22 Nisan
"Jisung ben Minho'lara gidiyorum, annesi çağırdı kahvaltıya."
Yeni uyandığım için uyku sersemiydim. Ama yine de Minho'yu duydum. Onun ismini duydum.
"Kalk elini yüzünü yıka sende gel, kahvaltı yaparsın."
Elimi yüzümü yıkayıp aynadaki yansımama baktım. Güzel görünmek istiyorum. Lee Minho'ya.
"Gelicek misin artık Jisung?"
Hanji'den sonra Jisung çok garip geldi bana.
"Bekle anne geliyorum."
Annemin yanına gittiğimde 'Çocuk mal mısın?' der gibi bakıyordu. Neden böyle bir tepki verdiğini anladığımda pijamalarımı çıkartmak için tekrar odama yöneldim.
"Hay sikicem, çok üşeniyorum."
Aklıma Minho geldi tekrardan. Aklımdan çıktığı yoktu gerçi.
Aklı çıkıyordu Han Jisung'un ama Lee Minho, Han Jisung'un aklından çıkmıyordu.
Ne zaman Lee Minho'dan hoşlanmaya başladığını da bilmiyordu ki Han Jisung. Tek bildiği Lee Minho. Tek bildiği onun gülümsemesi.
_____________________________________________
"Hoşgeldinizz."
Çok sevecen bir kadın Lee Minho'nun annesi.
"Geçin içeriye Minho ve Jeongin de Jisung'u bekliyordu zaten."
Minho beni bekliyormuş. Heyecandan kapının önüne kusmama ramak kala annem içeriye geçti. Bende ardından.
Jeongin kapının arkasında saklanıyomuş. Sırtıma atladığında kafamı çevirip baktım. Kahkaha atarak tepiniyodu sırtımda.
"Bittin sen küçük adam."
Jeongin ile vs attık.
2-0 Jeongin kazandı. Yalandan üzülmüyormuş gibi yaptım.
"Abi koş, Jisung ağlıyo!"
Minho'yu gördüm kapının eşiğinde. Gün geçtikçe güzelleşiyo muydu bu çocuk? Afrodit Lee Minho'ya güzelliğinden vermiş olmalı. Tanrıça güzelliği var Lee Minho'da.
"Hoşgeldin Hanji."
Tekrardan Hanji dedi bana. Heyecandan oturup ağlasam mı, Minho'nun önüne kussam mı bilemedim. Nasıl bi çocuktu da bana böyle bi etki bırakıyordu Lee Minho.
"Hoşbuldumm."
Opia; Bir insanla göz göze bakıştığınızda gelen yoğun his.
_____________________________________________
"Peynir yer misin oğlum?"
Oğlum.. Oğlum dedi bana Lee Minho'nun annesi Lee Yoo-na.
"Olur abla."
Tabağıma 2 parça peyniri sıkıştırdı.
Kahvaltımızı bittikten sonra annem eve geçti. Bizde Minho, Jeongin ile dışarı çıktık. Jeongin içine kapanık çocuktu.
Apartmanın önünde üçümüz oturuyoduk. Hava çok sıcak amına koyayım bu ne.
"Abi çok susadım."
Minho suyu almaya giderken durdurdum.
"Ben giderim."
"Bana da getirsene."
Minho bana ne derse yapardım. Kendimi öldürmemi söylese düşünmeden yaparım.
"Tabii paşam."
Yoo-na abladan su istemek üzere kapıya tıklattım. İçerdeydi aslında. Neden açmadı ki? Tuvalette olacağını düşündüğümden biraz daha bekledim. Yine tıklattım. Açan yoktu. Zile bastım bu sefer. Aklıma gelen şey ile koşarak çıktığım merdivenleri indim.
"Noldu lan."
Minho ve Jeongin ne olduğunu anlamak üzere yüzüme bakıyordu.
Nefes nefese kalmıştım. Konuşamıyordum.
"Yoona abla. Kapıyı açmıyo. Kapıyı açan yok. Hiç ses gelmiyo içerden."
Minho dediklerimi zar zor anlıyo gibiydi. Minho koşarak merdivenleri çıktı. Kendi dairelerine geldiğimizde ağlamak üzereydi Minho. Neler oluyordu. Korkuyordum. Çok korkuyorum. Bacaklarım titriyor.
"Anne!"
_____________________________________________
Çok hızlı ilerliyomuş gibime geldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sensedim - Minsung
FanfictionSensedim. Eski Türkçede "sensedim" kelimesi, susamak gibi, sensiz kaldım, sana hasret kaldım, seni özledim anlamına gelmektedir.