Yıl 1979, Eylül ayının sekizinde Hawkins kasabasında zaman sert ve oldukça kasvet dolu geçiyordu. Halkın büyük bir kısmı evlerine çekilip, art arda işlenen cinayetlerin son bulmasını beklerken diğer kısım ise bu cinayetlerin sorumlusu olan kişiyi polislere bırakmadan çözmeye çalışmaktaydı.
Dedektif içten içe yaşananları sorgularken arabasının açık camından içeri sızan rüzgâr tıpkı ruhu paramparça olan insanları deldiği gibi onu da delik deşik etmekte idi. Dedektif, sol elini arabanın direksiyonundan çekip camı kapatan düğmeye işaret parmağını basılı tutuyordu. Cam kapandığında düşüncelerin zihnini ele geçirmesine izin vermişti. AVM yangını gibi bu olayın da sırra kadem basıp bir sürü ölüyle unutulmasına izin veremezdi.
Bu olayda yaşadığı hassasiyete sebep olan husus senelerdir göz kulak olduğu altı çocuktu. Duyguya yer olmayacak bu mesleğinde, içten içe yaşadığı endişeli hâli canını sıkıyordu. Dedektifliğe yeni atanmış sayılsa bile asilliği, duygularını ele vermeyen duruşu ve kıvrak zekâsıyla kasabada yaşanan bir sürü olayın çözülmesine sebep olmuştu.
Kimisi buna seviniyor olsa bile onun hoşnut olmadığı kısımlar vardı, devlet neden ufacık vakaları bile çözemeyen polislere iş imkânı sağlıyordu da her zaman ona muhtaç kalınıyordu?
Hawkins kasabasında mesleğinin hakkını veren tek bir polis olduğunu düşünüyordu, o da Jim Hopper'dı. Ve ne yazık ki, AVM yangınındaki kayıplardan biri olarak şehirde mesleğinin hakkını veren tek bir polisin bile artık kalmıyor oluşu onun için acıydı.
Sonunda istediği yere, Hawkins lisesine ulaştığında arabayı okulun önünde gözle görülecek bir alana park edip dışarıya çıkan öğrenciler arasından gözleri Max'i arıyordu. Yaklaşık iki ay önce velisiyle sebebini bilmediği bir konudan ağır bir kavga edip evlatlıktan reddedilmesi yetmiyormuş gibi, evden de atılmasından beri ikili beraber yaşıyordu. Steve bir baba/anne rolü olmayı henüz yirmilerine merdiven dayamış biri olsa bile başarıyordu.
Altı çocuğun hiçbirini ayırmıyor, kararlarına bir yetişkini dinliyormuş gibi ciddiye alıyordu onları. Çocukların kendisinden sakladığı şeyler olduğunun farkındaydı ve hiçbir şekilde onlara anlatmaları için zorluk çektirmiyordu. Onlar kendileri için doğru zaman geldiğinde, sırlarını dedektife paylaşacaklarını biliyordu çünkü.
Düşüncelerini bölen şey göz açısına giren Max'di, arabayı görmüş olmalıydı ki kaykayının ona doğru sürüyordu. Ulaştığında ayaklarını kaykaydan uzaklaştırıp iki kolunun arasına sıkıştırıp şöför koltuğunun yanındaki ön koltuğun kapısını açıp yerleşmesiyle dedektif arabayı çalıştırmıştı. Bir yandan dikkatlice arabayı eve sürerken bazen arabanın camından canının sıkkın olduğu her hâlinden belli olan kıza bakıyordu. Kısa sürenin ardından genç kızla konuşmak adına dudaklarını aralamıştı.
─── "Nasılsın?"
Sorduğu soruyla beraber başını camdan ayırıp Steve'e dönmüştü Max, düz cevabını geciktirmemişti ona karşı.
─── "İyiyim."
"Yalan" diye geçirdi Steve içinden kızın cevabını.
─── "Ya sen?"
─── "Aynı şekilde."
Diye yanıtlamakla yetinmişti Max'i. Genç kız anladığına dair kafasını sallamış, başını cama yaslamadan önce kulaklığını takıp dinlemekten bıkmadığı Running Up That Hill adlı şarkıyı açmış ve gözlerini kapatmıştı; insanlığa olan kapılarını kapattığı gibi. Kalabalıkta her ne kadar müzik duyulmasa da arabanın içerisinde Steve melodiye eşlik eden sözleri rahatlıkla duyabiliyordu.
"Ve elimde olsaydı, Tanrıyla bir anlaşma yapardım."
"Ve onun yerlerimizi değiştirmesini sağlardım."
"O yolu aşıyor olurdum."
"O tepeyi tırmanıyor olurdum."
"O binayı tırmanıyor olurdum."
"Diyorum ki, elimde olsaydı.."
Steve şarkıyı Max'le dinler iken genç kızın bu şarkıya bağımlısı olmasının sebebinin sürükleyici melodisi olmadığını biliyordu. Billy'nin ölümü en çok Max'i sarsmıştı. Dünyaya olan bağlarını koparmaya yetmişti. Kendini herkesten uzaklaştırıp, âdeta insanlara karşı dikenli duvarlar örmesine sebep olacak bir psikoloji bırakmıştı onda. Yıllardan daha çok fazlasının genç kızın üzerinde bıraktığı yorgunluk hissini kapatmak için Steve elinden geleni yapıyordu fakat nafile, işe yaradığını göremiyordu. Çünkü ikisi de biliyordu ki, Max'in üvey abisine olan koşulsuz sevgisi onu geri getirmeyecekti.
Arkadaşlar, Steve diğer sezonlardaki yaşanan olayları AVM yangını da dahil olmak üzere halk kadar biliyor. Yani olaylara dahil olmamıştır o zamanlar, sonradan karışıklık yaşanmasın diye bu açıklamayı yapıyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Opia.
Fanfiction| ❧ düzyazı. ── ❩❨ Steve ✘ Eddie. 𝙊𝙥𝙞𝙖: 𝗕𝗶𝗿 𝗶𝗻𝘀𝗮𝗻𝗹𝗮 𝗴𝗼̈𝘇 𝗴𝗼̈𝘇𝗲 𝗯𝗮𝗸ı𝘀̧𝗺𝗮𝗻ı𝗻 𝘃𝗲𝗿𝗱𝗶𝗴̆𝗶 𝘆𝗼𝗴̆𝘂𝗻 𝗵𝗶𝘀𝘀𝗶𝘆𝗮𝘁. [Kitap Steddie ağırlıklıdır, tek bir shipe dayalı değildir.] Yazar'ın okurlara notu: Kitabı okurken...