Egemen 'in ağzından:
Sıkıca sarıldığım kardeşimin ağzından dökülen kelime ile burukça gülümsedim. Sadece kardeşim bana sıcaklığını ve şefkatini gösterirdi şimdiki zamana kadar sayamayacağım kadar çok kazık yemiştim. Hayat hep kötü yüzünü gösterirdi bana. Babam sevgiden anlamayan taş yürekli bir adamdı, annem ise o da babamın sözünden ne olurda olsun çıkmazdı. "Abi iyi misin?" Damla'nın sesi ile irkildim. Kafamı ona çevirdim ve "sorun yok hadi sen gidip yat "dedim. Kafasını sallayıp hızlıca yukarı ilerledi, bende kendi odama -aşağıya- indim. Diğerleri gibi odam üst katta değildi, ben alt kattan kendime oda seçmiştim. Kapımı kapattım ve yatağımın yanındaki kilitli çekmecemi açtım. Elime gelen küçük poşeti aldım. İçindeki beyaz toza uzun uzun baktım. "Hayır, bunu yapamam"tozu duvara fırlattım ve yere çöktüm ağlarsam içimdeki her şey gidecekmiş gibi hissediyordum. Ama olmuyordu göz yaşım akmıyordu, kafamı ellerimin arasına aldım ve derin bir nefes aldım. Ciğerlerim yanıyordu. Kendimi yatağa bıraktım ve öksürmeye başladım olamaz yine mi kriz geliyor yoksa?Sakinleşmeye çalıştım ve ellerimin titremeye başladığını fark ettim, evet kriz geliyordu. Ayaklarım beni taşımamaya başlamıştı. Yatağa tutundum ve nefes almaya çalıştım yok bu böyle olmayacak son gücümle yapmayacağım bir şey yaptım " D-DAMLA!!"evet damla 'ya seslenmiştim çünkü ölüm korkusu zor bir şeydi
Artık midemede giren ağrı ile kötüleşmeye başlamıştım "yardım.."artık konuşamıyordum kendimi yere bıraktım görüşüm bulanıklaşmaya başlamıştı birden kapının açılma sesi ile derin bir nefes aldım. "Abiii " bu Damla'ydı. Hızlıca yanıma geldi, küçük elleri ile yüzümü avuçladı "Ne yapıcağız abiii öleceksin?"elimle son çare olarak yere attığım uyuşturucu poşetlerini gösterdim.Gözleri korku ile açıldı "y-yapamam" dedi ve gözlerinden yaşlar akmaya başladı " y-yapmalısın"dedim yoksa ölecektim. Hızlıca kalktı artık ağlıyordu." Ağlama güçlü ol!"Son sesimle seslendim ona.
Yerdeki poşetleri alıp yanıma geldi" Ne yapmalıyım?" diye sordu. Elimi ona uzattım ve poşeti aldım ve açıp burnuma
yaklaştırdım ,derin bir nefes aldım ve tozun burnumu yakmasına izin verdim
Ağlamaklı gözlerle bana baktı." Dayanamıyorum senin bu halde olman beni kahrediyor"dedi. Poşet bittiğinde artık kafam yerinde değildi her şey dönüyordu sanki bütün dünya hareket ediyordu. Beynim artık çalışmayı durdurmuştu etraf bulanıktı ve siyah bulutlarla kaplıydı. Kendimi kaldırıp yatağa yattım Damla merakla beni izledi."Seni bu halini hiç görmemiştim" dedi. Kurduğu cümleler kafamda yankılanıyordu. Gözlerimi kapattım uyku bedenimi ele geçirirken son duyduğum şey"ö-özür dilerim abi"
Ve sonrası karanlık...
Başak 'ın ağzından:
Neden böyle olmak zorundaydı neden? Kaldırıma oturdum ve dün ayrıldığım işim yerine nerede çalışacağımı düşünmeye başladım. Bu kadar hayatımda zorluk varken bir de bu çıktı başıma. Kafamı dizlerime gömüp ağlamaya başladım bu gerçekten kötü bir durumdu.Ağlamam hıçkırıklarıma karışırken birinin omzuma dokunmasıyla irkildim. Hayır bu olamaz!Bu çocuk üstüne kahve döktüğüm ve işten istifa etmemi sağlayan kişiydi. Hızlıca ayağa kalkıp göz yaşlarımı sildim ne istiyordu yoksa pantalonun parasını mı? Ama benim param yoktu ki. Zaten o pantalonun parası benim bir aylık maaşımdı. Bir kaç adım geriye gittim."p-pantalon için geldiysen param yok"yanıma yaklaştı ve önüme düşen bir tutam saçı geriye attı. Korkuyordum hızlıca kafamı kaldırdım ve " ne yaptığınızı sanıyorsunuz?" kafamı kaldırıp ona baktım."sana bir şey yapmayacağım sadece o gün benim yüzümden işinden oldun."Bunu süylemek için mi geldin?"Bu çok kabaydı "hayır,ben sana bir iş buldum ihtiyacın var sanırım"bunu söylemesiyle bir an duraksadım yardım mı edecekti bana?
"Nasıl yani?"yüzüme baktı ve"senin çalıştığın yerin iki sokak ardında bir kafe var çok güzel şirin bir yer eğer kabul edersen seni oraya götürürüm ve belki işe kabul edilirsin" dedi. Sevinmiştim ama bu çocuğu tanımıyorum bile, ona güvenemezdim
"Şey daha yeni tanıştık ve ben.."sözümü kesti ve " benden sana zarar gelmez korkma zaten kafe uzak değil seni iki saniyede bırakırım" dedi, tamam anlamında kafamı salladım. Arabasının yanına geldik. Yok artık bu da arabamı bu "range rover" bu gerçekten zengin olmalıydı. Arabaya bindik ve yola koyulduk. Uzun bir yolculuk yapmamıştık bahsettiği gibi küçük sevimli bir kafeydi, içeri geçtik ve sahibi ile görüşmeye başladık sanırım oldu bu iş.
1 SAAT SONRA...
Kafenin sahibi ile konuştuk ve deneyimim olduğu için garson olabileceğimi söyledi. Çok şirin bir kafeydi; pembe panjurları ve beyaz tüllü perdeleri ile çok güzeldi. Bana bakan çocuğa döndüm" teşekkür ederim"dedim yüzüne büyük bir gülümseme yerleştirdi."sorun değil benim yüzümden olmuştu" dedi elimi uzattım."ben Başak" dedim elimi sıktı ve " bende Yiğit"dedi " şey ben artık gitsem iyi olur" dedim"seni bırakabilirim"dedi "olur şey tamam gidelim"dedim arabaya bindik evimi tarif ettim ve sonunda varmıştık. Tam inecekken "şey numaranı alabilir miyim iyi arkadaş olabiliriz" dedi "tamam" dedim ve numaramı verdim , o da bana verdi. Arabadan indim ve eve girdim babam uyuyordu. Hemen ortalığı topladım ve giyinip uyudum.Çok yorulmuştum ve yeni bir arkadaş edinmiştim. İş bulduğuma göre rahat uyuya bilirdim. Gözlerimi kapattım ve kendimi uykuya bıraktım.
Egemen'in ağzından:
Gözlerimi açtığımda görüşüm bulanıktı, biraz durdum ve tekrar gözlerimi açıp kapadım.Damla karşımdaydı ve annem de onun arkasındaydı."uyandınız mı Egemen Bey?"dedi aile doktorumuz yine gelmişti bu adam beni tedavi etmek için elinden gelen her şeyi yapıyor."oğlum yine kriz geçirmişsin lütfen tedavi ol" dedi annem ve gözleri dolmaya başladı. Damla yanıma gelip bana sarıldı kulağıma yaklaştı ve" özür dilerim sana kendi ellerimle o maddeyi verdim " dedi kafasını boynuma gömüp ağladı " şştt ağlama Damla "annem ordan bize baktı"neden bize bunu yapıyorsun Egemen söyle bize neden bunu yapıyorsun?"Annemin sesi kulaklarımda yankılanırken piskopat bir kahkaha attım "Babama sorsana anne benden nefret eden babama" bana burukça baktı. "Baban seni seviyor oğlum" sinirlenmiştim"Yalan söylüyorsun sus anne sus." Kendimi kaybetmeye başladım bağırıyodum kalkmaya çalıştım. Deli gibiydim, hiçbir şey görmüyordu gözüm. Doktor bağırdı "bağlantı bandajlarını getirin ve iğne." Doktorun söyledikleriyle bir anda durdum, hayır olamaz beni yine mi bağlayacaklardı? Buna bir daha asla izin vermem. İçeri giren görevli ile kendimi yataktan atmaya çalıştım, beş adam hep birlikte beni tuttular " Bırakın beni anne çek şunları anne" ama bağırmam bir işe yaramadı.
Beni yine bağlamışlardı hareket edemiyordum,annem bana arkasını döndü ve ağlamaya başladı. " Anne arkanı dönme bana bunu nasıl yaparsın hani bir daha bana böyle yapmıyacaktın söylesene!"annem bana döndü ve "üzgünüm oğlum senin iyiliğin için"dedi. Doktorum yanında iğne ile yanıma yaklaştı " Beni ilaçla mı uyutacaksınız ölü gibi "diye bağırdım, gözlerim kıpkırmızı olmuştu koluma batan acı ile ondan geriye saydım. Birazdan karanlığa gömülecektim "s- senden nefret edi-" sözümün devamını getiremedim iğne bilincimi kapattı..
"Üzgünüm oğlum çok üzgünüm. "
Sonra kendimi karanlığa bıraktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Papatya ve bağımlı
Teen FictionMis gibi kokuyu içime çektim... kafamı ona döndürdüm anlamazca bana bakıyordu. "En sevdiğin çiçek papatya mı?"diye sordu başımı olumlu anlamda salladım. "Evet hemde en sevdiğim"dedim bu cevabımla dudaklarında bir gülümseme oluştu .onu izlerken aklı...