Selamlar bu bölümü sebepsizce çok sevdim. Sanırım çok atışmalı olduğu için. Size iyi okumalar. Umarım siz de beğenirsiniz.
-----------------------------------------------------------
*Aynı avına saldıracak aslan gibi.*
-----------------------------------------------------------Özenle ütülenmiş siyah takım elbisesi içinde bir adam bana doğru hırsla konuşarak yürüyordu. Siyah saçları genel olarak kısaydı ama önlerini biraz daha uzun bırakmıştı. Bir kolunda klasik saati diğer kolunda ise anlamlandıramadığım bir şekilde ince ve zarif bileklikleri vardı.
Bu çok zarif duruyordu. Ona yakışamayacak kadar zarif.
Böyle diyorum çünkü o bilekliklerin takılı olduğu, aynı elin avucunda bir silah bulunuyordu.
Biliyordum işin içinde bir b*kluk olduğunu.
Adam sıkacak kafamıza almış eline silahı, bir de süslenmiş püslenmiş vay anasını.
"Vuracak mısın lan beni!"
Her ne kadar korkusuzca bağırsamda öleceğim galiba birazdan.
"Aynen, son duanı etsen iyi edersin."
Bunu söyleyip sırıtmıştı.
Adam bir de dalga geçiyor. Düştüğüm şu hale bak.
Ulan Jimin eğer birazdan ölecek olmasaydım seni buraya düşürenleri ellerimle gebertirdim. Senin de kemiklerini teker teker kırardım. Aptal. Senin ne işin var bu şerefsizlerin arasında.
Umarım Jimin'i görmeden ölürüm de onu da şu çakma mafya kılıklı herif gibi saçma kıyafetler içinde ve elinde silahla görmem.
"Öldürsene. Zaten ruhumu öldürdüler. Gözlerimin içindeki parıltıyı söndürdüler. Sen de bedenimi öldür de kurtulayım."
Ben cümlemi tamamladıktan sonra elindeki silahı bırakıp yavaş yavaş bana doğru yaklaşmıştı. Kafasını kaldırıp gözlerime bakarak sinirle konuşmaya başladı.
"Sen ne saçmaladığını sanıyorsun? Bana ne bundan. Senin hayat hikayeni dinlemek için mi kestik biz! Hayırdır? Sen kimsin!"
Bu herif fazla oldu artık cidden yeter.
"Kim olduğumu göstereyim mi? İster misin?"
"Elbette."
"Tanışalım o zaman!"
"Memnuniyetle."
Suratına en sertinden bir yumruk geçirdim.
"Jeon Jungkook. Memnun oldum."
Bunu bekliyor olacak ki hafifçe sarsıldı. Dudağındaki kanı eliyle silerek gözlerini bana çevirdi. Hiç istifini bozmadan sakince bana yaklaştı. O pis sırıtışını tekrarlayarak o da yumruğunu yüzüme geçirdi.
"Kim Taehyung."
Burnumu kanattı. Harika.
Cidden kaşınıyor bu adam. Gösteririm ben ona.
Üstüne yürüyüp yakasından tuttum ve kafasını kafamla buluşturdum. Sersemleyip yere düşmüştü.
"Sen duyamadın benim adımı galiba hatırlatayım dedim."
Dudağı gibi kaşını da kanatmıştım. Bu onu sinirlendirmiş olacak ki kafasını tutarken bir yandan bana hırsla bakıyordu.
Aynı avına saldıracak aslan gibi.
Yerden çabucak kalktı. Bense arkadaki sese takılmıştım.
"NE OLUYOR BURDA?!"
Jimin'in sesi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kamera Önünde
FanficEğer sana seni sevdiğimi söyleseydim söyle, bana ne derdin? Eğer sana senden nefret ettiğimi söyleseydim çekip gider miydin? Şimdiyse yaptığım her şey için yardımına ihtiyacım var. Tekrar düşüyorum. Kaldırılmaya ihtiyacım var. Seni "arkadaşım" diye...