📍eski bir kurgumdan dönüştürülmüştür📍
Karanlık bir alanda gözlerimin önünde parlayan gülümsemesi... Güneş kadar sıcak, ay kadar taze... Ancak bir yandan da gece kadar karanlık ve bulutlar kadar hissiz...
🌙
Gözlerimi açtığımda güneş kapalı perdelerin ardından odama girmeye çalışıyordu. Perdenin aralığından tenime değen güneş ışıklarının sıcaklığı bana o gülümsemeyi hatırlattı. Vücudumu saran bir mayhoşluk ve yüzüme yayılan hafif bir sırıtışla kalktım yatağımdan.
Son birkaç haftadır rüyamda gördüğüm o gülümsenin sahibi ne de tanıdıktı. Özlemini çektiğim ve asla görmek istemediğim bir şey gibiydi. Yalnız kaldığım bu evde içime su serpen ve ardından yeniden yakmaya çalışan bir şey gibiydi.
Perdeleri açtığımda gözlerime serilen bulutlar da getirdi aklıma onu. Yeniden sardı vücudumu bir hissizlik bu sefer. Yüzüm asıldı bu defa da. Bir ağlama isteği aldı başımı. Ama ben ağlamayı sevmem ki. Gözlerimi bulutlara dikmeye devam ettim. Gözlerim dolmaya başlarken kalbimi götürdü bir boşluk.
Hayatı bu kadar çelişkili yaşamak doğru muydu? Bir rüyaya bu kadar anlam yüklemek mantıklı mıydı? Ah, kimin umurundaydı ki?
Evde adımlamaya başladıkça yalnızlığımın emareleri kendilerini göstermeye başladı. Temizlik bile yapamıyordum, tek bir eşyanın yerini değiştirmek gelmiyordu içimden. Evin zamanı durmuştu benimle birlikte, zamanın aktığının tek göstergesiydi biriken tozlar. Bana acılarımın dünyadaki süresini hatırlatıyorlardı.
Fakat bu tozun sahibi ben değildim ki. Onun tozlarıydı bunlar. O kim miydi? Belki geçmişten bir parça, belki yıldızlardan bir dilek, belki rüyamdaki gülümsemenin sahibi, belki de kaybettiğim aklımdan bir parça.
Ah, sessizlik! Ölü umutlarımın dönüştüğü tozlar! Onsuzluğun kalıntılarını taşıyan bu cani odalar! Kalbimdeki sızıyı dindirin. Nedir bu çektiğim acılar? Gördüğüm tek gülümseme susturur mu ruhumun yankılarını?
Geçti bir gün daha böyle. İşsiz, hissiz, sessiz... En son çalıştığım yerden bir ara kovuldum, sahi ne zamandı acaba?
Perdeleri kapatmak için kalktığım yerde gözüme gecenin karanlığından bir parça çalındı. Gülümsedi bana yine... O gülümsedi... Beynimi ele geçiren karanlığın sahibi gülümsedi bana yeniden...
Ay serildi düşüncelerimin ardından gözlerime. O tazeleyici ışıkla parladı gülümsemenin sahibi. Ne kadar da çelişkiliydi... O gülümseme karanlıktı, aydınlıktı, soğuktu, sıcaktı... Tüm duygularımın zindanıydı o gülümseme.
Kapattım gözlerimi yeniden. Yeniden diledim ki bu kapatış son olsun. Belki de bu sayede onun gülümsemesine sonsuza dek hapsolabilirdim. Ben kafayı sıyırıyordum. Ah, kimin umurundaydı?
İşte! Yine gülümsüyor bana gecemin ışığı, gündüzümün karanlığı... Haftalardır baktığım yüz yine gülümsüyor bana...
Onu istedim bu sefer. Bakmakla yetinmek istemedim. Kalbim ve aklım gibi rüyalarımı da ele geçiren bu gülümsemeye bakarak duramadım. Öne bir adım attım, ardından bir tane daha. Git gide hızlandım. Neden yaklaşamıyorum? Uzaklaşma benden! Beni özlemedin mi? Neden hep beni geride bırakıyorsun?
Gözlerim açıldı, kapandı, açıldı, kapandı...
Gün ve saat kavramını kaybetmiştim. Uyanıyor ve geri uyuyordum. Onu görüyor ve dokunamıyordum. Ne olurdu bir kere sarılsam? Kokusunu içime çeksem ne olurdu? Ölmek anlamına gelse bile... Ondan sonra canımın bir önemi zaten kalmamıştı.
Olmuyordu... Olmuyordu. Olmuyordu! Yatar pozisyondayken bir feryat koptu dudaklarımdan. Boğazım acısı sussuzluktan. Tüm bedenim açlıkla kıvranıyordu. O yokken benim ne önemim vardı.
Rüyalar yetmiyor. Yetmiyordu. Yetemezdi. Onu istiyordum, aklımdaki yansımasını değil!
Yıktım evi. Anıları yıktım. Ondan kalan her kırıntıyı parçaladım. Yetmedi. Yetemiyordu! Aldığım her nefes ona aitmiş gibiydi. Attığım her adım onundu. Gördüğüm her çiçek onundu. Çünkü o dünyayı severdi benim aksime. Gülümsüyordu. Gülümsemişti. Gülümserdi. Aldığı her nefes için gülümserdi benim aksime.
Bir çığlık daha. Anılar hançer saplıyordu kalbime. Gördüğüm gülümsemeyi ödül sanardım oysa cezaymış bana. Tüm ocakları yaktım. Yanabilen her şeyi sonuna kadar açtım. Ardından tek tek tüm tahtaları ateşe vermeye başladım.
Sıcaklık tüm bedenimi kavuruyordu. Dumanlar boğazımı ve gözlerimi acıtıyordu. Ah, kimin umurundaydı? O gülümseme bir ceza değildi bana, bir işaretti. Gel, diyordu. Ah, nasıl anlayamadım? Onu beklettim... İstemediğimi düşünmüş olmalı. Ben ona nasıl derim hayır?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oneshot Kurgular
RandomUzun soluklu romanların karmaşasından sıkılan herkes için basit, tadında ve sıkmayan oneshotlar. -Ölüm Piyanisti -Korkuluk -Gülümseme