0.1

287 21 19
                                    

"Yoshi! Hadi uyan bebeğim." Genç çocuk babasının sesini duysa da yatağından çıkmamakta ısrarcıydı. Bunun üzerine babası daha fazla dayanamamış ve odaya girmişti. Hala oğlunun uyuduğunu görünce yüz ifadesini değiştirdi.

"Bang Yoshinori 10 dakikaya aşağıda oluyorsun yoksa okula yürüyerek gidersin." Bunun üzerine genç çocuk fırlarcasına yataktan çıkmıştı tabi bu sırada dengesini koruyamayıp yere yapışması bir olmuştu.

İnleyerek kafasını tutan çocukla hafifçe kıkırdamış ve odadan çıkmıştı Chan. Evet normal bir baba oğlu düşünce hemen yanına gider ve durumunu kontrol ederdi. Ancak Yoshi çocukluğundan kalma bir alışkanlık olarak sürekli yere düştüğü için artık herkes bunu normal karşılıyordu.

Mutfaktaki işine geri döndüğünde kızarttığı ekmekleri makineden çıkardı. Genelde yemek yapmakta pek iyi olduğu söylenemezdi. Her zaman yemekleri eşi yapar Chan ise ona ufak yardımlarda bulunurdu. Tabi bu eskidenedi artık ne evliydi ne de ona gülücükler saçan bir eşi vardı.

Bu durum aklına geldiğinde içinde bir burukluk oldu Chan'ın. Oysaki boşanmayı o teklif etmişti neden şimdi eşini hep bir yerlerde arar olmuştu.

"Baba ekmekler yandı!" Oğlunun sesi ile düşüncelerinden sıyrılıp makineyi kapattı. Ekmeklerin durumuna baktığında giydiği siyah bol tişörtten bile kara olduklarını gördü. Derin bir iç çekip yapmadığı ekmekleri alarak masaya oturdu.

"Eline sağlık. Ben direk gömülüyorum." Oğlunun neşeli sesiyle hafifçe gülümsedi Chan. Oğlunun böyle şebekçe hareketlerini seviyordu.

Yaklaşık bir saat sonra ikisi de evden çıkmıştı. Chan'ın oldukça lüks arabasına binip okula gitmişlerdi.

Okula vardıklarında Yoshi çantasını alarak arabadan inmişti. Bahçeye bakındığında 2 kuzenini göremese de biricik kuzeni Haewon'u görmüştü gülümseyerek ona doğru ilerlediğinde telefon görüşmesi yaptığını gördü.

Bir şey demeyerek onun yanına oturdu. "Tamam Jeongin amca. Dikkat et Niki'ye . Ben de seni öpüyorum." Diyerek telefonu kapatmıştı genç kız.

"Ne olmuş Niki'ye "

"Hiç sadece biraz rahatsızmış. O kadar. Bugün gelemiyecek." Anladığını belirtmek için başını aşağı yukarı salladı Yoshi.

Öğrenci zili çaldığında ikisi de sıralarına geçmişti. Yoshi tam neden diğer kuzeninin gelmediğini sorgularken kuzeni nefes nefese içeri girdi.

"Ne oldu oğlum nefes nefesesin?" Bunu demesiyle genç oğlan biraz soluklanmış ve konuşmuştu.

"Minho babam gerçekten de acımasız. Okula girdiğimizde 'eşyalarımı alıcam o zamana kadar sınıfta ol yoksa yok yazarım' dedi. Bir de asansör kullanıyor ya. Bir insan hiç mi oğluna acımaz." Bunun üzerine Yoshi kahkaha atmıştı.

Birkaç saniye sonra Minho'nun yani Kimya hocalarının sınıfa girmesiyle iksi de susmuştu.

Minho öğrencileri selamladıktan sonra yoklama almış ve derse geçmişti. Yoshi dersi dinlerken kuzeni uyumakla meşguldu.

Allah aşkına kim kendi babasının dersinde uyurdu ki?

"Lee Junhan bu soruyu sen yapmak ister misin?" Uyuyan oğlunu görünce ona bir ders vermek amacıyla bilerek oğlunu kaldırmıştı Minho.

Junhan adını duymasıyla ışık hızıyla kafasını masadan kaldırmıştı. "Baba ay afedersiniz Hocam ben konuyu tam olarak anlamadım da tekrar anlatabilir misiniz lütfen?"

Bunu üzerine Minho yaşadığı Dejavu ile gülümsedi. Oğlu tam olarak eşinin kopyasıydı. Lise zamanlarında aynı şeyi ona eşi de söylemişti.

AGAIN |CHANMIN|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin