Jungwon'un kanadının iyileşmesi biraz zaman alıyordu, aslında tek başına kalabilirdi ama kendisini kurtaran kişinin yanında kalmasını istemişti nedense.
Bu sırada da birbirlerini tanıyorlardı.
"Hiç senin gibi bir grifon görmemiştim."
"Yarı insan olduğum için mi? Haklısın, biraz ilginç bir hikayem var."
"Anlatabilirsin, istersen." mırıldandı.
Jongseong gülümsedi, bu melek çok tatlıydı. "Pekala..."
Aradan bir süre geçmiş ve her şeyi anlatmıştı; kendisini bu adada bırakan ailesini, kendisini evlat edinen grifonları ve onların bir cadıya gidip ona grifon özellikleri vermesini istemelerini ve böyle hayata başladığını.
"Hiç merak ediyor musun gerçek aileni?"
"Beni bırakıp gidenleri neden merak edeyim ki?"
Jungwon, grifonun üzgün olduğunu hissetmiş ve elini tutmuştu. "Üzgünüm."
"Sorun yok." bunu sakince söylemişti Jongseong ama elini tutan elden dolayı içinde garip bir his vardı.
'Lütfen bu o aşk denilen şey olmasın.'Jungwon gülümsedi, "Kanadım iyileşmiş gibi görünüyor. Tanıştığıma memnun oldum Jong, ilk başta sert çıkışmış olsam da." kıkırdadı.
"B-ben ÖHÖM sesim şey olmuş ben de memnun oldum Won." güldü.
Melek uçtu, grifon da ne yapacağını bilemez haldeydi.
"İnanmıyorum kekelediğime ve bir dakika, bana Jong dedi? Ben de ona Won dedim? Ve şu an aptal gibi gülümsüyorum?"
Jungwon da aynı şeyleri düşünüyordu, yüzünde bir gülümsemeyle.
-
"Demek öyle."
Jaeyun ve Sunghoon da sohbet ediyordu. Jaeyun kendilerine alfa ve omegaların arasını yapmak gibi saçma işler yaptırıldığını anlatıyordu.
Sunghoon da aslında kurtadamların da zor bir hayatı olduğunu anlamıştı.
"Bu koca adadaki tek vampirler sen ve senin ailen, ne kadar şanslısın."
"Şans mı? Ciddi misin?"
"Değil mi?"
"Benim de bir şeyler anlatmam lazım o halde, nesilleri ve sanırım taş devrinden kalma kraliyetleri devam etsin diye beni -nereden buldularsa- başka bir vampir ailesinin kızıyla evlendirecekler." konuşurken bile sesindeki hüzün ve öfke anlaşılıyordu.
Jaeyun şaşırmıştı ve erkenden yargıladığı için kötü hissetmişti, "Özür dilerim."
Sunghoon bir nefes verdi, "Sorun değil."
"Ben de bu sürüden kurtulmak istiyorum. Kimsenin beni yönetmesini istemiyorum artık." dedi Jaeyun.
"Umarım ikimiz de istediklerimize ulaşabiliriz, gerçi benim işim zor. Evden kaçmam lazım ama yapabileceğimi sanmıyorum. Neyse, gitmem gerek annemin sesini duyabiliyorum maalesef."
"Tanıştığıma sevindim, arkadaş mıyız?"
"İlk defa biri bana böyle bir soru sordu, şaşırdım. Ama neden olmasın, tabi ki arkadaşız." genişçe gülümsedi.
Ve Jaeyun bu gülümsemenin gördüğü en güzel gülümseme olduğuna yemin edebilirdi.
"Görüşürüz!" dedi ve hızlıca gitti Sunghoon.
Beta kurt da formuna dönüşerek yola koyuldu. Omegayı bulmaması sorun değildi, en fazla azar yerdi. Tanıştığı bu çocuk onun hayatında bir dönüm noktası olacakmış gibi hissediyordu.
Vampirin de içinde güzel bir his vardı, ne olduğunu bilmiyordu ama bu kurdun sanki artık kendisini anlayan ve yeri geldiğinde koruyacak birisi olduğunu düşünüyordu.
-
"Kimsin sen?"
"Kim Sunwoo, bir periyim gördüğünüz üzere. Kanadım iyileşme dönemindeydi ama dayanamayıp ben uçup gezmek istedim ve buraya düştüm."
Heeseung, "Gel içeri, hem kanadına bakalım hem de bir şeyler yeriz." dedi gülümseyerek.
"Hyung?! Cidden eve mi davet ediyorsun?" dedi sinirle Riki.
"Evet, bir sorun mu var?"
"Şey, gelmeyeyim ben." mırıldandı Sunwoo.
"Sen ona aldırma Sunwoo, gel."
"Peki." hafifçe gülümsedi.
İçeriye girdiklerinde yemek yemişler ve sohbet etmişlerdi.
"Riki de peri, gerçi anlamışsındır."
Riki ofladı. "Periler olarak birbirimizi tanıyoruz herhalde hyung."
Araya girdi Sunwoo, "Bir şey sormak istiyorum, sen şu 'lanetlenmiş peri' misin?"
"Maalesef."
"Ben... Onlara inanmıyorum."
Cadı ve siyah kanatlı perinin kafası karışmıştı, "Ne?"
Derin bir nefes aldı, "Lanetlenmeyi hak ettiğin konusunda bizimkilere inanmıyorum. Ne olmuş bir cadıyla arkadaş olduysan ve onun yaptığı büyüleri öğrenmek istediysen? Kötü biri olsa zaten onun yanında durmazsın ki, cidden perilerin cadılara olan büyük nefretinden ve önyargısından bıktım. Kötüler kadar iyiler de var."
Heeseung, "Çok duygulandım şu an." dedi gözleri dolu bir şekilde. "Ağlaman için söylemedim ki!" dedi Sunwoo ve sarıldı cadıya.
Riki de etkilenmişti, ona güvenen ve kötü bir peri olduğunu düşünmeyen biriyle karşılaşmayı asla beklemezdi.
"Ben artık gideyim, sonra yine gelirim. Tanıştığıma memnun oldum hyung!" dedi ve parlak gülümsemesini gösterdi.
"Ben de memnun oldum." gülümsedi.
Sunwoo daha sonra Riki'ye döndü, "Seninle de tanıştığıma memnun oldum Riki!" yine güneşten daha parlak gülümsemesini gösterdi.
'Aman Tanrım...'
"Riki cevap versene çocuğa." dedi Heeseung.
"Aa! Evet ben de memnun oldum Sunwoo."
Peri gittiğinde Heeseung sırıtarak Riki'ye döndü, "İlk görüşte aşk."
"Ne?"
"Aşık oldun sanırım diyorum, onu da sana aşık edebilirim istersen elimde hala aşk büyüleri var."
Sarı saçlı peri sonunda anlamıştı hyung'ının neyi ima ettiğini, "Ne aşkı ya hyung sen de saçmalamaya başladın iyice yemek yemek sana yaramıyor herhalde."
Heeseung kıkırdadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kalon | enhypen
Fanfictionmitolojik birçok varlığın bir arada bulunduğu bir ada. °kalon kelimesi yunanca güzel demektir. sadece görünen güzelliği ifade etmez aynı zamanda görünmeyen güzelliği de ifade eder. °sunki, jaywon, jakehoon. #1 mythology