Fotoğraf

77 7 8
                                    

Sene 2009
13 Nisan


Jisung

"Jisung, çekirdek alman lazım. Paradan kalan ile kendine birşeyler al."

Burda yaz günleri eğlenceli geçer. Komşular dışarıda masa kurup çekirdek çitler, yeni gelen komşulara hediye verirler, tanışırlar. Çocuklar ise birlikte top oynar eğlenirler. 17 yaşındayım.Mahallede bana çekirdekçi derler. Çekirdek almak benim mesleğim haline gelmiş durumda.

Mahallemize yeni bir aile taşınıyormuş annemlerden duyduğuma göre. 2 çocuklu bir aile. Babaları ölmüş. Yarım kalan bir aile...

Lee Minho 19 yaşındaymış. Kardeşi Lee Jeongin ise 5 yaşında. Aralarında ki yaş farkını düşünmeden duramadım. Neyse kurcalamaya gerek yok. Haddime değil.

"Haddime değil" dedi genç çocuk, hayatının dönüm noktası olan çocuğun hayatını merak ederken.

Aldığım çekirdek paketini anneme verdikten sonra mahalleye bizim çocuklarla buluşmaya çıktım. Genelde maç yaparız kendi aramızda. Annemler tekrardan apartmanların önüne masaları ve sandalyeleri yerleştirmeye başlamışlardı. Yeni taşınan aile de gelecekmiş annemin dediğine göre.

1 saatin ardından aralarında kaynaşan annemleri dinlemekten çok sıkıldım.

"Yeter amına koyayım" dedim fısıldayarak kafamı eğdim.

"Bencede"

Sesin kaynağına baktığımda yaklaşık benden 1-2 yaş büyük olduğunu düşündüğüm çocuk vardı karşımda. Tahminimce yeni taşınan çocuktu.

"Minho, Lee Minho."

Afallayarak bana uzatılan eli sıktım. Hala gözlerimi çekmemiştim. Beni sapık sanmasından korktum. Bende kendimi tanıttım Minho'ya.

"Jisung, Han Jisung."

_____________________________________________

21 Nisan

İçli,dışlı olduk Minho ile 1 hafta içinde. Yediğimiz içtiğimiz aynı gidiyor.

"Minho atsana topu amına koyayım."

Minho dediğimden fazla gaz almış olacak ki yüzüm yamuldu. Cidden yamuldu. Karşılıklı kaleye geçmiş oynuyorduk tek başımıza.

"Naptın lan."

Koşarak yanıma gelen Minho endişelenmiş görünüyordu.

"Özür dilerim, yemin ederim yanlışlıkla oldu"

"Hissetmiyorum lan."

Minho kızarmış yanağıma neyin iyi geleceğini düşünürken gözleri parladı. Düşündüğü şeyi bulmuştu sanırım.
Koşarak yanımdan uzaklaştı.

Elinde donmuş su şişesi ile geri dönen Minho'yu izlerken çok güzel olduğunu düşündüm. Çok güzeldi. O kadar güzeldi ki Lee Minho, güneşin ışığı sönük kalırdı onun yanında.

Şişeyi yüzüme doğru bastırdı. Elini yüzümde hissetmiştim. Çok güzeldi. Cennetteyim sandım. Lee Minho'nun cenneti. Su şişesinin yok olup sadece yüzüme dokunmasını istedim.O kadar istedim ki bunu, onun bana dokunmasını engelleyen o şişeden nefret ettim. Benim yüzümü rahatlatan şişeden nefret ettim.

"Geçti mi Hanji?"

Hanji, Hanji dedi bana Minho.

"Ne?"

İçinden sövdüm kendime. Aptal Jisung. Lütfen rahatsız olduğumu düşünme Minho. Çok sevdim. Hanji lakabını çok sevdim Lee Minho.

"Özürdilerim, yani rahatsız olduysan Jisung ile devam edelim."

"Etmeyelim, Hanji de bana."

Minho gülümsedi. Minho, hep bana gülümse olur mu?

"Buraya bakın çabuk."

Changbin'in dediğiyle ikimiz o tarafa döndük. Kamerası vardı elinde. Kameralardan korkarım aslında. Ama bu an hiç korkmadım.

Fotoğraf çekinmeyi ilk defa bu kadar sevdim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Fotoğraf çekinmeyi ilk defa bu kadar sevdim. Minho vardı yanımda çünkü. Minho ile yaptığım herşey değerliydi bende.

Minho'ya görüşürüz dedikten sonra eve geçtim. Onun da Jeongin'e bakması gerekiyormuş zaten.

Mektup yazdım o an elimdeki bu fotoğrafla.
Fotoğraf hiç yıpranmasın istedim. Çekmeceme koydum fotoğrafı. Uyumaya çalıştım baş edemediğim sesler ve duygularla.

 Sensedim - MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin