Jongseong ve Jungwon sık sık görüşmeye başlamıştı ilk tanıştıkları yerde, farkındalar mıydı bilinmez ama birbirlerine iyi geliyorlardı.
Her şey hakkında konuşabiliyorlardı, düşünmek istemeseler de tüm bunlar bir şeyin belirtisiydi.
Aşk.
Dalıp gidiyorlardı bazen, birbirlerini izlemeyi seviyorlardı.
Özellikle Jongseong, Jungwon'a bakarken her şeyi unutuyor gibiydi. Jungwon da utanıyor ama o da kendisini ona bakmaktan alamıyordu.
"Jongseong?"
"Efendim?"
"Meraktan soruyorum, ailen grifon olmayan biriyle evlenmene izin verir miydi?"
Bir düşündü, "Sanırım evet."
"Benimkiler de izin verirdi galiba."
Jongseong sırıttı, "Bana aşık mı oldun?"
Jungwon'un yanakları ateş gibi olmuştu, "NE?"
"Çünkü ben oldum." gülümseyerek meleğe baktı.
'Lanet...'
İnkar ederse kaybederdi karşısındakini, birden sarıldı grifona. "Oldum Jong, kimseye bu kadar çabuk kapılacağımı düşünmemiştim ama oldum."
"Ben de düşünmemiştim Won."
Gülümsüyorlardı, Jongseong melekten biraz ayrıldı ve alnını öptü. İkisinin de gözleri parlıyordu.
Aşık olmak bu kadar kolaydı işte, sadece kısa bir süredir tanışıyor olsan da. Ama güzel bir duyguydu bu.
-
Ormanda Jaeyun ile Sunghoon da sürekli görüşüyordu ve birbirlerine kısa sürede bağlanmışlardı.
Bazen konuşurken sessizlik oluyor, birbirlerine bakıyorlardı. O zamanki kalp atışları tarif edilemezdi.
"Seni hırpalamaları hiç hoşuma gitmedi Jae."
"Yapacak bir şey yok. Senin de tonca azar işitmen benim hoşuma gitmedi Hoon."
Yine sessizlik olunca gülmeye başladılar, bu ciddiyet onlara fazlaydı. Ama gerçekten birbirlerinin acı çekmeleri hiç hoşlarına gitmiyordu.
"Neyse, iyiyiz sonuçta."
Bu ikisi için ilginç olan şey ise, asla düzgün göz teması kuramamalarıydı.
"Sunghoon."
"Hm?"
Derin bir nefes aldı, "Bu yanlış olabilir ama sana karşı arkadaştan öte hislerim var."
'Kalbimi hissetmiyorum sanırım.'
Sunghoon da Jaeyun'a karşı aynı şeyi hissediyordu ama beklenmedik bir anda böyle bir şeyi duyunca panikledi, "Benim de! Dur bunu çok yüksek sesle söyledim-"
Beta kurt sarıldı karşısındakine, "Sorun yok Hoon, sakin ol. Seni seviyorum." gülümsedi.
Vampir de gülümsedi, "Ben de seni seviyorum."
Artık düzgünce göz teması kurabiliyorlardı.
-
"Hadi Riki!"
"Bekle! Daha kanadın yeni iyileşti hemen uçmayalım-
"Düşersem tutarsın beni." kıkırdadı.
Riki ve Sunwoo da iyice kaynaşmıştı, Riki ilk başta kendini kötü hissetmişti periye karşı önyargılı davrandığı için ama Sunwoo sorun olmadığını söylemişti.
Aralarındaki samimiyetin büyük bir kısmını Heeseung'a borçlulardı, onlara çocukları gibi bakıyordu ve Riki'ye itiraf ettirmişti pembe saçlıdan hoşlandığını.
Şimdi ise birlikte uçmuş ve çiçeklerin yoğunlukla bulunduğu bir bahçeye gelmişlerdi.
Havayı içine çekti Sunwoo, "Burayı seviyorum, çiçekler çok güzel değil mi Riki?"
"Hangi çiçek?"
"Of! Bahçedeki tüm çiçeklerden bahsediyorum işte." dudaklarını büzdü.
"Sen."
"Ne?"
"Sen güzelsin, sen en güzel çiçeksin." gülümsedi ve karşısındakinin gözlerine derince baktı.
'Yüce Tanrım...'
Sunwoo utandığını belli etmemeye çalışıyordu ama onu daha da utandıracak bir şey söyledi Riki,
"Bence zamanı geldi Sunwoo, ben... üzgünüm, seni seviyorum."
Sunwoo da ona aşık olmuştu birlikte geçirdikleri süre boyunca. Hadi ama, kim Riki'yi geri çevirebilirdi?
"Riki... Neden üzgünüm diyorsun? Ben de seni seviyorum, Tanrı aşkına kalbim yerinden çıkacak gibi."
Birbirlerine gülümsediler ve sarıldılar, hayatlarında en çok huzurlu hissettikleri an buydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kalon | enhypen
Fanfictionmitolojik birçok varlığın bir arada bulunduğu bir ada. °kalon kelimesi yunanca güzel demektir. sadece görünen güzelliği ifade etmez aynı zamanda görünmeyen güzelliği de ifade eder. °sunki, jaywon, jakehoon. #1 mythology