11.11.22

12 0 0
                                    


Yıllar sonra tekrar buradayım. Yıllar benden bir sürü şey aldı ve 20 yaşına geldim. Ergenliğimi buralarda yaşadım. İçimde tuttuğum şeylerin bazılarını buralara yazdım aşkı , ihaneti , güvensizliği , kırgınlığı. Bugün beni buraya iten şey -çok saçma ki - gördüğüm bir fotoğraf oldu. İçimi acıtmayan ama garip hissettiren. Bana ihanet duygusunu yaşatarak öğreten adamın sevgilisiyle fotoğrafı. Onu hiç kimseyle görmemiştim belki de bu şaşırttı. Hayatına elbette birileri girmişti ama ben hiç yan yana görmemiştim. Bir insan onda ne görüp sevebilir hala anlamıyorum. Beni çok yaralamıştı. Ben psikolojik bir vakayım. Ne kadar değişmiş olabilir ki bence daha da beter olmuştur. Bu konularla ilgili söyleyecek şey çok ama ben senelere gömmeyi tercih ediyorum. Hayatımda neler oldu biraz anlatayım. Ortaokul bitti ve liseye geçtim. Hayatıma uzun süre birini almadım . Asosyalleştim , yalnızlaştım , sanala gömüldüm.  Flört falan oldu ama o da biraz zaman geçince. 10.sınıfa geçtim ve biriyle sevgili oldum. Uzun bir ilişkim oldu. Kısaca güven sorunları sebebiyle biten bir ilişkiydi. Şu an arkadaşız. Nasıl eski sevgilinle arkadaş oldun demeyin oluyor çünkü bu hayat size asla dediğiniz her şeyi yaptırabilir. O ilişkimden sonra da derin bir sessizliğe büründüm yine sanala gömüldüm ve mesafe ilişkisi yaptım. Mesafe ilişkim benim resmen çaresizliğimdi. Lise sevgilimden sonraki yokluk evrem. Pişman değilim. Hayatıma giren herkese yaşanmış her şeye teşekkürler. Mesafe ilişkim sırasında üniversiteye başlamıştım. Kıskanmaları ve yine güvensizlik sebebiyle ilişkimiz bitti. Bu zamana kadar hep ben ayrıldım. (Aynı zamanda hayatımın kocaman bir gerçeğiyle karşı karşıyaydım. Annemin kanser oluşuyla.) Üniversitede biriyle tanıştım. Mühendislikteydi. 2 ay falan süren bir ilişkim oldu. Bu ilişkim biraz kafamın bozuk olduğu zamanlardı. Birine ihtiyaç duyuyordum. Bana iyi hissettiriyordu ilk zamanlar sonra zaman geçti ve ilgisiz biri olduğunu gördüm. Ayrıldık. Benden ayrıldı. Bu sorunlarla baş etmeye çalışırken. Biraz zorlandım kabullenemedim falan ama alıştım çünkü birinin beni terk etmesinden daha ağır gerçeklerle yaşamak zorundaydım. Kimsenin yokluğu beni korkutamazdı. Dik durmak zorundayım çok güçlüyüm . (Bu cümleye çok dikkat edelim çünkü çok sık duyacağız.)

---------

Üniversitedeki sevgilimde hayatımdan çıktı. Üniversite 2'de başladı ve bitti. Bir süre hayatıma yine biri girmedi çünkü sevgiliye ayırabileceğim vaktim yoktu. Annem gözümün önünde ölüyordu. Üniversitedeki sevgilimle son demlerimizi yaşarken annem ameliyat olmuştu. O ameliyattan sonra toparlanamadı . O zamana kadar da ameliyat olmuştu ama bu en son ki biraz ağırdı ve ne olduysa ondan sonra oldu. Büyük bir kitle alınmıştı çok mutluyduk . Futbol topu büyüklüğünde bir illetten bahsediyoruz. Tabii bu sonrasında hasarlar bıraktı . Çıkarması çok zordu çıkartırken idrar kanalı ve böbrek ile alakalı sorunlar yaşandı. Böbreklerine hortum takıldı sonda (katater) ile yaşamaya başladı. Her gün yeni bir kötü olay oluyordu . İyi haberin arkasından daha kötüsü geliyordu . Her neyse o sevgilimde gitti ve annem eve çıktı. Tarih 22 Kasım 2021 civarı. Annem kilo veriyordu . Sürekli yatıyordu. Aralardaki kemoterapi zorluklarını saymıyorum bile. Oralara alışmak çok zordu. Kafayı yemek üzereydim . Ameliyat olduktan sonra da kemoterapi alıyordu ve çok acı çekiyordu . Yapabileceğimiz hiçbir şey yoktu . Elimden hiçbir şey gelmiyordu . Hala düşündükçe hiçbir şey yapamayışımızı , çaresizliğimizi görüyorum da ne kadar acı verici bir histi. Para bile çare değildi . İşte para her şey demek değildi. Bazen sağlığını  veremiyordu . Canını sana vermiyordu. Artık işe gidemiyordu . İlk kanser teşhisi zamanlarında 2 haftada bir gidemiyordu yani kemoterapi günleri. Ben anneme bakıyordum. Ona bir şeyler yedirmeye çalışıyordum ilk çorbamı anneme yaptım. Çok çaresizdim. Evde ikimizdik ve yemek yapmayı çok bilmiyordum. Yaşım 19. Çorba istedi benden. Beceriksiz değilimdir bu arada canım istesin her şeyi yaparım. O gün iyi olması için çorba yaptım anneme elim ayağıma giriyordu yapsam da içmesi ayrı bir dertti. Yedikten sonra çıkartıyordu zaten ama yine de azimliydim ve yaptım. Sadece 2 kaşık içebildi. Delircektim hiçbir şey yapamıyordum niye yapamıyorum niye niye iyileştiremiyorum düzeltemiyorum hiçbir şeyi ne yapcam şimdi neden düzeltemiyorum neden olmuyor ne yapmam lazım ne olcak düzeltemiyorum düzeltemiyorum Allah'ım yardım et nolur nolur lütfen. Zihnim tam olarak böyleydi. Bunları yazarken o krizleri yine yaşıyorum. Böbrek taşı diye gittiğimiz hastanede annemin ölüm sebebini öğreneceğimizi nerden bilebilirdik ki . Günler böyle geçti . Düzelmedi hiçbir şey daha da kilo verdi. Okulum başladı anneannem ben olmadığım için annemi kendi evine götürdü. Baya orada kaldılar . Annem gitmişti artık yoktu evde tek başımızaydık. Evin tüm işleri bendeydi . Temizlik , sınavlarım , insanlara yapmak zorunda bırakıldığım açıklamalar. Kafayı yiyordum gerçekten hiç iyi değildim . Yürüyen cesettim resmen. Her gün ağlıyordum . Bir şekilde yıkılmamam lazımdı dik durmalıydım çok güçlüydüm.  Bu bana olgunluk kattı. Normal olgunluğum yetmiyormuş gibi bunu da yüklenmiştim üstüme. Okulum sınavım vardı . Annem anneannemdeydi bizi görmek istiyordu ama biz her gün gidemiyorduk. Bazen kızıyordu gelmiyorsun artık diye. Bir gün ''her gün anneanneme gitmediğim için'' pişman olacağımı biliyordum. Ama her gün anneannemleri görmek de bana iyi hissettirmiyordu. Çünkü beni çok baskılıyorlardı. Anneme bakarken beni çok darlamışlardı . Her sabah beni arıyordu kahvaltı yaptı mı şu ilacı içti mi ıbıdık zıbıdık amına koduğumun her sebebinde beni arıyorlardı. Telefonumu duymadığımda trip yiyordum anneme bir şey olduğunu sanıyorlardı. Açmama lüksüm yoktu yani. Tuvalete giderken bile elimde olsun istiyorlardı. Hepimiz kafayı yemeye başlamıştık . Çaresizlik bizi gebertiyordu. Annem artık hiçbir şey yiyemez oldu. Su bile içemiyordu çünkü yediği her şey sindirimini zorlaştırıyordu . Ağrı yapıyordu . Daha da kilo verdi ve artık verecek kilosu bile kalmadı mamayla beslediler. Yine olmadı . Evde bakılamaz hale geldi hastaneye kaldırıldı. P. Üniversitesine kaldırıldı. Orada biraz daha iyi gibiydi artık gözleri açılıyordu . Ağrısı olmuyordu . Ama söylemiştim iyi haber aldıysam daha kötü haberi hemen arkasından geliyordu . İyi haberimin bile aslında çok acı olması da ayrı bir mevzu . Annem hastanede gözlerini açmıştı . İşte bazen mutluluk sebepleriniz çok değişiklik gösterebiliyor. Bir süre sonra kullanılan ağrı kesiciler işe yaramayınca morfine başlandı . Dozu yüksek gelmişti ve annem ''delirium''a girdi. Bana yakınlardı artık dersten çıkınca direkt onların yanına gidiyordum. Beni tanımıyordu , kendi kendine konuşuyordu , hayal görüyordu , bilinci  gidiyordu , odada olmayan akrabalarımızı görüyordu ve konuşuyordu , geçmişte yaptığımız tüm konuşmaları hızlı hızlı söylüyordu . Komik gibi gelebilir ama ne kadar acı verdiğini anlatamam. Bunun için de  ilaç verdiler ama bir boka yaramadı . Artık uyuyamıyordu konuşmaktan. Daha da ağırlaştı durumu ve yoğun bakıma alınacağını söylediler. Apar topar hastaneye gittik . Nefesi zor alıyordu . Gözlerini açtı bana ve kardeşime baktı . Yoğun bakımın ilk günü kendine gelmişti ona iyi bakıyorlardı . Tesadüfen yoğun bakım hemşiresi benim arkadaşım çıktı ve ondan haber alıyorduk içimiz rahatlamıştı. Yoğun bakıma sırayla hepimizi almıştı sağ olsun . Bol bol gördük diyebilirim yoğun bakım şartlarına göre. Konuşamıyordu. Sadece gözlerini kırpıyordu . Ama gün geçtikçe boş bakmaya başladı. Bizi içeri almamaya başladılar. Bir gün gece uyuyamıyordum . Telefon geldi babama annem entübe olmuştu. Ağladım uyuyamadım . Ertesi gün uyandık gittik ama almıyorlardı yanına. Doktorlarla konuştuk. Entübeden dönebilir diyip bizi teselli ediyorlardı. Ama zordu biliyorduk. Bir ya da iki gün entübe kaldı. 12 Mayıs Perşembe saat 12 civarı hazırlandım okula gidecektim. Telefonumun çalmasını istemiyordum korkuyordum kötü haber almaktan. Babam beni arayınca elim ayağım titriyordu. Tam o gün telefon çaldı ve içim cız etti o an işte hissettim ölümü . Duymak istemediğim o haber gelmişti . Elim ayağım birbirine girdi . Ne yapacağımı bilemedim . Odaları gezdim . Öldü ölmedi kavgası yaşadım içimde . Kıyafetlerine baktım . Ağlayacağım ama ağlayamıyorum . Tüm günlerimiz gözümün önünden geçiyor. Arkadaşlarımı aradım gelemeyeceğim diye onlar kalkıp yanıma geldi. Arkadaşlarım bu süreçte hep yanımdaydı. Sürekli bana bir şeyler yedirip içirmeye çalıştılar hiç gitmediler . Ben hep kabuslar görürdüm annemin öldüğünü mezarı vs. ölmeden bir iki gün önce zaten beni öptüğünü hissetmiştim onu gördüm beni ziyarete gelmişti sonra da gitti. Morgdaydı ve bana sordular görmek ister misin ? İstedim . Hastaneye gittik. O merdivenleri nasıl indim bilmiyorum . Filmlerdeki gibiydi . O odaya girdim ve bir bedende hayat yoktu . Unutamıyorum korkunç bir andı. Birinin gülüşünü hayat neşesini bilip bir de o halini görünce değişik hissediyorsunuz kelimelere dökemiyorum . Çıkınca bir süre oturdum kalkamadım ve bi şekilde gittim eve. Kolumdan birkaç kişi tutuyordu . Cenaze defnedilme vs yaşandı. Ve o dik başlı güçlü kız 13.05.22 günü bir miktar toprağa yenik düşüp yıkılmıştı. Mezarın başına geldim ve ayaklarım tutmadı mezar taşına doğru düştüm sadece annem diyip ağlayabildim. 

Geçen yılların ardındanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin