✨5✨

23 3 121
                                    

Teneffüs zili çalar çalmaz müdür yardımcısının odasının önüne ışınlanan Çağla ile birlikte, çok sevgili altın üçlümüzün herhangi bir ceza almadan dışarı çıkması için dua ediyordum. (Ki bu biraz imkansızdı.)

Çağla zıp zıp zıplayıp pencereden ikiz kardeşinin suratını görmeye çalışıyordu ama o başarılı olmadan önce elinden tutup yanıma çektim. Çünkü bu hafta sebep olduğumuz bilmem kaçıncı beladan sonra müdür yardımcımızın Çağla'yı odasının önünde gülerken görmek istemeyeceğinden emindim.

...

Bize ayrılan 10 dakikanın tamamını kapının önünde bekledikten sonra nihayet çok sevgili altın üçlümüz yanlarında onları bir solucan deliğiyle evrenin öbür ucuna yolladıktan sonra, Vega'yı* çökertip oluşan karadelikte hepsini boğmak istermiş gibi bakan biricik müdür yardımcımızla dışarı çıktılar.

Çağla, arkamdan Çınar'ın haline gülmekle meşgulken ben de anormal bir şekilde sırıtan Bulut'un ne çevirdiğini anlamaya çalışıyordum ki, müdür yardımcısı yanıma gelip soğuk gözlerle bizim üçlüyü gösterdi ve "Sahip çık şu kazmalara." dedi.

"Bu sahip çıktığım hali zaten :I" diyemedim tabi ki, onun yerine arkamda hala gülen Çağla'ya dirsek atıp abartılı olmayan bir gülümsemeyle başımı salladım. Adam da kafasını sallayıp odasına girdi ve kapıyı kapatmadan önce bize bakmadan arkamızdan bağırdı.

"Doğru sınıflarınıza! HADİ!"

...

"Evet arkadaşlar kim bize Glikoz + Galaktoz'un ne ettiğini söylemek ister bakalım?"

Başak Hoca'nın ardı arkası gelmez sorularından bunalmış bir şekilde zaten dağınık olan saçlarımı bir de ben dağıttım. Öyle ki beni gören biri yüzümün nerede olduğunu sorgulayabilirdi. Ama hoca benim sıkıntıdan yaz günü güneşte bırakılan dondurma gibi eridiğimin ya da arkamda fısır fısır konuşan veletlerin farkında değilmiş gibi görünüyordu. -En arkada oturmanın getirdiği avantajlardan biri..-

Aslında ilk başta bizimkilerin ne konuştuğu pek umurumda değildi. Uyumaya karar verip başımı sıraya koymuştum ama sevgili sıra arkadaşım Bulut, yan sırada yanındaki kızdan İllallah etmiş olan Çınar'a yardım edeceğim derken neredeyse yüzüstü yere çakılacak duruma gelince hızla kolundan çekip onu sıraya geri döndürmeye çalıştım ama biraz hızlı çekmiş olacağım ki o da üstüme yuvarlandı ve yeniden toparlandığımızda PUF! uykum kaçmıştı bile.

Bu yüzden arkamı dönüp Ateş ve Çağla'nın "tatil" sohbetine katılmaya karar verdim.

Çağla: EVET EVET, Bulut'u havuza itmek için sabırsızlanıyorum. :D

Ateş: Çağla iyi misin sen ya? Bulut'u havuza atmak için heyecanlanır mı bir insan?

Çağla gözlerini devirip kaşlarını kaldırarak "Ne için heyecanlanacakmışız o zaman?" diye sordu. Ateş ise yüzünde hiç de hayra alamet olmayan bir gülümsemeyle bize yaklaşıp mırıldanmaya başladı.

"Mesela karşı sınıfın balkonuna buz atmak konusunda?"

Ortalama 5 saniye boyunca cevabı doğru anladığımdan emin olduktan sonra elimdeki kalemle Ateş'in alnına vurdum. Bu çocuk gerçekten de göründüğünden daha büyük bir belaydı...

"Sonra da grup olarak okuldan atılalım değil mi?"

Ateş omuzlarını silkerek kıkırdadı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 08, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Aptallar KulübüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin