına not edip uzandığı koltuktan sıkıntılı bir nefes çekip verdikten sonra kalkmıştı. Adımları evin dışına doğru ilerlerken kapının yan tarafında asılı olan aynada kendini kısa bir süreliğine görmesi ile birlikte durmuştu. Cidden ne zamandan beri aynaya bakmamıştı? Gözleri sürekli böyle şiş miydi? Bir an için bedeni çok güçsüz gözükmüştü kendine, saçları her zaman ki gibiydi, sadece bir tık daha uzamıştı o kadar. Peki ya gözleri? Hep böyle boş hisle mi kaplı durmuştu. Uzun zaman sonra ilk defa aynaya bakmanın verdiği değişik düşünceleri ile evden çıkmıştı.
Yüzüne vuran rüzgardan dolayı içini saran titreme onu kendine getirmişti. Arkadaşlarının evine geldiğinden bu yana ilk kez dışarı adımını atmıştı. Gözlerini etrafında gezdirirken yoldaki çoğu ağacın yaprakları yerlerde sürünüp bir araya toplanırken güzel bir görüntü elde etmişlerdi. Her adım attığında ayakkabısının altında ezilen kuru yaprakların sesi kulağında hafif melodiler bırakırken dudakları tam gülümseme şeklini almasa bile az çok kıvrılmıştı. Kulağına kendince huzurlu gelen sesleri arabaların iğrenç sesleri ile karışınca içinden savurduğu küfürler ile birlikte adımlarını çabucak atmaya başlaması da bir olmuştu. İlerlerken başını yerdeki yapraklardan kaldırdığında gelmiş olduğu kütüphanenin önünde adımlarını durdurmuştu. Garip geliyor değil mi? Hermione'nin kitap dolu odasındaki çoğu kitabı sıkıntıdan 1 haftada bitirdiği için buraya gelmeye başlamıştı. Daha çok kendini kitaplarla da avutuyor da diyebiliriz. Kapıyı açıp içeri girdiğinde kitaplıkların olduğu köşeye adımlarını çoktan attığında rafın birinden rastgele eline aldığı bir kitapla arka tarafta en köşede bulduğu masayı gözüne kestirerek kapılmamasını umarak ilerlemişti. Neyse ki masanın yanına çabucak geldiği için rahatlamıştı. Sandalyenin birini geriye doğru çekip oturduğunda eline sinen tahta kokusuyla birlikte kitabın kapağını açıp okumaya başlamıştı.
***
Kitabı bitirmek üzere olduğunda her zaman ki gibi belinde ve boynunda hissettiği krampların şiddeti artarken elindeki kitabı masaya çoktan bırakmıştı. Gözleri hafiften sızlamaya başladığında gözlüklerini çıkartıp
sertçe ovmuştu, anca öyle geçiyordu acısı."Gözlerin zaten bozuktu birde kör et tam olsun."
Kulaklarına dolan ses ile yanlış duyduğunu var saymak için parmaklarını gözünden çektiğinde karşısında gördüğü bulanık kişi ile masadaki duran gözlüğünü elinin arasına alarak hızlıca yerine yerleştirmişti. "Sen ne ara geldin?" Sesi şaşkınlıkla çıktığından ziyade sorduğu sorunun saçmalığı ile içinden kendine bir kaç küfür savurmuştu.
"Açıkçası her soruyu sormanı beklerdim, ama sanki bu biraz beklenmedik oldu Potter."
Draco tam karşısında oturmuş Harry'nin yüzüne gülerek bakarken onun gerçek mi yoksa halüsinasyon mu olduğunu anlamaya çalışırken, Draco tekrar konuşmaya başladığında dikkatini dağıtmayı becermişti.
"Korktun mu Potter."
Harry onun bilerek yaptığını bildiği için cevap vermekte gecikmemişti. "Senden mi?"
İkisininde aklına aynı anının gelmesi ile birlikte ilk kez birbirlerini içten ve güzel gülerken görmüşlerdi. Harry yüzündeki ifadeyi çok geçmeden sildiğinde aynı şeyi Draco'nun da tekrarlaması fazla zamanını almamıştı.
"Açıkçası seni burada görmek şaşırttı Potter. Aslına bakarsan yanına gelip gelmemek arasında çok kararsız kalmıştım. Ama öyle bir dikkatli kitap okuyordun ki merakım buna yenik düşmedi değil."
Harry sessizliğini bir süre daha koruduğu için Draco mecbur kalarak konuşmasını sürdürmek zorunda kalmıştı.
"Yanına yaklaştığımda fark edersin sanmıştım. Anladığım kadarıyla sürükleyici bir kitap, bende rahatsız etmemek için kitabını bitirmeni bekledim."
Harry kitabı alıp Draco'ya doğru uzattığında sessizliğini bozarak konuşmuştu. "Düşünceleri uçurumun kenarında olan birinin zamanla bedenininde o uçurumun kenarında oluşu." Cümlesinin geri kalanını tamamlamak istemediği için susmuştu.
Draco merakla dinlerken Harry'nin bir anda susması yüzünde memnun olmayan bir ifade belirtmesine sebep olmuştu. "Eee sonunda ne oluyor peki?"
Harry omuzlarını yavaşça yukarı doğru kaldırarak bilmediğini belirtir bir şekilde konuştu. "Kitapların sonunu bitirmiyorum Malfoy."
Sarışın çocuk kaşlarını yukarı doğru kaldırdığında şaşkın olduğunu açık bir şekilde belli ederek konuşmak için dudaklarını aralamıştı. "Şaka yapıyorsun değil mi?"
Harry derin bir iç çekişin ardından sırtını arkaya doğru yasladığında sandalyeden çıkan gıcırtılı sesler arasında sıkıntılı bir ses tonuyla konuştu. "Neden bu kadar şaşırdın ki, böyle bir şey olamaz mı?"
"Yanlış anladın bunu bir tek benim yaptığımı sanıyordum. Benden başka birinin de aynı şeyi yapması şaşırttı sadece." Harry'nin ona verdiği kitabı ellerinin arasında hareket ettirirken, beceremediği küçük bir gülümseme koymuştu ortaya.
Harry, Draco'nun elinde sürekli hareket halinde olan kitaba kısa bir süre baktıktan sonra bakışlarını gri gözlere kaldırdı. "Kitaptaki sonlar gibi bitmesini istemiyorum. Kendi bildiğim sonla bitmesini istiyorum."
Ellerinin arasında duran kitabı hareket ettirmeyi bıraktığında Harry'nin düşünceli yüzüne uzun bir süre öylece bakmak zorunda kalmıştı. Buna ne diyebilirdi ki hiç olmadı şaşırmasını beklemişti ya da en ufak tepki bile olurdu ama o hiç eski tanıdığı Potter değildi. Sanki o gitmişte yerine bambaşka biri gelmişti. "Mantıklı, ben böyle düşünmemiştim çünkü sonunu tahmin etmesi kolay oluyordu ve bu sayede okumaya da gerek kalmıyordu."
Harry oturduğu yerden kalkarak burukça gülümsemişti. "Senin düşüncen de iyiymiş Malfoy. Seninle kavga etmeden de konuşmak mümkünmüş, şimdilik görüşürüz mü demeliyim? Yoksa hoşçakal mı? Hangisi daha uygun olur."
"Tekrar karşılaşmamız bir tesadüf olabilir mi sence Potter?"
Harry bu soruya sessizlikle cevap vermişti, Draco'nun anlayacağını düşünerek. Adımlarını kütüphanenin dışına doğru atmaya başladığında arkasında bıraktığı kişinin hâlâ ona baktığından habersizce dışarı çıktı.
Hâlâ olduğu yerde düşünceli bir şekilde duran Draco elindeki kitabın adına bakmıştı. "Kendi İçimde Kayboldum."
Kitaplar'ın diğer adı her zaman kurtarıcı olarak bilinir. Hangi duyguyu hissederse hissetsin hep kitap okur insan. Gerçek dünyadan koparan tek şey ve kitaplara sığınan binlerce kırılmış, soğumuş, bıkmış ve daha bir çok kişi. Kitaplar da olmasa insanlar neye sığınacak?
Uzun bir aradan sonra tekrardan buralara gelmiş bulunmaktayım. Umarım yazdığım bu bölümüm de tutar. İyi okumalar.🤍
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zaman Her Şeyin İlacı | Drarry
FanficTek ihtiyaçları birbirlerine merhem olmaktı, peki onlar bunu yapabilecek mi? Geçmiş çoğu kişi de derin izler bırakır. Harry ile Draco ise bunlardan biri, ikiside her ne kadar yaşam ve düşünce açısından farklı kişilikte olsalar da geçmişte yaşadıkla...