dream 0.2

144 16 28
                                    

Selamm<3

Nasılsınız?

Çok kötü grip olmuşum. Ama olmaz böyle dedim ve kalkıp makyaj yaptım kendime gelmek için NJEDIOSPKXNDCIOSJP Sonra da hemen bilgisayarın başına oturdum. Elimden geldiğince hızlı yazmaya çalışacağım bölümleri. 

Votelarınızı bekliyorum.

Keyifli Okumalar!

Lütfen bölümü multimedyadaki şarkı ile birlikte okuyun.

Burnumun üstünde hissettiğim kaşınmayı, gözlerimi kırpıştırarak yok etmeye çalıştım. Bedenimi hareket ettiremiyordum. Bedenimi hissetmiyordum. Bedenim buradaydı, biliyordum. Ama sadece bilmekle yetiniyordum. Zihnim bedenimden kopmuş ve kendine özgü bağımsızlığını ilan etmiş gibiydi.

Kulaklarımı yavaş yavaş dolduran uğultuların tanıdıklığı büyük bir sarsılma yaşamamı sağlamıştı. Bir anda bulunduğum yer, uzandığım yatak değişmişti sanki. Buğulu gördüğüm bordo bir koltukta oturduğumu fark ettim. Başımı kaldırmaya çalışmamla başımın arkasında hissettiğim keskin ağrı tüm kontrolümü ve bedenimi ele geçirmiş gibiydi. Anlık hissettiğim acı ile yüzümü buruşturmaya çalıştım. Yüz kaslarım donmuştu, hareket ettiremiyordum. Bilincim açık değildi, bundan emindim. Ama kapalı da değildi, bundan da emindim.

Arafta kalmış gibi hissetmenin verdiği endişe hızlı hızlı atan kalp atışlarını duymama sebebiyet verdi. Benim miydi bu kalp atışları?

Başımın arkasında birinin göğsünü hissettim. Çiçeksi bir kokusu vardı. Sarı saçları yüzüme düştü hafif hafif. Ama hissetmediğimden rahatsız olmadım bundan. Hissetsem de rahatsız olmazmışım gibi bir his vardı içimde. 

Kulağıma kahkaha sesleri geldi. Çok yüksekti. Gereğinden fazla yüksek. Gözlerimi yumdum. Ev gibi hissettiren seslerin kulağıma dolmasını seyrettim şaşkınlıkla.

Bir süre sonra bacağıma dokunan küçük elleri hissettim. Çok küçüktü elleri. Buğulu görüşümün ardından bacaklarıma beni uyandırmak ister gibi hafif hafif vuran bebeği gördüm. Yeni yeni yürümeye başlamıştı. Çok küçüktü.

"Hope!" diye bir ses duydum bir yerden. Şefkatle sesleniyordu. Başımı kaldırmaya çalıştım ama olmadı. Biri başıma inanılmaz bir güçtü baskı uyguluyordu sanki. Seslenilenin bacaklarıma vuran kız olduğunu fark ettim. "O uyuyor, tatlım. Onu rahatsız etme." dedi koyu kahve saçlı, yeşil gözlü bir kadın. Yüzü çok yarım yamalak görünse de ne kadar güzel bir kadın olduğunu anlamıştım. Hızlı hareket ederek bacağıma sırnaşan bebeği aldı. Bebek benden uzaklaşmak istemiyormuş gibi ağlamaya başladı. Bir anda herkes onu güldürmek ister gibi başına üşüştü. 

Biri kulağıma eğildi. Çok hoş bir sesi vardı. Ve biraz da tanıdık "Hadi uyan." dedi fısıldayarak. Ama bir uyarıydı sanki. Biraz özlem vardı biraz da şefkat.

 Ses uzaklaştı. Sesin üstünü örten şey oturduğum koltuğun yavaş yavaş yok olmasıydı. Başımın arkasında hissettiğim kalp atışları sessizliğe karıştı. 

Beklemediğim bir anda beni yakalayan düşme hissi içimdeki korkuyu beslemişti. Tutunmak için bir yer aradım. Belli belirsiz ellerimi uzatmaya çalıştım bir yere. Ama karşılaştığım tek şey boşluktu. 

Boşluğun içinde ara vermeksizin düşüyordum. Ve bu düşüşün bir sonu olduğundan emin değildim. Bacaklarımda hissettiğim uyuşma, göğsümün tam orta yerindeki nefes almamı zor hale getiren varla yok arası yumruk iki büklüm olmamı sağlamıştı. Can çekişirmişçesine birbirine katladım bedenimi. İçe çöktüm çökebildiğim kadar. Uyuşmuş bacaklarımı kollarımla sarmaladım. 

another reality° kai parkerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin