wrong number | nomin

10

story

"aç ağzını."

"jeno zorlamasana."

jeno, mark'tan adresini isteyip birkaç dakika içerisinde jaemin'in evine varmıştı. eve girer girmez jaemin'i yatağına yerleştirmiş, onu sıcak tutmak için güzel bir battaniyeyle örtmüştü üstünü. şimdi de yaptığı çorbayı yedirmeye çalışıyordu ama jaemin inatla reddediyordu.

"yemek zorundasın."

"hayır değilim."

"ilaç içmen için bitirmen lazım."

"iştahım yok ama senin zorunla tabağı yarıladım zaten. daha fazla içmem."

jeno bir elini dökülmesin diye altında tuttuğu çorba dolu kaşığı ona tekrar uzattı, jaemin ise kendini geriye doğru çekti ve kafasını çevirdi. kızarmış yüzüyle dudaklarını şişirip gözlerini kısması onu daha tatlı yapmıştı.

"jaemin, inatlaşma benimle. sadece iki kaşık daha hadi."

"ne olur inatlaşırsam?"

cümlesinden sonra dudakları hafiften aralık kaldığında jeno kaşığı onun ağzına götürmeden önce konuştu.

"bu olur."

jaemin, ağzına giren sıcak kaşıkla neye uğradığını şaşırdı. ağzının yanıyor olması yetmemiş gibi hızla çorbayı yuttu ve bu boğazının yanmasına neden oldu. dilini çıkartıp elini önünde sallayarak bu yanma hissini geçireceğini düşünüyordu. jeno onu umursamadan çorbadan bir kaşık daha alıp uzattı ama uzatmadan önce üflemeyi ihmal etmedi.

"ya ne yapıyorsun sen?"

"sana yiyeceksin dedim."

"istemiyorum."

jeno, son bir kez daha kaşığa üfleyip gencin ağzına soktu. jaemin bu sefer öncekinden daha ılık olan çorbayı yuttu yine.

"jeno lee, kes şunu bak kaşınıyorsun."

"iyileşmek istemiyor musun sen?"

jaemin ofladı ve genç adamın sorusunu umursamadan konuştu isyan ederek.

"benim canım çorba istemiyor, tatlı falan yok mu?"

"tatlı?"

jeno tek kaşını kaldırarak sordu kaşığı komidinin üstündeki tepsiye bırakmadan önce. jaemin şirin gülümsemesini ona sunup neşeli bir şekilde kafasını salladı. jeno, alt dudağını yaladı ve mutfağa ilerledi. jaemin onun gidişini heyecanla izledi. en sonunda jeno elinde minik bir kapla gelip yatağa oturdu, jaemin de ne olduğuna bakmaya çalışıyordu. kollarını havaya kaldırıp neşeyle konuştu.

"yaşasın puding- jeno bu ne?"

sevinci yarım kaldı. hevessiz sesiyle cümlesini bitirdiğinde jeno kabın üstündeki ince kağıdı açıp bir kaşıkla beraber jaemin'e uzattı.