Duyduğum seslerle gözlerimi yavaşça. açtım.Başımda büyük bir ağrı vardı.
"Tanımadığın birini neden buraya getirdin Andy ?" Etrafta gözlerimi gezdirdim,önümde biri arkası bana dönük duruyordu,karşısında kumral ela gözlü ve çilli bir çocuk oturuyordu...
Bir şey konuşuyorlardı. Ve konuştukları şeyin benimle ilgili olduğunu anlamak zor olmadı...bende dinlemeye devam ettim.
"Ne yapsaydım kız yaralıydı ,onu strigoi den kurtardım.Onlar normal bir insana bu kadar çok ilgi göstermezler.Hem.."
"Hem ne Andy?" Adının Andy olduğunu öğrendiğim çocuk ...nedense seside tanıdık geliyordu.
"Prensese benziyor"Çilli çocuk "bu kız mı prensese benziyor?saçmalama Andy,prenses sarışın bu kız siyah saçlı"
"Prenses olmasa bile bir peri olduğu belli" peri mi? prenses mi? ne diyo bunlar ya...
Bir sürü sorum vardı ve onları dinlemek rahatsız edici olduğu için hafif bir şekilde öksürdüm ve çilli çocukla adının Andy olduğunu anladığım çocuk bana döndü....
Bu beni kurtaran çocuk bende diyorum sesi neden tanıdık geliyor...
Andy tebessüm ederek"Günaydın" dedi. "Günaydın" etrafıma tekrardan göz gezdirip camdan dışarı baktım.
Burası yaşadığım yerden farklıydı... Her yer yeşillikti ben şehirde yaşıyordum ve şehirde böyle güzel yemyeşil yerler yoktu,aslında orman var ama orası genellikle çok ürkütücü oluyor.Gözlerim merakla,karşımda duran iki çocuğa döndü.
"Burası neresi?" Andy çilli çocuğa baktı...çilli çocuk seslice nefesini verip kafasını salladı.
"Veldon" veldon mu? öyle bir yer hiç duymadım... "Veldon diye bir yer yok yani ben hiç duymadım"
"Öyle bir yer var ve evet sen duymamışsın" inanmaz gözlerle ona baktım "inanmamı beklemiyorsun herhalde?"
kafasını olumlu anlamda yukarı ve aşağı doğru salladı "beklemiyorum zaten eminim bunları ilk defa duyuyorsun dur."
Düşünceli bir şekilde kafamı salladım "evet ilk defa duyuyorum ve bir çok sorum var." Andy güldü "Başla bakalım cevap verebileceklerime cevap vereyim"
"Bana saldıran o şey neydi?" yaratık gibi bir şeydi ve Andy olmasaydı beni öldürürdü belkide aklıma gelmesiyle seslice yutkundum ve devam ettim "beni kurtaran sendin hatırlıyorum" minnetle gülümsedim. "teşekkür ederim"Andy içimi ısıtacak şekilde tebessüm etti "rica ederim, sorunun cevabına gelelim sana saldıran şey strigoi bir çeşit yaratık ama fazlasıyla güçlü"
Çok üstünde durmadan diğer soruyu sordum "konuştuklarınızı duydum" dedim mahcup bir ifadeyle çünkü böyle şeyler benim çok hoşuma gitmezdi. konuşmaya devam ettim "perilerden bahsettiniz , şu periler masal kitaplarında olan periler mi?"
Diye sordum merakla çünkü sihir peri büyü gibi şeylere çocukluktan beri fazla ilgim vardı hep masal kitapları okurdum bunlarla ilgili...
Şaşkınlık ve merakla sorduğum soruya karşı Andy bir süre gözlerime baktı kaşlarını çattı ama bu sinirli bir bakış değildi daha çok sinirli numarası yapıyormuş gibi görünüyordu bence zaten öyle yapıyordu anlık gözlerim arkada durmuş bana bakan çilli çocuğa döndü. Yüzümü inceledi bir şeyden emin olmak ister gibi...
"Hayır tabi ki biz masaldakiler gibi değiliz daha iyi ve daha güçlüyüz" kaşlarımı şaşkınlıkla havaya kaldırdım "yani bana periler var ve biz periyiz diyorsun" dedim. Andy başıyla onayladı.
Alayla güldüm "böyle bir şey olamayacağını hepimiz biliyoruz" evet,peri büyü sihir seviyorum ama gerçekte böyle bir şey olması Güneş'in Dünya'nın etrafında dönmesi kadar imkansız bir şey.
"yoo biz bilmiyoruz çünkü böyle bir şey var sihir büyü peri hepsi gerçek" dedi çilli çocuk ile kendini göstererek.
Derin nefes verdim şu an bunları kurcalamaya gerek yok diğer sorularımın cevabını alıp sakin kafayla düşünebilirim bence...
"Peki prenses diye birinden bahsettiniz bu devirde prenseslikmi kaldı?" arkadaki çilli çocuktan derin bir nefes verme sesi gelmesiyle bakışlarımı o tarafa döndürdüm.
"çok soru soruyorsun" kaşlarımı hafifçe çattım "evet çok soru soruyorum ve bu normal çünkü konuştuğunuz hiç bir şeyi burayı ne daha önce gördüm ne de duydum"
Andy elini boşlukta savurdu "boş ver ona bakma, bu arada ben Andy bu da Alions" dedi çilli çocuğu göstererek.
"Bende Amelda" dedim gülümseyerek. "eee sorumu cevaplamadın" Andy güldü "Benim soru cevaplama sınırım buraya kadardı diğer soruları cevaplamak benim haddime düşmez"
Andy başını Alions'a çevirdi " ne diyorsun götürelim mi?" nereye?
Alions kafasını aşağı yukarı salladı"en mantıklısı götürmek zaten çok soru soruyor daha fazla başımızi şişirmesin" tam ağzımı açacakken bakışları bana döndü
ve sustum. Hayır yani açıklama yapmıştım neden çok soru sorduğum hakkında.İnsan biraz nazik davranır , başımı ağratıyor diyo bir de.
Andy bana elini uzattı "kalkabilecek misin?" "nereye gidiyoruz ki?" Alions burun kemiğini sıktı.
Ama napayım merak ediyorum "Sorularını cevaplayacak birine" "kim-" Alions'a bakmamla susmam bir oldu.
"kalkarım herhalde" yattığım yerde yavaşça dik durdum ve ayaklarımı yataktan aşağı sarkıttım "iyisin değil mi?" diye sordu Andy gözlerime bakarak "iyiyim sadece sırtım sızlıyor" elimden tutup beni ayağa kaldırdı."normal o kadar ama kremi aksatmadan sürersek 1 haftaya geçer" "anladım" kapıya doğru yürümeye başladık Alions önden çıktı...
Andy nın elini bırakmış önümdeki büyük yapıta bakıyordum.
Rüya görüyorum kesinlikle çünkü bu imkansız bir şey.Bu sadece masallar da olabilecek bir şey...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Varis
FantasyTanrılar ve Tanrıçalar Dünya'nın dengesini sağlar.Denge bozulduğunda ise her şey biter.Peki bu denge 18 yaşındaki bir kızın elindeyse ne olur? O 4 elementin varisi...