GİRİŞ

504 19 1
                                    

Bismillâhirrâhmânirrâhim.

"Kolay gelsin Hayriye Teyze!"

Bir yandan elindeki poşetleri her iki koluna da dengelemeye çalışıyor, bir yandan da çamaşırları ipe asmaya çalışan Hayriye Teyze'ye selam veriyordu. Hayriye Teyze yalnız yaşayan, 60 küsür yaşlarında, sevimli,tonton bir nineydi. Kendisine nine denilmesine kızdığı için mahallede ismi Hayriye Teyze'ydi. Arada sırada küçük çocukların ağzından nine kaçtığı zaman ayağa kalkarak ; kollarını yukarı doğru kaldırıp bir sağ bacağının üstüne hoplar,bir sol bacağının üstüne hoplar ve " Nineler böyle hoplayabilir mi? Ben nine değilim bakın" deyip çocukları kahkaya boğardı.

Köşeyi döndüğünde sevimli mahalleleri tamamen gözünün önüne serilmişti. Hemen sağ tarafında Şakir Amca'ların evi, sol tarafında mahallenin küçük bakkalı, bakkalın hemen yanında çocukların oyun oynadıkları kare şeklinde küçük çimen saha ve boylu boyunca uzanan, en yükseği iki katı geçmeyen sade evler...

Bu mahallede doğmuş,burada büyümüştü. Bu mahallenin insanları arada kan bağı olmasa bile birbirine derinden bağlıydı. Bu mahallede gıybet, kıskançlık, yalan yoktu. Bu mahallede birbirinin hatasını ortaya çıkarmak için pusuda bekleyen insanlar yoktu ; aksine birbirlerinin eksiklerini farkettiklerinde tez zamanda birbirlerini tamamlamaya çalışırlardı. Bu mahallede kardeşlik vardı, delikanlılarda utanma ; genç kızlarda edep vardı.

Poşetlerden birinin içindeki yumurtaları kırmamaya özen göstererek eve doğru ilerlerken hemen yanında ki evin camından "şsst" fısıltıların gelmesiyle kafasını o yöne çevirdi. Öz kardeş kadar yakın oldukları Zeynep bir yandan perdeyle açık olan saçlarını kapatmaya çalışıyor, bir yandan da elini ona doğru sallayarak biraz yakınlaşmasını söylüyordu. Olur da bir erkeğin dalgın haline denk gelir, bakar da Zeynep'i bu halde görür diye hemen önüne geçerek onu gizlemeye çalıştı.

" Ne bu hâl Zeynep? Bir daha sakın başın ve boynun açık pencereye çıkma. Nâmahrem olan bir erkeğin seni bu halde gördüğünü bir düşünsene!

Zeynep arkadaşının doğru söylediği biliyordu ama eğer eşarbını aramaya koyulsa Mirza'yı kaçırabilirdi. Oysa ki bu haberi ona hemen vermeliydi.

" Haklısın kardeşim ama heyecandan işte. Son olanları duydun mu? "

Zeynep kendisine söyleceği şeylerden dolayı mı heyecanlanmıştı? Neydi Zeynep'in bu halde pencereye çıkmasına sebep? Elinde ki poşetleri yavaşça yere koydu ve Zeynep'e biraz daha yaklaştı.

" Hayır,kurstan yeni çıktım ve daha eve uğramadım. Hayırdır, nedir bu son olanlar?"

Mirza'nın olan olaylardan bihaber olduğunu anlayan Zeynep, bu haberi kendisinden mi yoksa ailesinden mi duyması daha doğru olur diye düşünürken ansızın ağzından lafı kaçırdı.

"Mustafa..-" diye sözle başlamıştı ki cümlesini bitiremeden apar topar içeri kaçtı. Mirza yoldan erkek geçtiğini anladı ve bu son olanları akşam bir ayak gelir öğrenirim diye düşünerek yere bıraktığı poşetleri tekrar eline aldı. Yoldan geçen erkeğe bakmamak için olduğu yerde biraz bekledi. Yoldan geçen her kimse gittiğine kanaat getirince tekrar arkasını döndü ve düşünceli bir şekilde eve doğru ilerlemeye başladı. Mustafa. Zeynep,Mustafa demişti. İçinde Mustafa'nın da olduğu olay Mirza'yı neden ilgilendirirdi ki?

Mustafa Mirza'nın çocukluk arkadaşıydı. Belki o zamanlar taşıdıkları his arkadaşlıktan öte bir histi ama her şey çocuklukta kalmıştı. Çocukluk zamanlarında beraber mahallelerinde ki camide ders görürlerdi. Evleri zaten karşılıklıydı, annesi Mirza'yı Mustafa'ya emanet eder, "Kardeşine iyi bak" derdi.

HELALİM OLUR MUSUN?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin