8.

6K 242 38
                                    

Saat 7.57 hastanenin önündeyim elimde küçük bir bavul stresten ruh gibi olmuşum. Cam kapıdan yansıyan görüntümde beyaz tenim daha da beyazlayabilirim dercesine göz kırpıyor.

Daha fazla beklersem burada kalakalacağımı anladığımda adımlarımı danışmaya yönlendirdim. "Merhaba ben Ömer Ali Özarslan için gelmiştim. Refakatçisi olarak ." "Merhaba kimliğinizi görebilir miyim" kimliğimi inceledikten sonra "Neyi oluyorsunuz ?" diye sordu "Yakın akrabasıyım." dediğimde tatmin olmayıp bir süre yüzüme baktı. "Bakın lütfen zorluk çıkarmayın kendisi burada asker ve aileden ben hariç kimsenin haberi yok." dediğimde anlayışla başını salladı. "Tamamdır Balca hanım 5. kat 407 numaralı odada kendisi şu an  uyuyor olmalı ." Gülümseyerek asansöre yöneldim.

Odanın kapısını yavaşça araladım. Sadece loş bir ışık vardı. Bavulu da sessizce içeri alıp kapının arkasına bıraktım. İlerledikçe göğsünü boylu boyunca saran kırmızı lekeli gazlı bezler göründü. Önce burnum sızladı sonra gözyaşlarımı tutamadım.

Kapı ağzında ne kadar ağladım bilmiyorum. Baş ucuna koltuğu yaklaştırdım. Koltuğa adeta çöktüm. Omzuna tüy gibi bir öpücük kondurdum , elinin üzerindeki çatlakların üzerine de...

"Sevgilim..."
"Gel demen yeterliydi hiçbir açıklama beklemez gelirdim."
Saatler gece 2'yi gösterirken bavuldan sessizce pijamalarımı aldım. Girişte solda kalan banyoda üzerimi değiştirdim. Tam ayakkabılarımı çıkarıp koltuğa bağdaş kurmuştum ki Ömer Ali kıpırdadı gözleri kısık kısık etrafa bakarken loş ışıkta beni görmesiyle fırladı.

 Tam ayakkabılarımı çıkarıp koltuğa bağdaş kurmuştum ki Ömer Ali kıpırdadı gözleri kısık kısık etrafa bakarken loş ışıkta beni görmesiyle fırladı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Kalkıp kollarına elimi koydum. "Sakin ol kalkma. Benim Balca..." yatakta oturur konuma geldi . "SENİN...Senin burada ne işin var." hiddetle başladığı cümlesine sesini kısarak bitirdi. Geldik madem buraya inceldiği yerden kopsun.
Kollarımı çiçek ol pozisyonuna soktum. " Eski fotoğraflarla beni kandıracağını düşünmüştün."

"Büyük yanıldın Ömer."

"Manyak mısın ? Burada olduğundan bizimkilerin haberi var mı ?"

"Ömer bu kadar düşünme , düşünseydim burada olmazdım."

"Ben söz-..."

"EVET SÖZLÜSÜN. Şimdi bunu bildiğimizi teyit ettiğimize göre ağrın ihtiyacın var mı duş almak ister misin ? Her türlü ihtiyacın olabilecek şeyi getirdim."

"ÇIKMIŞ GECENİN BİR YARISI KOMŞUYA GİDER GİBİ BANA GELMİŞSİN."

"Ömer bağırma artık. Bana ihtiyacın olduğunu biliyorum geldim."

"Benim kimseye ihtiyacım yok." vurgulu ve yüksek perdeden sesi tüm moralimi alt üst etmeye yetmişti. İstenmiyordum gözümle görmek , yaşamak çok daha berbat hissettirmişti. Yenilgiyle omuzlarımı düşürüp telefonumu elime aldım. "Tamam Ömer." Ayakkabılarımı giyip kendimi odanın dışına attım. Önce lavaboya geçip üzerime çeki düzen verdim. Keşke giymeseydim bu pijamaları diye sövdüm de biraz çünkü gerçekten soğuktu.

Bu pijamalarla sabaha kadar bu koridorda oturup yatamayacağıma göre diye düşünüp Ömer'in odasının çaprazında kalan kullanılmayan hemşire mutfağına çöktüm. Şansıma bir tane koltuk vardı odada. Odanın kapısını kapatıp oturmaya devam ettim . Yaklaşık bir saat aynı pozisyonda oturdum. Koridorlarda dahi kimsenin sesi yoktu.
İyice mayışmıştım.

Gece 3.30
Koridordan gelen seslerle rahatsızca kulaklarımı tıkadım. Dinledikçe seslerin arasında Ömer'in sesini seçtim. Adeta fırladım diyebilirim ama kapıyı açmadan dinledim.
"Komutanım siz odanıza girip dinlenin bulacağız diyoruz size." birkaç onu kişiden onaylayan cevaplar yükseldi.

"Size hemen diyorum. Hemşire hanım hemen gidip güvenliğe kamera kayıtlarını istediğimi söylüyorsunuz."

"Komutanım yaranız açılacak insanlara da bu saatte-.."

"EVET BU SAATTE sorun da tam bu. Gerekirse dağılın arayın." kapıyı açmanın vakti gelmişti sanırım.

Kapıyı açıp ileriye doğru birkaç adım attığımda görüş açısına girmiştim. Elimi belime koydum.
"Yine ne oluyor ? Problemsiz bir işin yok mu ya senin.?" arkadan "Oo yenge hanım da sertmiş." uğultusu gelirken Ateş saçan gözlerimi o tarafa çevirdim. "Yenge değilim ben akrabayız."

"Sen gecenin bu saatinde nerdesin kızım. Geldin habersiz bari sağlam dönmen için gözümün önünde kal."

"Sen var ya hayatımda gördüğüm en tutarsız insansın geç yat insanın sinirleriyle oynama." deyip arkamı dönmüştüm ki eli koluma yapıştı.
"O tarafa değil bu tarafa, kim kimin sinirleriyle oynuyor acaba."

"Kolumu bırak o odaya gelmeyeceğim."

"Geleceksin ister zorla ister güzellikle."

"Ya seni seviyor oluşum mu verdi bu cesareti sana nasıl üç saniyede yanında olduysam. Kaybolmam için üç saniye yeterli." Kolumdan tutup odaya doğru çekmeye başladı. Yaralı da olsa 1.90 çocuk zorlanmadan beni sürüklüyordu odaya doğru."Bana bak dövdürürüm seni bizimkilere hemen bırak kolumu."

"Sus."

"Ne sus ya gidicem ben bırak uğraşamam bu tutarsız hallerinle." ellerini kolumdan ayırmaya çalışırken söylediğim cümleye karşılık beni içeriye sokup kapıyı kapattı.

"Dışarıdan kilitleyin ben aç diyene kadar açılmayacak." Dışarıdan onu onaylayan sesler yükseldi.

"Alo duymuyor musun beni ?"

"Aklıma düşürdün diyorum kendini sus istersen."

"İyi bir şey mi bu , kesin ben sakinleşeyeyim diye söylüyorsun ama yemezler."

"Saat gecenin 4'ü gözünü seveyim yat uyu kafan çalışmaya başladığında konuşalım yorgunluktan göz altların kanlanmış."

Başının Belası | Texting | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin