11

378 46 31
                                    

story + texting

jaemin, güler yüzü ile müşterilerin kahvelerini masaya yerleştirip tezgahın arkasında telefonuyla oynayan mark'ın yanına ilerledi. yanına oturup alt dudağını kemirerek arkadaşına bakıyordu.

"jeno bugün gelmiyor mu?" dedi kapıya doğru bakarken. mark hızla kafasını kaldırıp sarışın gence baktı. ne dediğini anlayan jaemin boğazını temizleyip mark'a döndü.

"jenolar yani. jeno ve arkadaşları. yani arkadaşların. yani arkadaşın jeno ve diğer arkadaşların mesela renjun, donghyuck..."

"anladım jaemin. hayır gelmiyorlar."

jaemin gergin bir şekilde gülümseyip anlayışla kafasını salladı, mark ise tek kaşını kaldırmış ona bakıyordu. tekrar telefonuna döndüğünde jaemin parmaklarıyla oynarken tekrar konuştu.

"mark, sana bir şey söyleyebilir miyim?"

sesinden ciddi bir şey olduğunu anlayan mark kafasını tekrar kaldırdı. telefonunun ekranını kapatıp montunun cebine koyarken gözlerini arkadaşından ayırmadı. jaemin, ona kolay kolay bir şeyler anlatmazdı ve eğer şu an bu cümleyi kurduysa önemli olduğundan emindi.

"tabii ki jaemin. bana her şeyi söyleyebilirsin."

"pekala, konuya uzatmadan gireceğim."

mark sandalyesini ona doğru çevirip pür dikkat onu izlemeye başladı. jaemin derin bir nefes aldı ve ellerini birbirine kenetledi.

"biliyorsun ben erkeklere ilgi duyduğumun farkında olmama rağmen şu ana kadar kimseden hoşlanmadım o yüzden bunun nasıl bir his olduğunu anlayamıyorum. ama son zamanlarda garip hissediyorum."

bu konu mark'ın ilgisini çekmişti, dirseklerini dizlerine yerleştirip yanaklarını elleri arasına alırken jaemin devam etti.

"birisi var."

"birisi mi var?!"

mark heyecanla yüksek sesle konuştuğunda jaemin yerinden fırlayıp panikle onu doğrulduğunda tekrar oturtmuştu, seslerini duyan birkaç müşteri onlara doğru döndüğünde jaemin onlara gülümseyip hızla mark'a döndü.

"sakin ol ve dinle."

mark kafasını onay vermek için salladı ve arkadaşının devam etmesini bekledi.

"uzun süredir tanışmıyoruz ama onu uzun süredir görüyorum. çekici biri, tatlı da. günler geçtikçe onu daha çok tanımak istiyorum, bana da iyi davranıyor. benimle ilgileniyor ve bu çok hoşuma gidiyor. onunlayken aşırı rahat hissediyorum ve kendim olabiliyorum. sence bu hoşlandığım anlamına mı geliyor yoksa bunu adlandırmak için erken mi?"

mark, arkadaşının anlatması bittikten sonra çenesini ovuşturarak düşünmeye başladı.

"öyle gibi ama bence hemen karar verme. sonuçta hislerini sen tanımlayabilirsin ben ya da başka birisi değil ve her ne olursa olsun biriyle bu kadar iyi hissetmene çok sevindim."

jaemin çekingen bir şekilde gülümsedi. mark'ın ne olursa olsun yanında olmasını seviyordu.

"teşekkür ederim mark."

wrong number | nomin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin