Devasa bir ağaca tırmanan küçük bir karınca gibi hissediyordum, özellikle de bu kehanet mevzularını ele alırsak bu örnek hayatımın geri kalanı için oldukça uygun bir örnek olurdu.
Tek ve değiştirilemez bir gerçek diye bir şey kesinlikle yoktu ve her bir hareketimiz kelebek etkisi gibi gelecekte inanılmaz rollere bürünebiliyor, sonunu asla tahmin edemeyeceğimiz sonlara kadar uzanabiliyordu. Bu yüzden alternatif seçenekler, alternatif geleceklere ve alternatif gelecekler de alternatif sonlara bir ağacın dalları gibi ayrılarak ilerlemeye devam ediyordu. Ben bu gövdeden yola çıkarak dallara doğru ilerledikçe; geride kalan, seçilmeyen dallar ölüyordu ve sonuç olarak ne kadar ilerlersem ilerleyeyim arkama dönüp baktığımda görüp görebileceğim tek şey kalın bir gövdeden ibaret olmaya devam ediyordu.Buna rağmen ironik bir şekilde, ana karakter kitabın giriş ve gelişme kısımlarını ne kadar değiştirirse değiştirsin, final yine aynı veya benzer şekillerde bitmeye devam ediyordu. Bazı önemli kısımlar değişmediği sürece kusursuz sonun, kusursuz bir şekilde gerçekleşmesi kaçınılmazdı.
İstisnalar harbiden de kaideyi bozmuyordu.
Bu kehanette alternatif gelecek dediğim diğer ağaç dallarının hepsini elbette ki göremiyordum, zaten böyle bir durumda sonsuz alternatiflerin arasında migrenden ölüp gitmem de oldukça olası bir seçenek olurdu. Görebildiğim yollar, kalın olan ve ilerleme olasılığımın fazla olduğu güvenli yollardı. Bu yollardan en uygununu seçerek, ana karakteri bu yolda ilerletmek ise benim görevimdi. Buna da ana karakterin gelişimi, ilerleyişi ve muhtemel son savaşı da dahil olmak üzere her bir anını kontrol etmem gerektiği anlamına geliyordu. Sevdiği insanların ölümüne izin verdiğim ve yardım etme şansım olmasına rağmen kılımı kıpırdatmamam gereken anlarla da karşılaşacaktım.
Bu da kâhin olmanın can alıcı noktalarından biriydi sanırım.
Yine de zor olan tek şey, bu değildi. Her şeyi göz önünde bulundurmam gerektiği gibi, işlerin istediğim gibi gitmediği zamanlar da gelecekti. Özellikle de yetenekli bir zaman büyücüsü olan ana karakterin kritik seçimleri, geleceği baştan sona değiştirebilme yetisine sahipti ve değişen bu gelecek ağacında ana karakterin seçimi önümdeki tüm dalların yok olmasına ve yeni dalların ortaya çıkmasına neden olabiliyordu. Bu süreç anlattığım kadar kolay da değildi ve bildiğim tüm geleceğin bir anda değişmesi, bende yeniden kehanet alıyormuşum etkisi bırakıyordu. İlk kehanet alışımı da sayarsak bu zamana kadar bu durumu iki kez deneyimlemiştim ve gerçekten güzel zaman geçirmeme sebep olan anlardan biri kesinlikle değildi. Ağrı bilincimi kaybetmeme neden olabilecek kadar güçlü olmasına rağmen ikinci kez kehanet alışımın bilincinde olarak uyanık kalmaya kendimi zorlamıştım, ancak bu direniş de ufak bir burun kanamasına neden olmuştu.
Her neyse, bu da kayda değer bir gelişmeydi en azından.
İkinci kez kehanet almamın ve önümdeki geleceğin tamamen değişmesine neden olay da, ana karakterin basit olarak değerlendirilebilen seçimlerinden biri yüzünden olmuştu. Ailesinin mezarı başından sonunda ayrılan ana karakterimiz, başkentte saklanan kardeşiyle buluşma umuduyla yola çıkmış, bir takım olaylarla karşılaştıktan sonra yaklaşık iki hafta gibi bir sürenin ardından başkente ulaşmayı başarabilmiş ve hemen ardından da kardeşini aramaya koyulmuştu. Ancak bir sokak arasında gördüğü kardeşinin mutlu portresi, onu geride durmaya itmişti. Benim bildiğim gerçeklikte Ronan ikiz kardeşinin yanına gider, ve onunla birlikte bir hayatta kalma temalı güçlenme serüvenine adım atardı.
Ancak sevgili ana karakterim bunu yapmak yerine, kardeşinin yanındaki sarışın kızla keyifle konuşmasını uzaktan izlemiş ve bir süre sonra da sessizce oradan uzaklaşmaya başlamıştı.
Bu basit görünen an, geleceğin tamamen değiştiği bir noktaydı çünkü bunu yapmasıyla birlikte benim bildiğim tüm geleceklerdeki Rowan karakteri silinmiş ve dolaylı olarak da önümdeki tüm dallar aynı anda kuruyup gitmişti. Bu da geleceğin baştan şekillenmesine ve benim yeniden bir kehanet almama sebep olmuştu.