Üzerime geçirdiğim yeşil renkli örme hırkanın önünü aceleyle bağladım. Bu sırada evin zili üçüncü kez çalmaya başlamıştı. Saçlarımı elimle düzeltip odadan çıkmak için adım attığımda ayağım yatağın kenarına takıldı ve birkaç saniye acı içinde zıpladım... Daha sonra içimden, yatağın köşesine hakettiği küfürleri savurup koşar adımlarla merdivenlerden inmeye başladım. Ve evin kapısına ulaştım.
Bir saniye bile beklemeden kapının kolunu tutup hızlıca açtım.
Yaklaşık 1.80 boylarında olduğunu düşündüğüm sarışın, mavi gözlü ve en az benim kadar genç bir çocukla karşılaştım. Onu bu apartmanda ilk kez görüyordum.
"Selam." Dedi gülümseyerek. Bedenimi tepeden tırnağa süzdü ve, "Uyandırdım sanırım. Üzgünüm."
Yüzüme gelen saçlarımı elimle arkaya itip boğazımı temizledim. "Yok, sorun değil. Değil, ama siz kimdiniz?"
Başıyla karşı daireyi işaret etti. "Mert ben. Arkadaşlarla karşı daireye taşındık. Evin doğalgazı kesik de. Sizinki yanıyor mu diye soracaktım."
"Yanıyor." Dedim. "Kapıcı Ferit abiye rica ederseniz açtırır sizinkini."
"Öyle mi?" Dedi. "Teşekkür ederim. Kendisini nerede bulabilirim?"
"Giriş kattadır genelde."
Başını salladı ve elini uzattı. "Çok sağol, bu arada isim neydi?"
"Şevval." Dedim ve uzattığı elini sıktım. "Memnun oldum."
"Ben de." Dedi. "Öğrenci misin, yoksa aile evi falan mi?"
"Öğrenciyim. Arkadaşımla geldim buraya. Birlikte kalıyoruz."
"Öyle mi?" Dedi. "Hangi üniversite? Biz de arkadaşlarla geldik."
"Beykent, işletme." Diye yanıtladığımda dişlerini göstererek güldü. "Şaka?" Dedi. "Biz de Beykent'teyiz. Ama aramızda işletme okuyan yok. Ben ingiliz dili edebiyatı okuyorum."
"Güzel." Dedim. "Yabancılık çekmezsiniz. Bu apartmanda birkaç öğrenci evi daha var. Alışırsınız."
"Alıştım bile." Dedi. "Yani, aynen alışırız."
Gülümsedim.
"Mert! Alp'in sigarasını sen mi aldın?"
Karşı daireden çıkan gözlüklü, benden çok azıcık uzun, kıvırcık saçlı bi çocuk çıktı, Mert'e sesleniyordu.
Az önce tanıştığım Mert, "Yoo. Sigara mı kullanıyorum oğlum ben?" Dediğinde olaya cidden fransız kalmıştım.
O sırada dairenin içinden biri daha belirdi. "Tamam lan buldum." Dedi ağzından sigara dumanı üflerken. Boyu çok çok uzundu, tahminimce 1.90 üstü falandı. Esmerdi ve iki dudağının arasında yeni yakılmış bir sigara vardı. Kıyafetleri tamamem siyahtı. Siyah bir deri ceket, içinde siyah bir balıkçıyaka kazak, siyah pantolon, siyah botlar... ayrıca çok abartılı sayılmayacak kadar hafif kaslı bir vücudu vardı. Elinde ise bir motorsiklet kaskı...
Gözgöze geldiğimizde bakışları birkaç saniye yüzümde gezindi ve daha sonra bakışlarını Mert'e çevirdi.
"Sen hâlâ burda mısın?"
Mert derin bir nefes aldı ve beni işaret ederek, "Komşuyla tanışıyorum gidicem birazdan." Dedi.
İsminin Alp olduğunu öğrendiğim çocuğun bakışları yeniden çok kısa bir süre beni buldu, ardından tekrar Mert'i.
"Ben gelene kadar hallet." Diyip asansöre doğru yürümeye başladı.
Mert bakışlarını ondan ayırıp bana çevirdi. "Sabah sabah nasıl bir izlenim verdik bilmiyorum ama hepimiz iyi insanlarız. Mesela şu giden varya, bilgisayar mühendisliği okuyor."