"Bu bok çukurundan herkes çıkmak ister! Kim böyle ölmek ister ki..." dediğimde gözlerim doldu. Benim burada annem ölmüştü. Gözlerimin önünde. Ölmemek için yalvararak.
"O zaman koş, çünkü koşmazsan birazdan burayla birlikte bizde patlayıp öleceğiz!" bir damla gözyaşım sıcak yanağımla kavuşup soğuk zeminle son buldu.
Bacaklarımı daha da hızlandırdım. Hem de fazla hızlanmış olacağım ki çocuğu ben sürüklemeye başladım. Sarışın kızı da geçtim.
"Önden önden gidiyorsun da çıkış nerde biliyor musun? "diye sordu. Bir anda durdum. Bana çarptı.
"Arkadaşın nerede?" dedim arkamı dönerek. Tam koridordan dönerek gelen kız sarı saçlarını savura savura geliyordu. Tam karşımda yorulmuş gibi nefesini verdi ellerini dizine koyup soluklandı. Sonra sırıtarak bana bakarken konuşmaya başladı ;
"Seni sevdim çok hızlı koşuyorsun. Bizim ekipte de böyle birisi lazımdı zaten" dedi. Elini tuttuğum çocuğun elini bıraktım.
"Sizi tanımıyorum bile ve tanımadığım insanların olduğu yerde de durmam! Sadece annem gibi ölmemek, yaşamak için geliyorum. Buradan çıkayım yollarımız da ayrılacak!" dedim.
"Hımm, Dünyada senin gibi kızlar hayatta kalamaz. Yuvasından ayrılmış yeni uçmayı öğrenen kuşlar gibisin. Sadece buda değil bu ülkede beş parasız hiç bir şey yapamazsın" dedi kız. Baş parmağıyla işaret parmağını burun kemiğinde gezdirirken.
"Ben buradan dışarı hiç çıkmadığım için bilmiyorum"dedim utanarak. İkisi de yok canım daha neler bakışlarıyla baktılar. Boğazımdaki yumruyu zorlukla yuttum.
" Sen ciddisin "dedi çocuk. Yüzüne bakmadan başımı olumlu anlamda salladım.
"Hiç mi?"
"Hiç..."
"Onu bunu bırakın! Öleceğiz şimdi!" dedi kız ve koşmaya başladı. Arkasından ben koşturdum. Onu geçmeden hızla koştururken.
Bir kapının önünde durduk. Kapının kulbunu çevirdi kız ama açılmadı. Birkaç kere daha yaptı sanki açılacakmış gibi. Sonra sert bir tekme indirdi kapıya. Arkamdaki çocuğun içli nefesini duydum verişini duydum.
"Anahtar deliği var mı?" dedi.
"Napacaksın a*?" diye gözlerini açarak çocuğa baktı kız.
Çocuk gözlerini devirerek zaten dibimde olan bedenini daha fazla yaklaştırdı. Elini saçıma doğru götürdü ve dağınık topuzumu tutan tel tokayı aldı. Kapıya yaklaştı. Tek dizini yere koyarak eğilip tokayı deliğe.
"Allah kahretsin delik büyük! " dedi ve eli sarıyla kahve karışımı saçlarına gitti. Kız yere çöktü başını ellerinin arasına aldı.
"Ben ölmek istemiyorum. Ben ölmek istemiyorum" diye sayıklamaya başladı.
İkiside kriz geçiriyorlardı.
Bir çığlık sesi geldi. Üçümüzde sese doğru döndük sonra ses sustu bu sefer yine çığlık geldi ama daha yakın yerden. Çığlıklar sustu ve duvarın arkasından bir doktor çıktı. Başından damlayan kanlar onun kanı olduğunu çok belli ediyordu. Elindeki silahı bana doğru kaldırdığı anda arkamdan bir kurşun adamın kafasının ortasını delip geçmişti.
"Oh ödüm bokuma karıştı yeminle" dedi kız arkaya dönerek.
"Ateşim!" diye koşuşuna baktım kızın. Ona bakarken arkamdaki. En aşağı 20 kişinin en önünde ki kişiye sarıldığını ve koala gibi yapıştığını izledim. Arkamdan başka ses yükseldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HASTANE ÇATISI
General FictionDenek Hastanesinden Kaçışın hikayesi. Bu 147'nin hikayesi. Bu üç sayıyla hastaneden kaçıp başka bir hastaneye düşecek, arkadaş edinecek, aç kalacak, işkence görecek, aşık olacak ve daha fazlasını yapacaksınız. ✨KANDAN VE BAZI DİĞER İÇERİKLERDEN ETKİ...