8' Kusursuz

161 24 13
                                    


Huzurun peri tozundan yapılmış bir örtü gibi üzerini kapladığı bir sabaha uyanmayı uzun zamandır deneyimlememişti. Gözlerini açmadan saçlarını karıştırıp kollarından çıkmadan sırtını yatak başına yaslamış olan Wang Yibo'ya dönüp "Günaydın." diye mırıldandı.

"Günaydın ge." Yibo gülümseyerek ona eğilip bir öpücükle kendisini selamlarken Xiao Zhan onun beline sarılarak kucağına yerleşmesini sağladı.

"Defileyi unuttun mu?" Yibo kıkırdayarak kucağından kalkıp üzerine bir şeyler geçirmek için dolaba doğru ilerledi. Öyle kusursuzdu ki her detayı tek başına bile mükemmeldi. Xiao Zhan geçiştirici bir "hm"la onu izlemeye devam etti. Kalın parmakları, şekilli tırnakları, bir işle uğraşırken aralanan kalın dudakları... sonra gözleri karnının sağ tarafında kalan açık pembe ize takıldı. Kazadan sonra geçirdiği operasyondan kalan dikiş iziydi. Düşüncelerini savurmak için ona seslendi. "Yibo"

"Hm?"

"Seni seviyorum."

Yibo küçük bir kıkırtı eşliğinde ona dönüp dudaklarına minicik bir öpücük bıraktı ve yataktan kalkması için onu kendisine çekti. "Ben de seni seviyorum gege. Ama çalışmamız gerek."

———

"Neden sadece biz yalnızız?" Wang Yibo podyum arkasında koşturan ekiplere bakarken Xiao Zhan onun yeniden kendisine dönmesini sağlayıp makyajına devam etti.

"Burada gördüğün herkes kadar başarılıyım ama hiçbiri kadar zengin değilim. Şimdiye kadar fark etmiş olmanı beklerdim." Makyaj çantasından dudak parlatıcısını çıkarıp devam etmeden önce Yibo'ya arkadaki sandalyeyi gösterdi. "Ayrıca bizden daha yalnız olanlar var, Zhoucheng kendi ürünlerini podyumda kendisi taşıyacak."

Hem nasılsa buraya birini getirmiş olaydı da işlerine karışıp tüm işi kendisi yapmış olacaktı.

"Böyle bir şey mümkün mü?" Yibo sırıttı. "O zaman beni boşuna işe aldın Zhan-ge, benim yerime podyuma çıkabilirsin."

"Saçmalık."

Tam bu sırada Yibo'nun gözleri uzakta bir figüre takıldı ve boğazında oluşan yumruyu yutkunarak yok etmeye çalıştı. Xiao Zhan bir şeylerin ters gittiğini fark ederek arkasını dönüp Yibo'nun izlediği yöne bakmıştı. "Başkan Zhang Wufan... daha önce Xining ile çalışıyordun değil mi?"

Yibo sadece başını sallayıp gözlerini kapattığında dudaklarda çarpan sert bir şey hissedip gözlerini geri açtı. Dudakları arasına alması için lolipopu iten Xiao Zhan sorun olmadığını söyler gibi kaşlarını kaldırıp dudaklarını aralamıştı.

"Teşekkür ederim." diye mırıldandı Yibo. Xiao Zhan'ın onu böylesine tanımaya başlaması kalbini hızlandırıyordu. Önceden hep kendisinin hayranlıkla onu izlediğini ve hislerinin karşılıksız olduğunu düşünürdü. Ama şimdi emindi, Xiao Zhan kendisine değer veriyordu.

"Pekala." Xiao Zhan yine kendi kendine konuşarak onu giydirirken Yibo crop gömleğini biraz aşağı çekti. Başarısız olduğunu fark ettiğinde kaşlarını kaldırıp Xiao Zhan'a bakarak aslında kurmaması gereken bir cümleyi kurmaya hazırlandı. "Böyle giymesem olmaz mı?"

Xiao Zhan elindeki tüm kıyafet parçalarını bırakıp başını kaldırarak ona baktığında ağzında lolipopla ona bir kedi gibi bakan bir panterle karşılaşmayı beklemiyordu. Önce sorunun ne olduğunu sormaya hazırlandı, ardından gözleri crop gömleğin bittiği yerdeki yara izine takıldı. Derin bir nefes alarak iyileşen dikiş izinde parmaklarını gezdirdi. "Çok güzelsin." Fısıldamıştı. "Ben bir kusur göremiyorum Wang Yibo. Her detayınla kusursuzsun."

Yibo ellerini gömleğin ucundan çekerek bakışlarını karşıdaki aynaya çevirdiğinde Xiao Zhan da onunla birlikte aynaya döndü. Önünde eğilerek diz çökmüştü, sanki ona tapınır gibi görünüyordu. Aynadaki yansımaları birlikte öyle mükemmeldi ki Yibo bu mükemmelliği önündeki adamla karşılaştırmak için ona bakmak zorunda hissetti. Onun yanında böyle kusursuz mu görünüyordu sahiden? Şirketinin ona öğrettiği kusursuzluk kurallarına ne olmuştu? Podyuma açıkta bir yara iziyle çıkarsa ne olurdu?

Xiao Zhan onun bu tereddütlü bakışları karşısında pes edip iç çekerek makyaj çantasına uzandı ve gergin bir tavırla sargı bezini alıp sertçe yırttı. Bu sırada Yibo onu bileklerinden tutarak durdurmuş ve o kedi gibi bakışlarıyla başını iki yana sallamıştı. "Böyle çıkacağım."

"Yalnız olsaydık seni şimdi öperdim Wang Yibo."

Yibo ona sarılıp kulağına yaklaştı ve lolipopu dudakları arasından şaklatarak çıkarıp "Odaya döndüğümüzde istediğini yapabilirsin gege." dedi. Sonra lolipopu ona verip sırıtarak yerine geçmiş ve kıyafetlerini düzeltmeye devam etmesi için kollarını iki yana açmıştı. Artık gergin hissetmiyordu. artık Başkan Zhang canını yakamazdı. Artık onunla göz göze geldiğinde eskisi gibi korku dolmazdı bedeni. Kimse ona böyle hissettirmezdi. Xiao Zhan'ın yanında...

Defile başarılıydı. Wang Yibo ve üzerinde taşıdığı tasarım dikkat çekmişti ve Xiao Zhan şimdiden koleksiyonun merakla beklenildiğine dair fısıldaşmaları duyabiliyordu. Keyfi hiç olmadığı kadar yerindeydi, üstelik Yibo defilenin hemen arkasından Weibo'da yara izinin konuşulduğunu gördüğünde tahmin ettiği kadar olumsuz etkilenmediğini söyleyip onu rahatlaşmıştı da. Yarasını seksi bulan hayranları bile olmuştu, hatta onu şirkete karşı savunanlar, sorumsuz şoförden şirketi sorumlu tutanlar. Yibo öyle özgür, öyle keyifliydi ki...

Defileden sonra verilen davette de gülümsemesi yüzünden hiç eksilmemişti, Xiao Zhan farkındaydı, herkes markasının yüzü olması için onu kapmanın hayalini kuruyordu.

Wang Yibo'nun kusursuzluğu kendine güveniyle kendini bu akşam daha çok ortaya çıkarmıştı. Açık kahve saçları bazen alnından düşerken Xiao Zhan onu nasıl düzelttiğini izledi, ona içki ikram edenleri nasıl kibarca reddettiğini izledi, gördüğü tatlıları nasıl es geçmeden tattığını izledi... Sahiden de aşık olmuştu, belki de her bir köşesine.

"Xiao Zhan!"

İsmini pek tanıdık olmayan bir sesten duyduğunda başını yavaşça çevirip kim olduğuna bakmak için kaşlarını kaldırdı. Belki de bu akşam burada varlığından en çok rahatsız olduğu adam kendisine doğru yaklaşırken yüzüne sert bakışlarından birini yerleştirip çenesini gerdi. "Zhang Wufan?"

"Sizinle şahsen tanışmak istiyordum, böyle bir davette karşılaşmak ne hoş." dedi Başkan Zhang, tokalaşmak için elini uzatırken.

Bundan önce en az beş davette karşılaştık. "Öyle, ne hoş."

Yibo'nun ondan nefret ettiğini anlamamak imkansızdı, sebebini bilmiyor olsa da bir şeyleri tahmin edebiliyordu. Biraz uzakta kendine bulduğu rose şarabını yudumlayan Yibo'ya bakıp dikkatinin bu yönde olmadığından emin olduktan sonra Başkan Zhang'ın uzattığı elini sıktı.

Tam bu sırada Başkan Zhang tuttuğu elinden onu kendine çekip sırıtarak sadece ikisinin duyacağı şekilde, kulağına fısıldadı. "Bu sürtük seni de yatağa atmanın bir yolunu buldu demek. Ona dikkat etmeni tavsiye ederim."

Xiao Zhan bir an için kilitlenmişti. Başından aşağı akan kaynar suların hala tokalaşmakta olduğu elinde toplandığını fark etti. Göbeği kendinden önce giden biri için fazla cesurdu bu adam, parasının arkasına saklanıyor ve istediğini yapabileceğini düşünüyordu.

Ancak asıl Xiao Zhan ne isterse yapardı.

Hala tuttuğu elini sıkıca kavrayıp kolunu hızlıca kendine çekerken dizlerinin altına bir tekme atarak adamın düşmeni sağladıktan hemen sonra "Başkan Zhang, iyi misiniz?" diyerek şüpheleri üzerinden çekmiş ve adamın kendiliğinden düştüğü görüntüsünü vermişti. Ona yardım etmek ister gibi eğilip kulağına "Wang Yibo'nun adını bir daha anma." dedikten sonra etraflarına toplaşan insanlara Başkan Zhang'ın içkiyi fazla kaçırmış olabileceği ile ilgili bir şeyler mırıldanmıştı.

Wang Yibo'nun patronlarıyla yattığına dair ortaya atılan skandalında başka bir isim geçmemiş olsa da, Başkan Zhang'ın da rol oynadığını tahmin etmek zor değildi. Kargaşanın arasında Yibo ile göz göze geldiğinde onun sırıttığını fark edip karşılığında ona bir gülümseme sundu. Ona kusursuz bir hayat yaşatmak için her şeye hazırdı.

Spotlight has No SenseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin