Gecenin karanlığına renklerini saklamış kalabalığın ortasında buldu kendini. Dökülen yapraklar usulca gökyüzüne serpilip, yere süzülürken, o hışırtılardan korkarak geriye doğru atıyordu adımlarını. Her adımında daha da büyüyordu yalnızlığı. Her adımı biraz daha götürüyordu onu saltanatının yıkılacağı yarınlara...
Hava da bir dalgalanma oldu. Etraf sisle çevriliyor, nefes alışverişi sıklaşıyordu. Uzanabileceği eller yok oluyordu birer birer. Yarınlarını kaybediyordu daha hiç başlamamışken, daha hiç uyanmamışken.
Etrafını görebilmek için gözlerini kıstı. Bu yakıcı sisin etkisiyle açmamak üzere kapatmıştı oysa. Bir kez daha kendi otoritesini yıkmış, hayal kırıklığına uğramıştı. Lanet okudu içinden olabildiğince sessiz olmasını dileyerek.
Etrafında görebildiği bir şey yoktu ama tuhaf kokular süslüyordu koku almaya dair kalan hislerini. Nefes alışverişinin kesintiye uğraması nedeniyle dikkat edememişti ama şimdi her şey daha kolaydı. Bu bile yarınları için bir umut olabilirdi.
Umutlarının yarına doğduğunu düşünürken sendeledi. Ne oluyordu böyle? Hafif bir küfür savurdu ve gözlerini araladı.
Etrafına yayılan sisin etkisi geçiyor, insanların renkleri belli olmaya başlıyordu. Sesler yaklaşıyordu hiç ulaşamayacağını sandığı yerlerden.
Korkuyordu, tüm bunlardan çok sıkılmıştı. Sadece gözlerini kapatmak ve kaybolmak istiyordu. Gözlerini kapattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Renksizler
Mystery / Thriller"Önemli olan mücadele edebilmekti ve kimin için mücadele ettiysem hep eksik bırakıyordu." diye kazıdı sayfalarına hissedebildiği bütün duygularıyla. Şimdi sıra kendi hikayesindeydi, artık kendi için çizecekti gökkuşağını ve hayatındaki her karanlık...