40

144 9 12
                                    

Chaeyoung, ağlamamak için kendini zor tutarken yavaş adımlarla yürüyordu.

Başka çareside yoktu bunu çok iyi biliyordu. Canınıda en çok bu yakıyordu.

Sunghoon'un odasına doğru ilerlerken içeriye girmeden cam kısımdan baktı sevdiği adama.

Pencereden dışarıyı izliyordu Sunghoon.

Bir kaç gün önce hastalığının durgun halden çıktığını öğrenmişti bu yüzden düşünceleri ve duyguları karışıktı.

Acı çekmişti fakat artık yaşaması için sebebi vardı.

Chaeyoung... Çok değerliydi. Yüzünü görmek,sesini duymak için kalbi her gün her saat yalvarıyordu resmen.

Tatlı heyecanları yaşayarak tecrübe etmek Sunghoon için paha biçilemezdi.

Evet, Chaeyoung olmadan geçen her bir dakikadan nefret ediyordu buna yemin edebilirdi.

Eski Sunghoon olsa çoktan ölmüştü.
Ama şuna bak ki hala hayattaydı!
Ve ölmekten delicesine korkuyordu.

Kapı kolu gıcırtı ile çevrildiğinde, Sunghoon direk gelen kişiye baktı.

Chaeyoung'un güzel yüzünü görmesiyle suratına gülümsemesi yerleşti.

Sevgilisine sıkıca sarılırken karşılık alamayınca.

Şaşkınca suratına baktı.

"Bir sorun mu var sevgilim?"

Yüzünün her bir tarafına küçük öpücükler yerleştirirken.

Chaeyoung onun omuzlarında tutarak ittirdi.

"Evet bir sorunumuz var Sunghoon."

"Ne oldu? Şirketle alakalı bir sorun çıktıysa moralini hiç-"

"Kes."

Hoon aralarında olan bu soğukluğu anlayamadı.

"Ayrılalım Park, seni gerçekten sevmiyordum."

"Ne?"

"Anlamada sıkıntı mı çekiyorsun Sunghoon? Seni gerçekten sevmiyordum yalan söyledim."

"Seninle sadece oyun oynadım."

"Chaeyoung şaka mı yapıyorsun!"

"B-bu hiç komik değil!"

Sunghoon'un bütün vücudu titremeye başlamıştı.

"Şaka değildi, gerçekten sana aşık olacağımı mı sandın? Asıl komik olan sensin."

Bir eliyle dengesini sağlamak için yatağa tutundu Hoon.

"Koreden tamamen gidiyorum çirkin yüzünü görmek istemiyorum artık."

"ÇIK ODAMDAN!"

Sunghoon'un sesini yükseltmesiyle Chaeyoung odadan kendini attı. Koridordan koşar adımlarla dışarı çıktı.

Önüne gelen ilk taksiyi çevirip hava alanına gitmeye başladı.

Yolda saatlerce hıçkıra hıçkıra ağladı.

Chaeyoung'un gidişi ile Sunghoon sinir krizi geçirdi.

Odasındaki her şeyi dağıttı ama içindeki öfkeyi dindiremedi.

Hemşireler sakinleştiricilerle zorla yatağına yatırabildi.

Zorlu bir gecenin ardından, Jake olanları duyduğu gibi soluğu Sunghoon'un yanında aldı.

"Ben hayatımda ilk defa yaşamak istedim Jake."

"İlk defa... Birine bu kadar aşık oldum."

"Sevildiğime inanmıştım biliyor musun? APTAL GİBİ BENİ SEVDİĞİNİ DÜŞÜNDÜM."

"Bana mucizelere inanır mısın diye sormuştu arkadaş olduğumuz zaman."

"Mucizelere inanır mısın Hoon?"

Kaçırdığı gözlerini tekrar benimkilere sabitlediğinde.

"Hayır inanmam Chae." 

"Sende inanmamalısın çünkü mucize diye bir şey yok!"

"O sadece masallarda olur hayatta sadece acı gerçekler vardır ve bunları değiştiremezsin."

"O zaman inanmadığımı söylemiştim ama mucizelere inanma sebebim olabilirdi kendisi."

"fakat..."

"Yalanmış."

"Her şey yalanmış."

"Babam haklıymış... Ben bu hayatta mutlu olmayı hak etmiyorum."

"Sunghoon saçmalama!"

Jake hızla arkadaşına sıkıca sarıldı ve saatlerce onu teselli etti.

𝐇𝐨𝐬𝐩𝐢𝐭𝐚𝐥//𝐏𝐀𝐑𝐊 𝐒𝐔𝐍𝐆𝐇𝐎𝐎𝐍 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin