Bölüm 1

1K 48 10
                                    

Merhaba.
Yeni kitabımla herkese merhaba.
Moji Bratia, Kardeşlerim tarzı kitapları yazmayı çok sevdiğimden ve şu aralar okunduğunu gördüğümden onlar gibi bir aksiyon kitabı daha yazmaya karar verdim.
Umarım beğenerek okursunuz.
×Karakterleri zihninizde hayal ediniz×

Birinci Bölüm: Sihirbaz

Sessizce kendi köşemde beklerken ilerideki abimi izliyordum; sanki bir heykelmiş gibi olduğu yerde dikiliyor, nefes aldığı halde belli olmuyordu. Yeni bir mekân bulmuştuk ve oraya konma konduk. İşimiz bozuk araçları daha da bozup tamir etmek. Bir de derler ki çok kardeş olmak zor, bu kadar kalabalık olmasaydık yakalanırdık. Yaktığım sigaradan derin bir nefes alıp başımı ufak kardeşimin olduğu tarafa çevirdim; yere oturmuş, güya oyun oynuyor. Hayır, oyun oynamıyor, bize sinyal göndermek için bekliyor.

"Anne Kuş! Anne Kuş!" Küçük kız kardeşim, ayağa kalkıp kollarını yukarı aşağı sallayarak bağırdığı an önümdeki çivili tahtayı yola atıp sırtımı dayadığım yıkık binadan içeri girdim. Kısa sürede fren sesi, kardeşimin eğlenceli şarkısı gelmeye başladı. Gülerek telefonumu cebimden çıkardım, Batu'yu aradım.

Arama yanıtlandığı gibi kendi sinyalimi verdim: "Anne Kuş durağa kondu, vaktinde orada olur. Yuvadan ayrılma." Aramayı sonlandırıp yarısı kırılmış, dökülmüş basamaklardan yukarı katlara çıktım ve eşyalı daireye girip perdeli pencerenin altına eğildim.

Jeep marka bir aracın tekeri benim yüzümden patlamıştı, abim de tekerin değişmesine yardım edecek ama o sırada giydiği kıyafetin bileğine sakladığı frenleriyle oynayan cihazı aracın altına saklayacak. Aracın frenleri 15 dakikalık sürüş sonrasında kendi kendine yavaşlayıp duracak. O mesafedeki kardeşlerimiz de aracı tamir edip para alacak. Hepsi bu kadar.

"Cenk abi." Arkamdan gelen sese döndüğümde kız kardeşimi gördüm. Sessizce yanıma geldiğinde onun boyuna eğilip yüzüne gelmiş saçını düzelttim.

"Söyle Bal." Gerçek adına İlayda koysak da şeker hastalığını hatırlamak için ona Bal diyoruz. Daha 5 yaşında, sapsarı saçları, yemyeşil gözleri var. Tip olarak da bala benziyor. Bir şey demeden boynuma sarıldı. "Bir şey mi oldu?"

"O arabanın sahibi çivili tahtayı görünce sana küfretti. Çok üzüldüm." Gülerek kardeşimin saçlarından öptüm.

"Bir şey olmaz. Biliyorsun, abilerin olarak küfre bağışıklık kazandık." Benden ayrılıp iki elini yanaklarıma koydu.

"Ama küfrün kötü bir şey olduğunu, bizden biri söyleyince kızıp duruyorsunuz. Neden insanların size küfür etmesine izin veriyorsunuz ki?" Gülerek yere oturdum, onu bir bacağıma oturttum.

"Küfür sinirlenince edilen bir şeydir. Biri küfür ediyorsa kızmış demektir. Eğer onun üzerine gidersek ne olur? Daha çok kızar. Bu sefer biz de kızarız ve olay büyür. Bizim, diğer insanlarla kavga etmemizi mi istiyorsun?" Usulca başını iki yana sallayınca onun saçını okşadım. "Kavga hiçbir zaman güzel değildir, Bal. Kimseyle kavga etme ki kimse de seninle kavga etmesin."

"İndir çocuğu oradan." İçeri giren abimin sözünü dinleyip Bal'ı bacağımdan indirdim, kenardaki mindere oturttum. "Batu'yu aradın mı?"

"Aradım, abi. Cihazı çalıştırdın mı?" Olumlu cevap verirken dümdüz duvara bakıyordu; gözlerinde her zamanki gibi düşünceler akıyor. Bal elimi tuttuğunda abim hissetmiş gibi dönüp bize bakmıştı. "Ne oldu Bal?"

CenkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin