2. Bölüm

33 5 1
                                    

Tekrardan selamlarr
Umarım beğeneceğiniz bir bölüm olurr
Keyifli okumalarrrr
—————

Ayazın 'aşağıda seni bekliyoruz' mesajıyla ayakkabılarımı giymeye başladım. Aklımda 'bekliyoruz' kelimesi dönüyordu. Acaba yanında kimi getirmişti? Ayazın kız arkadaşı falan mı vardı?

Ayakkabılarımı giyip sonunda aşağıya indim. Dış kapıyı açtığımda karşımda Arcayı görmeyi beklemiyordum. Ayazın koca elleri Arcanın minik ellerini kapatıyordu.

Arca beni görünce yanıma koştu. Minik kollarını boynuma sardı. Bende onun sarılmasına karşılık verip " Bugün nasılsın bakalım güzellik." Dedim. Kollarını boynumdan ayırırken " Ay çok mutluyum, sen nasılsın öğretmenim?"

Bende iyi olduğumu dile getirince arabaya bindik. Ben ön koltukta otururken gideceğimiz yeri ve Ayazla Arcanın bağlantısını içten içe merak ediyordum.

—————

Sessiz bir araba yolculuğunun ardından lunapark'ın önünde park yeri arıyorduk. Üzerimde kırgınlık vardı fakat burada eğlenerek kafamı dağıtabilirdim.

Çok geçmeden bir park yeri bulduk ve park ettik. Hep beraber arabadan indik. Lunaparkın girişine doğru yürürken gözüm kocaman bir dönme dolapta takılı kaldı.

Gerçekten göz alıcı gözüküyordu. Ayaz bunu farketmiş olucak ki "Çıkışta dönme dolapa da binelim ne dersiniz hanımlar?" Diyerek ortaya bir fikir attı.

Arca olduğu yerde zıplayarak "Evet evet bugünüm çok eğlenceli geçicek abi." Diye gülmeye başladı. O gülünce bizde güldük fakat aklımda 'abi' kelimesi dönüyordu. Arca bana öğretmenim diyordu. Fakat Ayaza 'abi' diyerek hitap ediyordu.

~3 yıl önce (Temmuz)...
Ayaz okuldan çıkıp evine doğru gidiyordu. Yeni atandığı okuluna yavaş yavaş alışıyordu. Ailesi Burdur'da yaşıyordu fakat Ayaz Antalya'ya atanmıştı. Ailesini çok seviyordu. Annesi babası onun için çok değerliydi.

Evinin önüne gelip çantasında anahtar ararken bir çocuk ağlama sesi duydu. Karşı yolda çöp tenekesinin oradan gelen sese doğru gitti. Yaklaşık üç-dört yaşlarında gözüken, üstü başı tozlar içinde, zor durumda gözüken bir kız çocuğu vardı.

Ayaz çocuğu o halde görüp dayanamadı. İçi cız etmişti. Ayaz çocuklara asla kıyamayan bir insandı. Küçük kızın yanına eğildi "Neyin var küçük hanım? Annen baban neredeler? Bu saate burda napıyorsun?" Dedi.

Minik kız ağlamaya devam ederken "Annem ve babam ben bebekken beni sokağa bırakmışlar, onları tanımıyorum." Diye zar zor mırıldandı.~

Lunaparkta zamanı çok çabuk geçirmiştik. Arca ve Ayazla beraber çok eğlenceli vakit geçirmiştik. Çarpışan arabalar, kangurular ve daha nicelerine binmiştik. Üzerimdeki kırgınlık hissi bedenimden uzaklaşmıştı fakat yorulmuştum.

Arcanın ısrarlarıyla dönme dolap'a binmeye karar verdik. Ayazdan öğrendiğime göre Avrupa'nın en büyük 2. Dönme dolabına bindik. Çok yavaş ilerliyordu. Yavaş yavaş yukarıya doğru çıkıyorduk.

Arca yanımda Ayaz önümde oturuyordu. Dizlerime düşen minik kafayla Arcanın uyuduğunu anladım. Hava birazcık serindi üzerimdeki ceketi çıkartıp Arcayı uyandırmamaya gayret göstererek üzerine  örtüm. Bedeni küçücük olduğu için ceketim neredeyse vücudunu kaplamıştı.

En tepeye ulaştığımızda tüm Antalya ayaklarımızın antındaydı. Nefes kesici bir güzelliği vardı. Anı ölümsüzleştirmek için telefonumu açtım fakat şarjım çok azdı.

"Ayaz"

"Hmm"

"Acaba iki dakika telefonunu alabilir miyim? Benimki neredeyse kapandı şarjım az. Manzaranın fotoğrafını çekip geri vericem sen eve geçince bana atarsın."

Anaokulu Öğretmeni Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin