Bugün annemi, Selma teyzeyi ve Halime teyzeyi yolcu ettik. İçimden bir yerlerin eksik olduğunu hissettim. Ama alışmalıydım. Alışmak zorundaydım.
Pazartesi günü geldiğinde biz de bir heyecan bir heyecan. Eylül' le oradan oraya koşturduk. Sonra ikimizde yollarımızı ayırdık.
İlk ders fena geçmemişti. Dersimize alımlı genç bir hanım hocalık yaptı. İlk önce bizle kısa bir konuşma yaptı daha sonrada bizi sıkmayacak derecede bir yarım saat ders işledi. Zil çaldığında da sınıftan koşar adımlarla çıktı.
Diğer derslerde böyle geçmişti sadece bir kaçığın teki bize boş boş bağırdı ders anlatacağı yerde. Salak n'olacak!
Şimdi günün sürpriz haberine gelelim. Bugüüüüüün... okuldaaaaaaaa... acayipppppppp... yokoşoklooooooo... birrrrrrr... çocuklaaaaaaa... tanıştımmmmmmm...
Ben okulun kütüphanesine gitmiştim. Orada bir kitap ilgimi çekti ve tam alıyodum ki başka bir çocuğun elide o kitaptaydı. İkimizde aynı kitabı tutuyorduk ve çekiştirmeye başladık. Yakışıklı: "Kitabı bırakır mısınız? İlk önce ben aldım da." dedi. Ben kolay kolay bırakır mıyım. Hemen kitaba daha da yapıştım
Asıl siz bırakın. Kitabı ilk önce ben aldım" dedim.
"Siz aldıysanız neden eliniz kitapta değil de benim elimin üstünde" diyerek ikimizin ellerini gösterdi.
Anında ikimizde ellerimizi çekince kitap doğal olarak yere düştü. Kitabı almaya yeltenirken o benden hızlı davranıp kitabı yerden aldı. Bir daha onunla kavga edemeyeceğim için hızlıca arkamı dönüp gidecekken kolumdan tuttu. "Sizi kırdıysam özür dilerim. Beni affetmeniz için size bir kahve ısmarlayabilir miyim?"
"Şey... benim gitmem la-" sözümü kesip tek kaşını havaya kaldırarak: "Hiç itiraz istemem" dedi. Waw... şuan bayağı karizma görünüyordu. Bu teklifi kaçıramazdım. Sadece "Pekala" diyebildim. Yüzünde kocaman bir gülümsemeyle "Hadi gidelim o zaman." dedi.
Küçük bir büfeye gittik. O nescafe bende sıcak çikolata aldım.
Biraz kendinde bahsetti. İzmir' den gelmiş. Ailesi çok varlıklıymış. Liseye giden Esra adında bir kız kardeşi varmış.Ha bu arada adı da Egeymiş.
Ege bana kendinden bahsederken bende arada onu süzüyordum. Alnına dökülen siyah saçları ona farklı bir hava katmıştı. Koyu renk gözleri ona çok yakışmıştı. Onu süzdüğümü fark etmişti. Allah kahretsin! Bana bakarak gülümsedi. O neydi be! Kendimden geçtim. Eridim bittim çocuğa! Ay Eylül gibi konuştum. Eylül' ün kulakları çınlasın!!!
Kahvelerimizi içtikten sonra "Hangi bölümdensin?" diye sordum.
"İç mimarlıktayım" dedi.
"Hımmm..." diyerek başımı iki yana salladım.
Sonra bana kendimden bahsetmemi istedi. Bende İstanbul'u Ailemi ve kardeşimi anlattım. Ben konuşurken dikkatlice dinliyordu. Arada telefonu çaldı ama bakmadı. Telefon ısrarla çalınca "Bak istersen." dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARADAKİ DUVARLAR
Genç Kız EdebiyatıBirbiri için atan iki kalbin unutulmaz aşk hikayesi...