BÖLÜM 5 : MERYEM

16 2 0
                                    

Hayatımda gördüğüm en güzel kadın.
O kadar ki, o ortalarda yokken içinize
bıçak gibi bir hüzün saplana bilir
Semerci,
- Meryem'in yokluğu her insan için eksikliktir, onunla tanışmak ve o güzelliğin var olduğunu bilmek bile büyük bir huzur kaynağı, demişti.
Ne kadarda doğru sözler. Etrafa saçtığı sarımsı ışık tavan arasının kasvetli havasını dağıtıyor ve sanki bir prenses odasındaymışsınız gibi hissettiriyor.
Bu sarımsı ışığın dağılmasına müsaade ettiğinizde
Meryem'in beline dökülen kahverengi dalgalı saçları, sıradan olmaktan çok uzak kocaman menekşe gözleri ve zarafetten kırılacakmış gibi olan incecik bedenini fark ediyorsunuz.
Onu ilk gördüğümde koşup boynuna atlayasım gelmişti.
Öyle bir huzur Meryem. Bir tabiat mucizesi.
Tabi onun bu güzelliği ve insanda yarattığı mutluluk hissi aynı zamanda onun laneti olmuş. Çünkü hissettirdiği huzur aynı zamanda kıskançlık ve hırs demek ... İşte, insanın kendi türüne ihanetini anlatan küçük bir örnek Meryem'in hikâyesi...
-Ben bunların hiç birini istemedim.
Bunların hepsi bana acı ve esaretten başka bir şey getirmedi, demişti bir anında .
Köşke geldikten sonra tavan arasından hiç çıkmamış. Zaten hayatının çok büyük bir bölümünü bir odada geçirmiş Meryem.
Bir tek orada kendini güvende hissetmiş ve haklılık payıda çok yüksek. Kendini bildi bileli; kıskançlık, hırs, şiddet onu esarete itmiş. Annesi ve Babası dışında ona hiç kimse iyi davranmamış meryem'e
Bir kasabada dünyaya gelmiş ve doğduğu andan itibaren bulunduğu ortama şans, mutluluk, para getirmiş. Bir çeşit nazarlık ya da Dr. Yiğit'in tabiriyle tavşan ayağı gibi... Fakir ama mutlu bir ailenin ikinci çocuğuymuş Meryem.
Küçük yaşlardayken insanlar onun bu lanetini fark etmemiş. Fakat büyüyüp güzelliği ortaya çıktığında kasabada konuşulmaya başlanmış. Önceleri "cadı" demişler onun için.
Çünkü bir insanın bu kadar güzel ve huzur dolu olması imkansız geliyormuş onlara.
'Kendini büyü ile bu kadar güzel gösteriyor; diyenler olmuş. Kasaba içerisinde dolaşmaya çıktığında herkes onu izler olmuş. İlginçtir ki Meryem,
- Ben kendimi güzel bulmuyorum.
Mesela, saçlarımın siyah ve kıvırcık olmasını çok isterdim, demişti hikâyesini anlatırken. Tıpkı helenka gibi...
Ama insanlar yapıştırmışlar dedikoduyu bir defa, büyüdükçe büyümüş olaylar.
Önce köydeki diğer kızlar onu kıskanmaya başlamış . Meryem'i dışlayıp aralarına almamaya başlamışlar. Ablasıda onlara dahil olmuş Meryem'i kötüleyip, hakaret etmeye başlamış.
- Bir keresinde şeftali ağacına tırmanmıştım. Kasabanın kızları beni taşlamaya başladılar. Bir taraftanda "cadı" olduğumu söyleyip hakaret ediyorlardı. Özellikle ablama sinirlendim ve "evet cadıyım ve hepinizi yakacağım" diye bağırdım. Başıma denk taş canımı çok yakmıştı çünkü, diye anlatmıştı yaşadığı bir günü.
Ondan sonra Annesi ve Babasının karar vermesiyle dışarıya çıkmamaya başlamış.
Evin bir odasında 5 yıl güneşi bile görmemiş Meryem.
Kasabanın ileri gelenleri toplanıp Meryem'in cadı olduğuna ve yakılması gerektiğine karar vermişler. Önce evlerini taşlamışlar, taşlardan ikisi Anne ve Babasının kafalarına denk gelerek onları hayattan koparmış Meryem ise dışarıya çıkarıldığında aldığı darbeler nedeniyle baygınmış ve bundan sonrasını o da hatırlamıyor.
- Sanırım beni kasaba meydanında bir direğe bağlayarak yaktılar. Gözümü açtığımda buradaydım, diyor. Dışarıya çıkmaktan korktuğunu, tavan arasında güvende ve mutlu olduğunu söylüyor.
Bu arada sevgili okuyucularım Meryem köşkle ilgisi olmayıp da köşkte yaşayan tek hayalet.
Meryem'i yalnızca tavan arasına çıkmama müsaade olduğunda görebiliyorum bunun dışında onun dışarıya çıkması imkansız. Kendini güvende hissettiği sürece problem yok bence.

GİZEMLİ KÖŞKÜN ÖLÜ SAKİNLERİ (DEVAM EDİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin