─ baby, new york city.

889 85 101
                                    

New York, 23.46

"Parlement al abi!" Arkamdan sanki kıyameti durdurmaya çalışıyormuş gibi bağıran Jisung'u duymamış gibi yaptım ve Jungwon'un elindeki kredi kartını tek hamlede aldım. Kedi gibi, gözlerini kısarak sinirli sinirli bana bakmış ama ondan çekip aldığım kart bana ait olduğu için tek kelime bir şey demeden istediğimi yapmama izin vermişti. Kartı iki parmağım arasına sıkıştırıp önümdeki 7-eleven kasiyerine uzattım. Her pazar akşamı, buraya geldiğimizde kasada olan adam bu akşam yoktu ve yerine gelen çocuk da çok gıcık bir tipe benziyordu. "Bir paket Davidoff ivory, bir paket Davidoff C Line." Kasiyer arkasındaki dolaptan istediğim iki sigara paketini elime tutuşturdu ve kartı parmaklarımın arasından aldı.

"Parlament alsana bana ya!" Gözlerimi devirip derin bir nefes verdim ve benden onay bekleyen kasiyere döndüm. "Parlament Midnight Blue." Arkasını dönüp bir paket sigarayı daha önüme bıraktı. Sigaraların hepsini siyah kot ceketimin ceplerine sıkıştırdım ve yanımdaki Jungwon'u çekiştirip kasanın önünden çekildim. Jay ve Yeonjun elindeki biralarla pişkin pişkin sırıtarak gelmiş ve hepsini kasaya koymuşlardı. "Merak etmeyin biz size fakir Soobin gibi Pilsen şişe içirmeyeceğiz." Arkasından elindeki atıştırmalıklarla gelen Soobin göz devirdi ve boş eliyle yumruğu geçirirdi Jay'e. Her pazar gecesi kafa dağıtmak için 7-eleven'dan elimize geleni alır ve etrafı dağıtırdık. Herkes başka bir şey alırdı. Ben bazen biraları ısmarlardım, bazen gazlı içecekleri, bazen atıştırmalıkları ve bazen de bugün olduğu gibi sigaraları.

"Pilsen içilir mi abicim ya!" Jisung yine gazlı içecek dolaplarının önünden bağırdığında hepimiz sabır diler gibi birbirimize baktık. Sesi en çok çıkanımız oydu, kesinlikle. "Abartma oğlum!" Diye bağırdı Soobin arkasından. Jisung'dan ses gelmemişti. Yeonjun ve Jay kasiyerle konuşarak aldıkları biranın fiyatını paylaşıyorlardı. Guinness. Param yettiği kadar sürekli tükettiğim bir biraydı ve normal biralardan çok daha güzel bir içimi vardı.

"Adam paraya acımıyor abi." Diye mırıldandı Jungwon, Jay'e hayranlıkla bakarken. Jay, baba parası yiyen ama istese kendisi de babası kadar zengin olabilecek biriydi. Bu yüzden para harcamaya bayılırdı ve gerekli gereksiz her şeyi satın alabilme kapasitesine sahipti. Jungwon ise onun aksine olması gerektiği gibi harcama yapardı. Son zamanlarda Jay'i dizginleyen de oydu zaten. Jungwon ne istese ona almaya çalışıyordu ama Jungwon ihtiyacı olmadığını fark ettiği şeyleri kabul etmiyordu. Jay kabul etmemesinin nedenini az çok anlıyordu. Yaklaşık altı aylık bir ilişkileri vardı ve Jungwon, Jay'i parası için seviyor gibi görünmek istemiyordu.

"Senin Daddy işte." Dedim yarım ağız sırıtarak. Jungwon ise ilk başta bana yumruğu geçirmiş olsa da sonradan o da kendine hakim olamayarak sırıtmaya başlamıştı. Jay'e fena derecede abayı yakmıştı.

"Çekilin yoldan Mountain Dew geliyor!" Jisung elindeki Diet Mountain Dew kutularını havaya kaldırarak biraları poşetlemeye çalışan Yeonjun'u kalçasıyla itti ve kutuları tek tek kasaya dizdi. Arkasından ise mutlu ve heyecanlı gülümsemesiyle Beomgyu gelmiş ve aynı Jisung gibi kutuları kasaya dizmişti. Hepimiz başka şeyler alırdık ama her seferinde o alırdı Mountain Dew'leri. Benim için alt tarafı bir gazlı içecek olan bu şey onun için su gibi bir şeydi. Harbiden su niyetine Diet Mountain Dew içtiğini düşünüyordum.

"Ulan neden hepsini kutu aldınız?" Diye sordu Soobin. "Direkt büyük alıp geçsenize, uğraşıyorsunuz boşuna." Soobin'in kendi kendine kızmasına karşılık Jisung ateş fışkıran gözleriyle Soobin'e döndü ve çektirmeye başladı. "Olmaz!" Diye tısladı. "Büyük şişe aura bozuyor."

"Durun şimdi!" Diye bağırdı Yeosang. Beomgyu ve Jisung kasada içecekleri poşetlerken ben pür dikkat Beomgyu'yu izliyordum, Yeosang ise aldıklarımızı hesaplıyordu kendince. "Tyun ve Won sigaraları aldı, Jun ve Jay biraları aldı, ben ve Soobin atıştırmalıkları aldık, Jisung ve Gyu da DMD'leri aldı. Tamamız beyler, haydi gidelim!"

diet mountain dew, tgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin