-
★
-Bu sefer yatağımda uyandım. Telefonumu elime alıp saate baktım. Erken uyanmıştım. Bari erken kalkmışken simit alıp geleyim diye düşündüm.
Yatağımın yanındaki dolabımı açıp içinden; mavi bir pantolon, pembe-beyaz kareli bir gömlek çıkardım. Giyinip evden çıktım.
Merdivenleri hızlı bir şekilde indim. Tam apartmandan çıkacaktım ki arkama dönüp, bodrum katına inen merdivenlere baktım. Uzun zamandır bisiklet sürmediğimi farkettim ve bodrumdan çıkarıp sürmeye karar verdim.
Bodrum katına geldiğimde gözlerim bisikletimi aradı. Biraz daha gözlerimi gezdirdikten sonra buldum. Direksiyonundan tutup merdivenlerden güç bela çıkardım.
Apartmandan çıktığım anda bisiklet koltuğuna oturup, pedalları çevirmeye başladım. Bisiklet sürmeyi özlemiştim.
Bisikletle fırına gelmek sadece 2-3 dakika sürdüğü için pek keyif alamamıştım. Dönüşte yolu uzatarak sürerim diye düşündüm.
Fırına girdim. Çok sıra yoktu, bir iki sıra vardı. Birden kaşlarımı çattım. Önümde Taehyung duruyordu. Omzuna işaret parmağımla nazikçe dokunup, bana döndüğünde gülümsedim. "Günaydın" dedim gülümsemeye devam ederken. Şaşırmıştı. "Ah, sen miydin? Günaydın" dedi bana karşılık gülümseyerek. "Simit almaya geldim" dedim. Bisikleti göstererek "Bisikletle!" dedim. Güldü
"Çok hoş. Ben pek bisiklet sürmem."
"Aslında bende çok sürmem ama bugün birden sürmeye karar verdim."
"Güzel."Sırası ona geldiğinde görevliden iki ekmek rica edip fırın kapısının önünde dikildi. Sanırım beni bekliyordu. Onu çok bekletmemek amacıyla, hızlıca görevliden bir simit istedim. Aldığımda, simitten küçük bir parça koparıp ağzıma attım ve yanına gittim.
"Şey diyecektim." dedi "Acaba benimle sürmeye ne dersin bu akşam?" Şaşırdım "İyi de. Akşamları orada doğru kişiyi beklemiyor muydun?" dedim. "Elbette!" diye bağırdı panikle. Gülerek "Pekala bu akşam 10'da sürelim." dedim. O da güldü.
★ ★ ★
Saat alşam on gibi apartmanın kapısının önünde durup onu bekledim. Birkaç dakika sonra bisikletiyle gülümseyerek geldi. Bende gülümsedim ve "Selam. Ağır mı?" deyip yardım etmeye çalıştım. Reddederek "Selam Jeon. Tesekkürler taşıyabilirim" dedi, gülümsedi. Karşılı verip bende ona gülümsedim.
"Pekala. Nereye süreceğiz." diye sordu bana bakarak.
"Bilmem. Aynı hizada sürüp sohbet etmek yeterli."
"Aslında benim için de. Uzak olma yeter" dedikten sonra gözlerime derince baktı. Tam olarak 18 saniye bakıştık. -niye saydığımı sorgulamayın lütfen!- Kendime gelerek "O zaman s-sürelim" dedim iğrenç bir kekelemeyle. Boynumu kaşıyıp ona baktım. "Pekala." dedi.Sürmeye başlayalı saniyeler sonra Taehyung "Aslında Jeongguk.. Seni daha yakından tanımak istiyorum." dediğinde yutkundum. Zorlukla cevap verdim "Hm. Peki." Çocuksu bir sevinçle soru sormaya başladı. "Pekiii. Soruyorum. En sevdiğin renk ne?"
"Siyah. Seninki?"
"Gri"
"Yakın renkler." dedim arada yüzüne arada önümüzdeki topraklı yola doğru bakarken. Devam etti.
"Evet Jeon. Pekala... Hah. En sevdiğin çiçek? "
"Zambaklar. Onlara bayılırım. Hoş bir auralari var."
"Haklısın. Ama benim en hoşuma beyaz güller. Onlar seni hatırlatıyorlar bana."Yutkundum ve biraz titrek bir sesle sordum "Nasıl? Nasıl ben gelebilirim aklına? Yalnızca iki gündür konuşuyoruz." Biraz yüzü düştü ve soruma cevap vermedi. Birkaç dakika sonra ise "Özür dilerim Jeongguk. Zamanı geldiğinde açıklayacağıma söz veriyorum. Bu yüzden sorularıma devam ediyorum." Kafamı olumlu anlamda salladım. Bunu görünce sorulara döndü. "En sevdiğin şarkı?"
"Space Song."
"Çok hoş! Benimki Romontic Lover."
"Oh! Bende onu seviyorum. Ama favorim sayılmaz" dedim gülerek.Ben gülerken yüzüme çok derin ve bakılabilecek en güzel şekilde baktığını fark ettiğimde yuzumdeki gülümseme cok hafif söndü. O bana dalmışken yüzüme far ışığı geldiğini hissettim ve kafamı hemen ona cevirdim. Taehyung'a. "Taehyung, dikkat et!" diye bağırdım. Hemen toparlanıp direksiyonu aniden sağa kırdı. Bu ani yön değiştirme nedeniyle bisikletten hızlı bir şekilde düşüp kafasını bir taşa çarptı. "Taehyung!" diye bağırdım ona dogru koşarak. Hemen yanına çöktüm ve kafasını çarptığı yere hemen baktım. Kanıyordu. "Taehyung kafan kanıyor." dedim sesim titrek gözlerim dolu. Yüzüne baktım. Gözlerini zorlukla açabiliyordu. "Jeongguk.. Sensin değil mi?" dedi güçlükle. "Evet Taehyung benim. Ne oldu?" dedim kucaklamaya çalışırken onu. Elimi tuttu ve "Bırak. Götürme beni bir yere. Böyle kalalım lütfen." Şaşırdığım için dondum ve dediği gibi öylece kaldım.
Birkac dakika sonra agir ve neredeyse çıkmayan sesiyle konuşmaya başladı. "Jeongguk ben sana söyleyemedim ama. Seninleyken cok garip ve huzurlu hissediyorum. Kalbim sıkışıyor, avuç içim terliyor, nefes alış verişlerim hızlanıyor, göğsüm hızla inip kalkıyor. Bunun adı nedir bilmiyorum. Ama seni seviyorum."
Yutkundum ve kurumuş dudaklarımı yaladım. Ne diyeceğimi bilemedim ve titreyen sesimle "Taehyung.. Benden hoşlanıyor musun?" dedim çekinerek. Dediğim anda da pisman oldum. Kırıcıydı belki de. "Eğer bunun adı buysa. Senden hoşlanıyorum Jeongguk."Tüylerim diken diken olduğunda gözümü kapatıp kendime gelmeye çalıştım. Tekrardan yutkundum ve "Taehyung. Seni gerçekten kırmak istemiyorum. Ama bence biraz daha zaman tanıyabiliriz birbirimiz için. Hm?" Yattığı yerden kafasını salladı. "Önemli değil. Bunu beklerim." dedi buruk bir gülümsemeyle.
"Tae, kalk eve götüreyim seni. Yaran cok büyük görünmüyor ama kanadı yine de." Yavaşça kalkti ve
"Gerek yok Jeon. Acıyor sadece. Elimle götürebilirim bisikleti."
"Peki o zaman. Teşekkür ederim bugün için."
"Önemli değildi. Görüşürüz umarım. Hoşçakal."
"Hoşçakal."
-
★
-merhabaa. nasılsıniz. yazabilmek icin simdi vakit bulabildim. cok geciktiysem uzgunumm :(
bolumu begendiniz mii. ben begenmedim ama deniyorum bir seyler.
Hsocakalinn💗
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldızlar Kadar | Taekook
FanficSevgilisinden yeni ayrılan Jungkook, eski sevgilisiyle her gün buluştuğu yerde ağlıyordu. Orada ağlarken gerçek aşkı bulacagi asla aklına gelmezdi.