Bu kız o kürekle napıcak? "Eylül bu kürekle mi zemini kıracaksin? Kızım bence vazgecelim. "
- Olmaz. Eylül aklına koyduğunu yapar. Hem niye kiramayayim ki. Çokta güzel yaparım bir kere.
-Aman başımıza is acmada. Bak biliyorsun. Annemler yarın gelecek. Hemen bitir.
dedikten sonra odama gittim. O gürültüyü hic cekemem şimdi. Of ya annem beni yiyecek. O kilerin temizlenmesi en az bir gün sürer. Bu kız niye böyle şeylerde beni dinlemez ki. Hazine aviymis. Anca hikayelerde olur onun dediği. Tabii, bizim hayatimiz hikaye be gülüm. Ahaa... Kuregin sesi gelir annem de yarın beni bitirir. O ne be bu kürek ne biçim ses yapıyor. Neyse aldım Telefonumu elime bir de kulaklığımi takayim. Aaa... burda cips varmış. Keyif yap Deniz sen. Hazineymis, annenin dirdiriymis hiç... kimin umrunda. Diyor iç sesim. Aman banane be. Hayat bana güzel. Ve Eylül un sesi gelir.
- Deniz koş. Bak sana söyledim. Zengin olduk.
Son iki kelimeyi duyar duymaz kendimi maratonda koşar gibi hissettim. Ortalık çokta kötü olmamıştı aslında. Eylül elindeki tabloyu gösterdi. Vay be. Yağlı boyayla boyanmış, çerçevesi altından ve üstünde elmas Zümrüt ve yakup gibi çok değerli taşlar vardı. Kısacası harika bir saheserdi. Eylül konuşmaya basladi:
-Eee... bunu napicaz?
-Tabiki de müzeye teslim edicez.
Dedim. Bunu satsak ne para kazanirdik. Ama bu tablo müzeye teslim edilmeliydi. Biraz daha tablo hakkında konustuktan sonra tabloyu özenle paketledik ve birlikte müzeye gittik. Müze görevlileri ve bu konuda uzmanlar tabloyu dikkatle inceledi. Ve gerçekten tablonun 631 yıllık antika çok değerli bir tablo olduğunu öğrendik. Müzede biraz daha kaldıktan sonra eve donduk. Yemek yedikten sonra Eylül le salona geçip oturduk. Biraz konustuktan sonra ben kitap okumak üzere odama çıktım. Bir 5 dk sonra aşağıdan sesler gelmeye başladı. Eylül sanki öfkeli bir şekilde birisiyle konuşuyordu. Hemen aşağı indim. Eylül İzdivaç programı izliyordu. Televizyondaki kadına birsey söylüyordu.
-Salak karı. Bulmussun zengin,saf, yakışıklı kocayi begenmiyosun. Akıl yok ki!
Yanına gidip oturdum. Hemen televizyonu kapatip:
-Şey...bana bişey mi diyecektin?
Dedi bir telaş.
-Yoo... Eylül sen İzdivaç programları mi izliyorsunuz?
-Yoo... başka bir şey yoktu bende acmisim. Yoksa ne izliyim.
Dedi. Gülerek 'tabi tabi' dedim. Sonra ikimizde gulustuk. Odalarimiza çekilip bir güzel uyuduk. Sabah kalktığında hemen aklıma bugün annemlerin bizim eve geleceği aklıma geldi. Hemen kilere kostum. Eylül kileri temizliyordu. Bayagi güzel olmuştu. Az birsey kalmıştı. Bende ona yardım ettim. Isımiz kolay bitti, hemen sonrada annem Semra teyze ve Halime teyze geldiler. Hepsine teker teker sarildim. Annem Eylül un kim olduğunu sordu. Eylül hemen atıldı.
-Efendim benim adım Eylül. Denizle üç gün önce tanıştık. Sonra benim kalacak evim olmadığı için birlikte ev arkadaşı olduk. Bir karar aldık. Kiraya yarı yarıya boluşup birlikte vereceğiz.
Dedi. Vay Eylül hanima bakın nasıl efendi oldu iki dakkada. Annem bana döndü
-Evde gerekli temizlik malzemeleri var değil mi?
-Evet annecim hersey var. Eee... ne zaman başlıyoruz?
-Şimdi.
Diyerek annem elime bir bez tutusturdu.
-Sen bunla eşyaların tozunu alacaksın. Eylul canım sende yerleri sil. Semracim sen konulacak eşyaları ayarla bir tasarım yap yerlestir. Halime sende pencereleri sil. Bende kırık yerleri onaricam hadi bakalım başlayalım.
Dedikten sonra herkes ise koyuldu. Halimiz görülmeye değerdi. Eylül yerleri sildikten sonra kimsenin odaya girmemesi gerektiğini söylemeyi unutunca Halime teyze pencereleri silmek için odaya girdiğinde ayağı kaydı ve yere dustu. Annem masanın kırık bacağını tamir edicem diye masayı tamamen kırdı. Semra teyze dolabı yerlestirdikten sonra uzaktan nasıl görünüyo acaba diye düşünüp geri geri yururken ayağı benim su dolu kovaya takıldı ve heryer deterjanli su oldu. Herşey böyle ters gidince temizlik yapmamız daha da zorlaştı. Onun için bir karar aldık. Mesela Eylül yerleri mi sildi o işini bitirmeden kimse içeri giremiyo yani odalara teker teker giriyoruz. Böylece herkes işini daha rahat yapabildi. Akşam olmuştu. Herkes o kadar yorulmustu ki. Hepimiz kendimizi koltuğa attık. Ama malesef ki işimiz bitmemisti. Suana kadar en fazla 3 odanin temizliği bitmiş, eşyaları yerlestirilmisti. Mutfağa kimse girmiyordu. Hatta orayı kimin temizleyecegini taş kağıt makas oynayarak karar vericez. Ve eee. ... kaybedenimiz Eylülllllll . Eylül un moral bitti. Itiraz etti ama kimse kabul etmedi tabi... Sonra da herkes kendine bir oda ayırdı. Ve yorgunluktan derin bir uykuya daldık. Sabah kalktığında Eylül oflaya puflaya mutfağa gitti. Bizde ise koyulduk. Eylül işini bizden önce bitirdi. Ben inanamadım ve gidip mutfağa baktım. Bu kız süper ya her yer gicir gicirdi. Bizde onun verdiği zevkle daha da kendimizi ise verdik. Isimiz akşam dokuza doğru bitti. Herkes dunkunden daha yorgundu. Halime teyze biraz daha oturalim diye herkese kahve yaptı. Annem:
-Kardeşinle baban seni soruyor. Kızımız napiyo oralarda diyorlar. Bende 'dönünce size anlatırım' dedim.
-Napalım üniversitenin açılmasını bekliyoruz. Yarın gidip kayıt yaptiricaz. Bir hafta sonrada dersler başlıyor işte.
-Iyi çalışın emi kızım. Bu arada sormayı unuttum. Eylül kızım sen ne okuycaksin?
Eylül hemen hanimevladi tavrını takinip:
-Efendim ben iç mimar olmayı düşünüyorum. Yani mimarlık okuyacağım.
-Oku kızım oku. Okuyun güzel meslek sahibi olun. Deniz hiç derslerinizi aksatmayin. Öyle telefona televizyona takilmayin. Yoksa notlariniz düşer. Bir de çok telefonla konusmayin onlar çok yazıyor. Elektrikti, suydu faturalriniza dikkat edin. Geciktirmeden odeyin. Fislerinize de dikkat edin. Aldığınız birsey eksik olursa degistirmek için fiş gerekiyor. Okuldan sonra hemen eve gelin. Öyle aksamlara kadar dışarda gezmeyin. Eğer eve gelmesini istediğiniz arkadaşınız varsa eve davet edin güzel güzel ders çalışın. Tamam mı anneciğim. Hadi güzelim şimdi yatalim biz yarın yola cikicaz
Dedi ve o uzuuuun konuşmasını bitirdi.
