Medya 🎶
Johnny Stimson - Flowerİkinci defa ilk olarak biri benimle arkadaş olmayı teklif ediyordu ve cidden bu birçok insan için normal de olsa benim için çok nadir ve sevineceğim bir şeydi. Ancak tabi ki oyun da olabilir ama oyun olsa bile kendimi ilkten açan biri değilim ondan dolayı oyun olsa bile pek bilgi kazanamayacagindan eminim.
Her neyse kendimi yine de bu arkadaşlığa fazla kaptırmadan hayatıma devam etmeliyim. Fazla düşünmeden aşağı kendime kahve yapmaya karar verdim, çok geçmeden kahvemi aldım ve artık ders çalışmak adına çalışma masama oturdum....
Ah sonunda ödevi bitirmiş dersimi çalışmıştım. Ödevi ben yapmasam da yorulmuştum. Hem bir kere o kadar defterime yazı yazdım yorulmam çok normaldi tamam mı her neyse, ders çalışırken zamanın nasıl da akıp gittiğini fark etmemiştim.
Aşağı annemin yanına indim, indiğimde annem balkonumuzda yeni çiçekler dikiyordu. Balkonumuz çok büyük olmasa da annemin öyle bir çiçek sevdası vardı ki balkona çıkınca kendimi gerçekten huzurlu bir ormanda sorunlarımdan kurtulmuş bir şekilde keşfe çıkan çocuk gibi hissediyordum. Aslında çiçekleri bende çok severdim. Özellikle Anemon lalesini çok seviyordum. Anemon lalesi tazeliği ve gençliği ifade ediyordu. Aynı zamanda bu çiçeğin bir hikayesi de vardı...
""
Aşk tanrıçası Afrodit ve ölümlü Adonis birbirlerine sırılsıklam aşıklarmış fakat aşklarının önünde çok büyük bir engel varmış.
Afrodit'in eski sevgilisi savaş tanrısı Ares kıskançlığının yani sıra ölümlü olduğu için Adonis'ten nefret eden
Ares, bir gün Adonis'i avlanırken yakalar ve vurur. Bunu duyan Afrodit
hemen sevgilisinin yanına gider fakat Adonis çoktan hayatını kaybetmiştir. Onu ölüler diyarına götürmeden önce bir tören ile vücudunu güzel kokular ile ovalar, Afrodit.Ölüler diyarına olan yolda Adonis'in kanları yere dökülür ve bu kan damlaları kokular ile birleşerek döküldüğü yerde çiçeklere dönüşür.
İşte bu çiçeklere de Adonis ve Afrodit'in aşkı anısına Anemon adı verilir.""
Gerçekten her aklıma geldiğinde annemin sanki ilk defa anlattığı zaman ki kadar hayran kalıyordum. Tabi ki sevdiğim ve anlamları kadar hikayelerine de hayran kaldığım bir çok çiçek türü vardı ama benim listemin en başında bu çiçek vardı. Annem ile Babam sera da tanışmışlar.
Annemdense aslında Babam daha çok severdi çiçekleri, hep o ilgilenirdi. Babam vefat ettiğinden beridir hep annem babamın çiçekleriyle ilgilenirdi. Annem ile babam ilk randevularında iken Babam anneme favori çiçeği olan Sterliçya çiçeğini vermiş. Sterliçya sıcak sevgi anlamını taşıyordu. Umarım gelecekte benim de Sterliçya çiçeğini verebileceğim kadar güvendiğim ve sevdiğim biri olur.
Yavaş adımlar ile annemin yanına gidip sordum. " anne bu sefer hangi çiçeği dikiyorsun? " çiçeğin sapının sağlam durması için üzerine bir miktar daha toprak koyup sorduğum soruya cevap vermişti. " Gerbera çiçeğini dikiyorum tatlım içeriden ibriğe su doldurup getirirmisin? " bunu demesiyle hızlı adımlarla ibriği alıp su koymuş balkona ilerliyordum. Anneme verdim. Annem güzel bir şekilde sulayıp ibriği yere bıraktı " anne Gerbera çiçeğinin bir hikayesi veya anlamı var mı ? " Annem bir süre düşündü ve balkonda ki dolaba ilerledi. Alttan üçüncü çekmeceyi açtı ve küçük bir defteri karıştırmaya başladı. Anladığıma göre çiçeklerin hikayeleri bu defterde yazıyordu. Sonunda bulmuş gibi nefes verdi ve salona gelmemi söyledi. Sürgülü balkon kapısını açık bırakarak salona geçtim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deep Wounds | yoonmin
FanfictionHani bazen bazı kurgularda insanı koruyan bir melek olurdu ya o çok güvendiği Benim meleğim de o olmuştu. Koruyucu meleğim...- #21 sememin