...
"Ne yaptığımı düşünüyorum ama bulamıyorum hyung. Sadece sakin olmasını istedim, o kadar."
Hyunjin göğsüne yaslanan bedenin saçlarına öpücük kondurup belinde ki elleri daha da sıkılaştırdı. Felix onun omzuna kafasını yaslayıp elinde ki testi masaya bıraktı.
"Bir şey yapmadığına eminim miniğim. Sadece gergindi ve sana patladı. Üstüne gitmeyelim. İlla ki anlatacaktır size."
"Bu sefer ona ben yaklaşmayacağım. Her zaman çabalayan ben oldum ama bu sefer öyle olmayacak."
Hyunjin anlayışla kafa sallayıp eğildi hafifçe. Felix'in yanağını öpüp yanaklarını sürttü. "O zamana kadar bende kalmak ister misin? Çoğu zaman Minho da kalıyorsun ve anladığım kadarıyla Jisung ona çok düşkün."
"Bunun için Jeonghan ile konuşmam gerekiyor hyung. Tabi evdeyse..."
"Abin ve ablanla ilişkini anlatmak ister misin? Belli ki yakın değilsiniz."
Felix bir gün bu sorunun geleceğini biliyordu. O yüzden buna şaşırmadı, gülümseyerek yaslandığı yerden çekildi. Hyunjin'in dibine girip bacağını üstünden attı. Hyunjin kucağına kurulan bebeğiyle gülümseyerek beline sardı ellerini. Onları uzaktan izleyen alfa muhafızlar şaşkınlıkla prenslerine baktılar.
Delta bunu farkettiği an onların olduğu tarafa döndü. Muhafızlar yakalanmanın verdiği utançla hızla geri çekilip başlarını eğdiler. Felix de oraya baktığında gördüğü silahlı muhafızlarla şaşkınlıkla Hyunjin'e döndü. Kucağından kalkacakken Hyunjin buna izin vermeyip daha sıkı tuttu.
"Rahatsız olan gider Yongbok, ben böyle kalmanı istiyorum."
"Hyung onlar kraliyet muhafızı-"
"Kucağında oturduğun kişi de kraliyet üyesi, veliaht prens bebeğim. Kim daha üstün gelir?"
Felix onun haklılığına dudak büzüp yerine iyice yerleşti. Hyunjin onun rahatlamış bedenine gülerek karşılık verdi.
"Babam ben küçükken bizi terk etmiş, öyle dediler bana. Annem de o gidince Kore'ye getirdi bizi. Üç yaşından beri buradayım. Abimin beni pek sevdiği söylenemez. Onun tek erkek olmasını engellediğim için benden hoşlanmaz. Ama alfa olduğu için zaten gözde biriydi. Annem bizim için sürekli çalışırdı, bu yüzden benimle ilgilenemedi."
Felix iç çekip kafasını Hyunjin'in göğsüne yasladı. Vitası huzur bularak yerine yayıldığında Felix de gözlerini kapattı. Delta eşinin ona böyle sığınmasına sevinirken Hyunjin bebeğinin saçlarını okşuyordu.
"Abim ve ablamla ilgilendi ama bana o kadar da ilgi veremedi. Minho hyunga o yüzden çok düşkünüm ben, benimle o ilgilendi. Abimden daha çok ilgilendi hatta. Aramızda bir yaş olmasına rağmen bana babam gibi davrandı."
Felix hyungunu düşünürken bile gülümsedi kocaman. Minho'nun yeri onda her zaman ayrıydı. Hyunjin vitasının hislerini içinde hissediyordu. Belinde, sımsıkı tutunan eli alıp avuç içini öptü. Felix daha çok gülümsemeye başlayınca huzurla baktı. Felix mutluysa doğru şeyi yapmış demekti onun için.
"Ablam bana hep mesafeliydi aslında. Yani ne çok severdi ne de çok nefret ederdi. İkisi de babamın bizi bırakmasından beni suçluyor. Abim bunu yüzüme vururken ablam içten içe hep beni suçladı. Bilmiyorum belki de doğrudur. Kim nadir bir türü büyütmek ister ki?"
"Dünyanın en önemli türüsün Yongbok. Deltalardan bile nadirsin, seni kim istemez ki?"
"Babam istememiş işte."
"İsmini biliyor musun?"
"Lee Jongsuk galiba, benim yanımda anmazlardı onu. Adını da annemin günlüklerinden okudum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
prince | hyunlix
FanfictionÜlkesinin eğitim sistemini öğrenmesi için normal bir liseye gönderilen delta prens, gittiği okulda ruh eşiyle tanışır. ☆ Başlama tarihi; 19.10.22 Bitiş; 06.12.22