2

327 51 100
                                        

Loki bir süre ayağına dolanmış yılanla bakıştı. Yani yılanları severdi ve yılanlarda onu severdi. Tabi bu şuan ne kadar geçerliydi bilinmez.

"Bir büyücü."

Loki kaşlarını çattı. Bu yılan az önce konuşmuş muydu? Delirmiş olamazdı. Çünkü zaten deliydi. Daha önce birçok kez yılan beslemişti ama hiçbirinin konuştuğunu duymamıştı.

"Sen konuşabiliyor musun?"

Loki kendi ağzından çıkan tıslamalarla durakladı. Konuşabilen yılan değil kendisiydi. Bir yılan gibi konuşabiliyordu.

"Ben değil sen konuşabiliyorsun. Kutsal dilimizi bilen biriyle karşılaşmak büyü şeref."

"Kutsal diliniz? Biraz açıkla."

"Yüzyıllar önce bir büyücü biz yılanların atasına büyük bir iyilik yaptı. Bu iyiliğin karşılığında atamız o büyücüye ve soyundan gelenlere yılanların dili olan çataldilini konuşma ve anlama yeteneğini hediye etti. Sende onun soyundan gelen bir büyücüsün. Başka türlü konuşabilmenin bir yolu yok."

"Anladım..."

"Peki neden bu kadar uzaktasın? Ailen nerede?"

"Ah. Ebeveynlerim uzun zaman önce öldü. Akrabalarıma bırakıldım ama onlarda beni pek sevmedi. Kendileri büyücü değiller. Bende onları öldürüp kaçtım."

"O zaman Diagon yolundan haberin yok."

"Diagon yolu da ne?"

"Büyücü ve cadıların ihtiyaçlarını karşılamak için gittikleri bir çarşı sokağı.  Bir büyücü göstermedikçe mugglelar içeri giremez."

"Muggle?"

"Gerçekten bir şeyden haberin yok. Büyü yapamayan insanlara muggle denir."

"Ah. Anladım. Peki bu Diagon yolu tam olarak nerede?"

"İsim olarak yerini bilmiyorum ama nasıl gidileceğini biliyorum. Beni boynuna dolarsan sana nasıl gidildiğini gösteririm."

"Peki."

Loki sinir olduğu yılanın boynuna dolanmasına izin verdi. Diagon yolunu bulduktan sonra ilk işi bu yılandan kurtulmak olacaktı.

*          *          *

Loki sonunda o yılandan kurtulmayı başarmıştı. Çocuk olarak görülmek onu sinir etsede şuanlık yapabileceği pek bir şey yoktu. Yılan aynı söylediği gibi onu Diagon yoluna getirmişti. Loki arada dükkânlara bakıyordu. Çeşit çeşit büyülü eşya satılıyordu. Tabi hepsi Loki için basit eşyalardı. Eskiden bir tanrıydı. Bu eşyaların çok daha iyilerini görmüştü. Şuan hedefi Gringotts'tu. Tabi ki aklımda bir plan vardı. Saf, kaybolmuş ve ismini bilmeyen bir çocuk rolü yapacaktı. Sonrasında ne olacağını kendi de merak ediyordu. Gringotts'a girdi ve cin cücelerden birine yaklaştı.

"Merhaba. Ne için gelmiştin ufaklık?"

"Şey... Ben... Ben kayboldum."

"Anlıyorum. Adın nedir?"

"Bilmiyorum."

"Anne babanın adı ne?"

"Bilmiyorum."

"Bilmiyorsun ha. Peki. Grindook! Bana bir kan testi parşömeni getir!"

Grindook adlı cin cüce hızla gitti ve sadece bir dakika sonra.elinde bir parşömenle çıkageldi.

"Bak çocuk. Bu parşömene kanını damlatatacaksın. Parşömende sana kendin hakkında bilgi verecek. Bu iğneyi parmağına batır."

Loki cin cücenin dediğini yaparak iğneyi parmağına batırdı. Akan birkaç damla kan parşömenin üzerine düştü. Birkaç saniye sonra parşömende yazılar belirmeye başladı.

Ondskans återkomstHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin