16'

363 39 100
                                    

SELAM!

bu bolum text-duz yazi karisik olacak ve de biraz uzun umarım keyifle okursunuz

-

[Muhteşem Jungkook ve Haremi]

Jungkook:
TAEHYUNG BENİ AKSAM 'EVİNE'

DERS ÇALIŞMAYA DAVET ETTİ AMK

Namjoon:
baba pompake

Hoseok:
izin vermiyorum

Jungkook:
haha komik saka

Jin:
sana noluyor ben izin vermiyorum

Jungkook:
izin almadim genclwr uyanin

Jimin:
gitme yabancının evine

bişe falan yapar

Namjoon:
cok hakli

Yoongi:
hep haklı

Jungkook:
ders çalışmak için

abartmayın amk

Yoongi:
biliriz biz o mervelerle, Taehyung'lari

Jungkook:
ya ne alaka ne alaka

5 kişi görüldü

*

Taehyung:
saat 6 senin için uygun mu?

Jungkook:
uygun

degil daha hazirlanmadim|

Taehyung:
tamamdır o zaman 6 da kapında olurum

adresi atarsın

Jungkook:
bekleyeceğim

görüldü

**

neredeyse saat 6 olmak üzereydi. biraz abarttığım için yarım saattir üzerimdeki deri pantolonla koltuğa yapışmıştım. deri pantolonumun üzerine siyah bir tişört ve onun üzerine de motorcu ceketlerini andıran bir ceket giymiştim.

evde tek başımaydım. Jimin işi olduğunu söyleyip çoktan çıkmıştı.

bir hayli acıkmıştım o yüzden beklerken ramyeon gömmemde bir sakınca yoktu. hızlıca hazır ramyeonun üzerine sıcak su boşaltıp yemeye başladım. tanrım cidden acıkmıştım. ders çalışmak için beni davet etmişti fakat bir şeyler ikram ederdi herhalde.

aklımdaki deli soruları çözüme götürecek kişi, dışarıda korna sesleri çıkartarak bilinç altımdan ayrılmamı sağladı.

hızlıca sırt çantamı alıp dışarı çıktım. ama keşke yanıma şemsiye alsaydım diye içimden geçirmedim de değil çünkü dışarıda sağanak yağmur vardı. ama yağmurda ıslanmayı seviyor olduğum için geri dönüp şemsiye almayı gerek bulmadım.

Taehyung'un Mercedes'ini kapıda görünce ağzım bir karış aralanmıştı. bu kadar zengin miydi cidden? çok fazla beklemeden hemen arabaya bindim.

tabi araba demek biraz hakaret olur. malum MERCEDES.

biner binmez, "selam" demişti. ukeliğin dibine vurarak başım önümde, "selam Taehyung-ah" demiştim.

bunu yaparken utancımdan yerle yeksan olmamı es geçiyorum tabiki.

jaguarı yani Mercedes'ini evine doğru sürmeye başlamıştı. yol boyunca her ikimizde konuşma gereği duymamıştık. bir hayli yol gitmiştik ve ormanlık bir alana gelmiştik. şuan biraz tırsmıştım ama telefonumda takip cihazı vardı bu yüzden içim rahattı.

en sonunda ormanın tam ortasında olan evine varmıştık. şaşkındım ama bunu belli etmeye niyetim yoktu. hafif tebessümle petrikoru içime çektim. cidden bu koku huzurdu. bir iki dakika gözlerim kapalı öylece kokuyu içime çektim. kafamı çevirdiğimde ise gecenin etkisi ile varsaydığım kırmızı ve bir o kadarda parlak gözleri ile Taehyung bana bakıyordu. bir süre ben o'na, o bana baktı sonra aklına bir şey gelmişçesine silkelenip kendine geldi.

ilk defa içimden de olsa bir olayla taşak geçmemiştim. bunu arkadaş grubuma söylesem inanmazlardı kesinlikle.

Taehyung'un peşine takılıp içeri girmek için adımlamıştım. içerisi vampir filmlerindeki evleri andırıyordu. fantastik şeyleri hep çok sevmişimdir.

Taehyung kafasıyla şöminenin yanına oturmam için işaret vermişti. sözünü dinleyip başıyla işaret ettiği yere oturmuştum. kısa süre sonra yanıma gelip oturdu.

"ders çalışmadan önce bir şeyler mi yesek?" dedi, Taehyung.

bu fikir bana fena gelmemişti açıkçası çünkü yol boyunca cidden acıkmıştım.

"benim için fark etmez."

"o zaman önce bir şeyler yiyelim tabi,"

bir anda ayağa kalkıp elini bana uzatmıştı. afallamış bir şekilde ona bakarken hafif sırıtıp, eliyle elimi tutup beni kaldırdı.

"birlikte yapmak şartıyla." diye cümlesini tamamladı.

"yemek yapmakta çok kötüyüm Jeon. burada sipariş vereceğimiz bir yerde yok. mecburen birlikte yapacağız tabi beceremem diyorsan-"

seni bile beceririm ben aslanım.

"elimle beceremeyeceğim iş yok." diye ima yapmıştım.

dilini yanağına bastırarak, "göster o zaman becerilerini."

sen emret bey

"izle ve gör."

elime bıçağı alıp doğrama tahtasına saplamıştım ve, "ne pişiriyoruz o zaman Kim?" diye sual etmiştim.

seni derse bayılırım.

"malzemeler bunlar ne yapmak istersen." demişti tapılası, derin sesiyle.

tencereye su koyup ocağın üzerine koydum. tabi bunu yaparken dudağımı olağanüstü bir yavaşlıkla ıslatıyordum. bilerek yapıyordum çünkü dudaklarıma baktığını hissedebiliyordum.

ateşi biraz daha vermek üzere ocağı çevirdiğimde eliyle elimi durdurup,

"yanlış sulardasın Jeon."

-

gencler su fici bi hallere sokmaya calisiyprum bu sefer aklimda cok degisik seyler var bakalim ne cikacak

bide 2K okunma olmus okuyan mumin kardeslerime eyvallah ✋🏿

son olarak ficin adini degistirdim aciklamasiyla beraber

heartless, taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin