çiçekler'

191 38 18
                                    

Sessizlik. Büyük bir sessizlik hakimdi salonda. Taehyung koltuğa oturmuş, başını koltuğun başlığına yaslamış, pencereden dışarıyı seyrediyordu. Evlerin çatıları beyaz bir örtüyle kaplanmıştı. Yoğun kar taneleri süratle düşüyordu. Hava soğuk olmalıydı, öyle tahmin ediyordu. Şu anda bulunduğu oda sıcacıktı. Bedeni ve en önemlisi ruhu üşümüyordu. Bu yüzden dışarıda nasıl bir soğuk olduğunu yalnızca hayal edebilirdi.

Burada olduğuna bazen şaşırıyordu hâlâ. Nasıl böyle bir yerde olabilirdi? Burada olmayı hak etmek için ne yapmış olabilirdi? Günler öncesinde harabeden farksız olan evinde yalnız başına yaşıyordu. Annesinin acısını iliklerine kadar hissediyordu. Ruhu üşüyordu. Kolları sızlıyordu. Duvar saatinin tik takları kulağını dolduruyordu. Şimdi neredeyse hiçbirinden eser yoktu. Gayet rahat bir koltukta, sıcak bir evde oturuyordu. Artık yalnız değildi, Jeongguk mutfakta bulaşıkları topluyordu. Her ne kadar Taehyung ona yardım etmek istese de buna izin vermemişti, gidip dinlenmesi konusunda onu zorlamıştı. Annesinin acısı tamamen geçmiş sayılmazdı, yine de hafiflemişti. Şimdi daha az düşünür olmuştu annesini. Bu yüzden suçluluk duymalı mıydı emin değildi fakat duymuyordu. Mutluydu, Jeongguk ile ilgili düşünceler aklında dönüp durduğu için. Bedenini geçti, ruhu üşümüyordu artık. Ne zaman üşür gibi hissetse kendini Jeongguk'un kolları arasında buluyordu. Televizyon izlerken, dinlenirken, kitap okurken ve hatta uyurken. Üşümesine imkân yoktu bu durumda. Kollarındaki yaralarsa günden güne iyileşiyordu. Jeongguk'un evine geldiğinden beri yaraları hiç sorun çıkarmamıştı Taehyung'a. Sabah, akşam olmak üzere Jeongguk bizzat kendisi pansuman yapıyordu. İyileşmesi için gerçekten çok çabalıyordu.

"Kar mı yağıyor?"

Duyduğu sesle irkildi koltuktaki beden. Başını çevirip Jeongguk'a baktığında elinde olmadan gülümsemişti. Ayaktaki hekim sağı solu kontrol etmiş sonrasında yavaş hareketlerle koltuktaki kar gibi beyazlara bürünen küçüğün yanındaki yerini almıştı. Tişörtü, altındaki eşofmanı ve hatta kedili çorapları bile beyazdı Taehyung'un. Jeongguk kendi kıyafetlerinin onun üzerinde ne kadar güzel durduğunu ve beyaz renginin onu ne kadar zarif gösterdiğini düşünürken gülümsedi.

"Ova şimdi beyazlara bürünmüş olmalı. Oradayken en sevdiğim görüntü buydu; ağaçlar, çimler, o toprak yol... Her biri beyaz bir örtüyle kaplanıyordu. Çok hoş bir görüntüydü."

"Karı seviyor olmalısın."

"Pek sayılmaz. Annemi kar yağan günlerden birinde kaybetmiştim. Ne zaman kar yağsa sanki o günü yaşıyor gibi hissediyorum."

Sesinin kırgın çıkmasına engel olamamıştı. Jeongguk koltukta iyice yayılırken sesi titreyen oğlana baktı. Kollarını açıp kucağını işaret ettiğinde Taehyung çok geçmeden başını yasladığı yerden çekip Jeongguk'un koynuna girmişti. Buraya geldiklerinden beri bunu çok sık yapar olmuşlardı. Artık garipsemiyordu ikisi de, alışmışlardı.

Taehyung başını Jeongguk'un göğsüne yasladı. Gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. Ciğerleri hekimin ferahlatıcı kokusuyla bayram etmişti. Jeongguk da kollarını koynuna giren kendinden ufak bedene sardı. Onu sarıp sarmalamak oldukça hoşuna gidiyordu. Taehyung hayatına girdiğinden beri favori aktivitesi bu denilebilirdi.

"Anlatmak ister misin o günü?"

Bir süre yanıtlanmayan soru birkaç dakikanın ardından Taehyung'un iç çekip gözlerini aralamasıyla yanıt buldu. Anlatmaya başlamıştı zihnindeki tüm anıları. Daha önce paylaşacak kimsesi yoktu. Şimdi ise belki de dünyanın her şeyde en iyisi olan adamıyla paylaşıyordu anılarını.

"Zaten son günlerde çok kötüydü. O gece hiç uyumamıştım, başında oturup acı dolu iniltilerini dinledim." Gözleri dolduğunda duraksamıştı. Şimdi o gün sanki bir filmmiş gibi gözlerinin önünde oynuyordu. Jeongguk elini saçlarına attı ve oynamaya başladı. Sessizce kollarının arasındaki oğlanın en acı gününü dinliyordu. Saçları arasındaki el sayesinde biraz gevşedi Taehyung. Elini Jeongguk'un göğsünün üzerine koyup devam etti. "O uyumadan önce onunla olabildiğince sohbet ettim. Ellerini öptüm, bol bol sarıldım ona. Ona onu sevdiğimi söyledim. Sanki hissetmişim gibi..." Boğazından bir hıçkırık kaçtığında kendisini sarmalayan beden hareketlenmişti. Ne yapacağını merakla bekledi. Sırtını koltuğa yaslayıp duruşunu düzeltmişti Jeongguk. Taehyung'un elinden tutup onu yönlendirerek kucağına çıkmasını sağlamıştı. Taehyung sessizce ayak uydurmuştu ona.

Helpless | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin