Dolu gözlerimle kapının önünde kalakalırken
bölümün yatış kısmının kapısında bekleyen dün geceki askerleri gördüm. Biri beni fark edince hevesle atıldı. "Yen-...Ha- hanımefendi yani.. bir isteğiniz mi vardı ?.""Adınız neydi ?"
"Sefa yen... hanımefendi" yanındaki arkadaşı sıçtın sıvıyorsun diye mırıldandı.
"Bu sizi ilgilendirmez siz yeter ki Ali'yi içeride tutun yeterli. Anladın mı?!" Hasbinallah çekerek aşağıya doğru inmeye başladım. Demli bir çay bana iyi gelecek yaralarımı saracaktı. En azından baş ağrımı geçirmesi yeterliydi.
Aşağıdaki kantinden koca bir bardak çay alıp yukarı yürümeye başladım. Acilen kaçak çay temin edebilecek doğulu bir arkadaş yapmalıydım.
Odanın kapısını araladığımda direkt koltuğun üzerinde oturan Ömer Ali'yle bir yutkunmadım değil gözlerini kapıya kilitlemişti adeta ben de omuz silkerek yatağına bağdaş kurdum. Büyük ihtimalle anlamamıştı çünkü çıkmadan hemen önce telefonun ayarlarını ve yerine aynı şekilde bırakmıştım .
Birkaç yudum aldığım bardağı kenara koydum yatağın sıcaklığı ve yastıktan etrafa yayılan ferah baharatlı kokuyla iyice mayışmıştım.
Saçlarımı açtım ancak kalkmam kolay olsun diye yatağın içerisinde küçüldükçe küçüldüm.
.
Uyandığımda keşke uyumasaydım ya da keşke uyanmasaydım diyebileceğim bir andaydım . Komutanı ve eşi gelmişti hızlıca doğrulup onları karşıladım saçlarımı topladım.
Yine bir nişanlısı mısın ? vakası atlattıktan sonra tuhaf bakışlara şahit olmuştum. Komutanı sorgularcasına Ömer'e bakmıştı. "Özarslan?" diye seslendiğinde ben de daldığım yerden çıktım
"Sadece akrabasıyım sorgulanacak bir durum yok." dediğimde sıkıntılı bir nefes sesi işittim. Umursayacak bir durumda olmadığımdan olabildiğince az sohbete katıldım.Sonrasında hızlıca toplarlanıp Ömer Ali'nin evine geçtik. Kafam öyle dağınıktı ki spontene bir şekilde mutfağı buldum. İlk işim yiyecek bir şeyler hazırlayıp yanına da ikramlık birkaç şey yapmak oldu. Fırındaki kurabiyeleri kontrol edecekken koluma yapışan elle duraksamadan kolumu kurtardım.
Bu kez iki kolumu birden tutup kendine çevirdi. "Ne bu halin ?" diyen Ali'yle hala göz teması kurmaksızın kurtulmaya çalıştım. "Bırakır mısın Ali kurabiyelerim yanacak" çenemi yakaladı bu kez "Bu tavrın ne diyorum Balca."
"Tavrımda hiçbir şey yok olması gerektiği gibi"
"Oradan bakınca salak gibi mi duruyorum?"
son söylediğiyle sert bir şekilde ittim Ömer Ali'yi
"Ben salak gibi duruyorum yani ?TELEFONUNU gördüm Ali daha bu sabah birlikte mobilya seçmişsiniz hiçbir şey olmamış gibi ben olması gerektiği gibi davranınca sıkıntı çıkarmış oluyorum." konuşmasına müsaade etmedim.
"BANA OYNAMA. Şimdi gelip niye eskisi gibi konuşmuyorum ilgilenmiyorum bunları arayamazsın."
"Ben zaten bunları aramıyorum sen sabahtan beri ruh gibi dolandığının farkında mısın acaba ? Unuttuğun bir şey var ki hiçbir şey zaten olmadı sana haftalardır bir kanıtın varsa vermeni , öne sürmeni istiyorum itinayla kaçıyorsun elinde bu kadar güçlü kanıtın olması halinde onu duraksamadan avuçlarına bırakırdın seni tanıyordum.""Tek bir cevaba ihtiyacım var." Elimi sağ omzunun üzerinden sürterek ensesine getirdim. Kaslarının elimin altında kasıldığını hissediyordum. Kulağına yaklaştım nefesimi sakince üfledim. "Onunla yattın mı ?
Aynı şeyi yaptı elini bel oyuntuma yerleştirip kendini bana yasladı. Ilık nefesi boynumu yaladı . "Bu seni ilgilendirmez." Bedenim ona karşı inanılmaz bir çekim duyuyordu ellerimi sıkılaştırdım.
"Ben cevabını alamazsam bunu ömrünün sonuna kadar bilemezsin." yanağımı sakallı yanağına sürttüm . "Eğer cevabı alırsam kanıtlar parmağını şıklatmanla eline geçer.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Başının Belası | Texting | Yarı Texting
General FictionBilin bakalım kim seneye kalmadan nişanlanacak akrabasını ayartmaya çalışıyor ?