3

193 15 3
                                    


Bir mucize gibiydi. Felaket başlarından gidiyordu. Build iyileşiyordu. Nöbetleri tamamen durmuştu. Bible, Build ile biraz zaman geçirmek istiyordu. Birlikte Instagram canlı yayınlarından sonra buluşmayı planlamışlardı ama Build, ani bir aile toplantısı nedeniyle ona gelmemesini söylemişti.

Bible huzursuz hissetmekten kendini alamadı. O endişeliydi. Build iyi miydi? O iyi miydi, değil miydi? Düşünceleri onu deliliğe sürüklüyordu. Tüm varlığı birer birer zayıflık tarafından emiliyor kendini iyi hissetmiyordu.

Çözümü Build'in dairesine gitmekle bulmuştu. Kapıyı açmak için yedek anahtarı vardı. Habersiz giriyordu ama onun hakkında fazlasıyla endişeleri vardı. İçeri attığı ilk adımda burnuna dolan metal kokusuyla Build'in odasına koştu.

Endişesi doğruydu.

Build yerde oturuyordu, dizleri uzun süre diz çökmesinden dolayı kıpkırmızıydı ve bilekleri o kadar sıkı bağlanmıştı ki parmaklarının rengi değişiyordu. Ne zamandır bu şekildeydi? Bilekleri kanıyordu. Bible nefesinin kesildiğini hissetti. Boğuluyormuş gibi hissetti. Gözleri aşağı akan yaşlarla bulanıklaştı. Kendini tutmak için mücadele ettiği sırada ağzından çıkan tek şey olmuştu.

"Biu."

Bible bunu kendisine neden yaptığını biliyordu. Derisindeki ve kemiklerindeki acıyı, ıstırabı ve incinmeyi özlüyordu. Pete'i... "Hey! Benim. İyi misin? Neler oldu hatırlıyor musun?" Oda mor ve kırmızı ışıklarla loş bir şekilde aydınlatılmıştı. Bible yavaşça Build'e doğru eğildi ve onu daha fazla incitmemeye çalışarak ipleri kesti. Build'in altında resmen bir kan gölü vardı. Bible nefesinin yine boğazında takıldığını hissetti, ağlamamak için kendini zor tutuyordu. "Biu eline ne oldu? Sen... Kanaman var." Onu korkutmak istemiyordu. "Sakin ol Biu."

Kanamayı durdurmak için elleriyle bileklerini tuttu. İpler damarlarını kesecek kadar derine inmişti. Build, Bible'ye bakarken gözlerinde hiçbir tanıma belirtisi yoktu, gözleri çok boş görünüyordu.

Hıçkırıklarını susturmaya çalışırken gözlerinden öfke yaşları akıyordu. Bible kalbinin tehlikeli bir hızla çarptığını hissedebiliyordu. Kanı hızla kafasına hücum ediyor gibiydi. Kanama durmuyordu. Her iki bileğini de tuttu, çaresizce donmuş parmaklarını çözmeye çalıştı. Kanamayı durdurmak için gösterdiği çaba karşısında aldığı tek şey ellerinin onun kanına bulanması olmuştu.

Bible aceleyle telefonunda bir numarayı tuşladı. Daha konuşamadan gözyaşlarına boğulmuştu. "Kanama durmayacak, durmuyor. Durdurmak için çok uğraştım. Olmuyor. Bir şeyler yap, yalvarırım. Build bilincini kaybetmiş. P'Jeff lütfen bir şeyler yap." Çılgına dönmüş gibi aynı şeyleri tekrarlayıp duruyordu. Gözbebekleri genişledi, gözyaşları aşağı aktı, kendi sözleriyle boğuluyordu. Ardından Build'in ellerinde hareket ettiğini hissetti. "Bible." O kadar yumuşaktı ki... "Buradayım Biu. Bana neler olduğunu anlat."

"Pete... O yapamıyor..." Ağzından çıkan kelimeler üzerine yanan gözlerini kırpıştırdı. "Seni terk etmesini sağlayacağız. Yemin ederim. Sen Pete değilsin Build. Sen Pete değilsin." Onu kendine çekti ve alnından öptü. Bilekleri hâlâ ellerinde kanıyordu.

Build'in ağlamasıyla içinde bir şeylerin koptuğunu hissetti. "Gitmesini sağla lütfen. Çok canımı yakıyor. Beni öldürüyor."

Jeff arama üzerine ambulans çağırmıştı.

Moriarty's ll BibleBuild Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin