Selamm<3
Uzun zamandır yoktum. Özlemişiimm<3
Eğer beni tanımıyorsanız profilimden diğer hayran kurgularıma da bakabilirsiniz. Zaten tanıyorsanız da hoş geldiniz!
Nasılsınız?
Uzatmayıp bölüme geçeceğim.
Keyifli Okumalar!
Elimde sıkıca tuttuğum kitap yüzünden beyazlaşan parmak boğumlarımda gezdirdim bir süre bakışlarımı. Kafamı son zamanlarda toplamam imkansız bir hal almıştı. Çok fazla odağımı kaybediyordum ve bu artık sinir bozucu bir hal almıştı. Her ne kadar kız kardeşim bunu dolunaya bağlasa da başka bir sebebi olduğundan emindim. İçimde besini zaman olan bir sıkıntı vardı. Geçen zaman onu daha da besliyor ve büyütüyordu.
Uzun süreli bekleyişim önümdeki krem rengi kapının açılması nihayet son bulmuştu. Nefesimi rahatlamış gibi dışarı verdim. "Kaç saattir kapıyı çalıyorum Aurora!" dedim bıkkınlıkla harmanlanmış bir öfke eşliğinde. "Bunu duymamak için sağır falan olman gerek. Artık bilerek bana kapıyı açmadığını düşünmeye başlayacağım." Ki gerçekten öyle de düşünüyordum. Her seferinde bir bahane ile beni geçiştiriyordu. Bahaneleri değişkenlik gösterse de asla bunu kabul etmiyordu.
Gözlerini devirdi bana katlanamazmış gibi. Ardından kapıdan geri çekildi nefesini bıkkınlıkla dışarı verirken. Bıkkınlığının göstergesi gibi yuvarlanarak içe çöken omuzlarını silkti. "Biliyorsun, bugün önemli bir gün. Beni rahatsız etmemeni sana kaç hafta önce söyledim." diye hatırlattı. Evet, ruh hastası kardeşimin takıntılı olduğu diziyi baştan sona tekrar izleme günüydü.
Siyah, uzun paltomu askılığa asarken başımı odasına girmeye hazırlanan Aurora'ya çevirdim. "Sen kafayı yemişsin." dedim kısık sesle. Gerçekten de öyle olduğunu düşünüyordum. Çünkü bunlar sağlıklı bir insanın sergileyeceği davranışlar değildi.
Duymuştu. Ellerini kaldırdı ve yüksek sesle. "Biliyorum, teşekkürler." diyerek odasına doğru ilerledi.
Sinirle gözlerimi devirdim ve hızlı adımlarla o kapısını kapatmadan peşinden odasına ilerledim. Gittiğimde yine yatağında oturup o diziyi izlediğini fark ettim. Başını bana çevirmedi dikkatinin dağılmasını istemezmiş gibi. "Niye geldin?" diye sordu umursamaz bir tınıyla.
Yüzümü buruşturdum. "Benimle dalga mı geçiyorsun Rory?" Başını bana çevirdi. O yüzüme anlamsız gözlerle bakarken elimle açık bilgisayarını işaret ettim. "Senin bu dizi haricinde bir hayatın yok mu?" diye sordum gözüken The Vampire Diaries yazısına bakarak.
Başını reddedercesine salladı. "Aradığınız ürün stokta bulunmamaktadır. Geldiğinde SMS ile size haber vereceğiz." Ardından kaşlarını çattı ve kısık sesle ekledi. "Geleceğini sanmıyorum. Siz şimdiden ümidi kesebilirsiniz." Bunu kendi kendine konuşurmuş gibi söylese de amacının bana duyurmak olduğunu az buçuk anlayabiliyordum.
"Kesmeyeceğim." dedim hızlı adımlarla bilgisayarına ilerlerken. Ne yapacağımı kestirememiş olacak ki engellemeye zaman bulamadı. Hızla bilgisayarı tek hamlede kapatıp kucağıma aldım.
Elimdeki bilgisayarla odama ilerlerken peşimden koşturarak geliyordu. "Ver şu siktiğimin bilgisayarını Aurelia!" diye haykırdı koridorda koştururken. Kardeşim oldukça küfürbazdı. Ve evet, bu özelliği de benden geliyordu.
Alt kattaki annemin sesi yukarıya kadar geldiğinde ben çoktan odama girmiştim. Yani yine bir şekilde paçayı yırtmıştım."Rory kaç defa söyleyeceğim, kelimelerine dikkat et!" Rory'nin işittiği azar çok da ilgimi çekmiyordu.