İçimde buruk bir hüzün vardı. Ankara da bir üniversite kazanmıştım evet ama ailemden arkadaşlarımdan İstanbul dan ayrılacağım için üzülüyordum. Babamın: "Deniz! Kızım hadi otobüse geç kalacaksın." demesiyle irkildim. Hemen valizimi alıp aşağıya indim. Arabaya bindiğimde: "Baba, daha vaktim var. Biraz daha otursam..." dedim. Babam başını olmaz anlamında salladı. Bende arabanın koltuğuna iyice gömüldüm.
Otobüs durağına geldiğimizde ağlamak geldi içimden. Çünkü ailemden yalnız ilk defa kendi başıma bir yere gidiyordum. Bu hasret bide altı yıl sürecek olursa... Bunu düşününce birden gözümden yaşlar inmeye başladı. Babam: "Ağlama kızım. Okulu hemen bitirir, çabucak yanımıza gelirsin." dedi. Babama tebessüm ettim. Babam: "Sana güveniyorum Deniz. O okulu bitireceksin tamam mı kızım? O diplomayı kap ve gel." Babamın bu son sözleri yine gözlerimin dolmasına sebep oldu. Otobüs kalkmak üzereydi. Hemen koltuğuma oturdum. Babam dışardan el sallıyordu. Bende ona camdan el salladım. Otobüs hareket etti. Gözlerimi yumdum ve yolculuk bitene kadar kafamı cama dayayıp uyudum.
Sonunda uzun yolculuğumuz bitmişti. Valizimi bagajdan aldıktan sonra hemen bir taksiye atlayıp annemin arkadaşlarının bana tuttukları eve gittim. Annemin dedikoducu arkadaşı Semra Teyze bana şirin bir ev bulmuştu. Biz de hemen evi kiraladık. Sokakta yavaş yavaş yürürken birden bir kızla çarpıştım. Kız hemen: "Ay... Pardon dalmışımda. Bu aralar çok sıkıntılıyım biliyor musun?
Ev bulma işleri işte. Senin de kafanı şişirdim." Bu kız kim bilmiyordum ama çok tatlıydı. Bana güler yüzle bakarken tanışmak istediğini anladım ve hemen elimi uzattım: "Merhaba. Ben Deniz. Senin adın ne?" dedim nazik bir şekilde. Hemen atıldı: "Benim ki de Eylül. Tanıştığımıza memnun oldum." dedi. Sonra ona dönerek: "Şey bana sıkıntılarım var, ev işleri işte dedin ya..." sözümü kesti: "Ha,evet. Burada üniversite kazandım ve kalacak bir evim hala yok. Buradan ev kiralamak istiyordum, hatta çok güzel bir ev bulmuştum ama o da bir ay önce kiralanmış." dedi. Gülümsedim: "Evet. O bahsettiğin evi de ben kiraladım." dedim. Hemen başını yere eğdi. Üzgün görünüyordu. "Ne oldu?" diye sordum. "Ben...Şey...Ben ev arkadaşı olalım mı diye soracaktım." dedi. Yüzünde yalvarır gibi bir ifade vardı. Biraz düşündüm daha onla tanışalı bir saat bile olmamıştı. Ama çok şirin bir kızdı. Sonra en iyi kararı verip: "Eee... Bunu biraz düşünmem lazım. Sen bana telefonunu ver arın ben seni ararım, bir yerde buluşuruz. Hem konuşuruz hem de sana kararımı söylerim tamam mı?"dedim. Çok sevindi. Küçük kızlar gibi ellerini çırpmaya başladı. "Ay çok teşekkürler. Hayatımı kurtardın valla. Bak bu telefon numaram. Beni ararsın. Şimdi gitmem lazım. Hoşça kal!" diyerek güle oynaya uzaklaştı. Ben de evime doğru yol aldım. Eve geldiğimde... Ooo... Ev gerçekten çok güzeldi. İki katlıydı, şirin bir bahçesi ve bahçede kocaman bir dut ağacı vardı. Dışı beyaz ve pudra pembesiyle boyanmıştı. İçi de dışı kadar güzel değildi. Sorun orda işte. Ama annemler dedi ki haftasonu Semra Teyze, temizlikçimiz Halime Teyze eve gelip derin bir temizlik yapacaklardı. Bende onlara yardım edecektim tabii. Of... Temizlik yapacağımı düşündüğüm anda yorulduğumu hissettim. Üstümü değiştirip yatağıma uzandım. Düşündüm. Acaba Ankara da beni neler bekliyordu? İlk aşk, ilk heyecan. ilk korku ve daha birçok ilk... Bunları düşündükten sonra derin bir uykuya daldım.
NOT: Multimedia =Deniz