Finally I can feel your touch

33 4 0
                                    

Sınavlarıma 10 gün kalmışken ve ben matematiğe daha başlamamışken ayrıca ilk sınavdan da bildiğiniz rakam almışken dedim hele beni bi arigatoya yb yazayım bayağı uzun bi bölüm planlıyorum beğendirsiniz umarım iyi okumalar yorum ve oylarınızı esirgemeyiniz lütfen.

Levi gözlerini açtı yine Erwin'in yanındaydı dün Gabi onu uyandırınca yeterince sarılamamış ve kokusunu özlemişti. Kafasını göğsünün üzerine koydu, altın alyans olan elini de beline sardı Erwin uyanana kadar öyle durdu. Yarım saat sonra uyandı Erwin. Göğsünde uyuyan adamın siyah saçlarını öptü, sabun kokusunu içine çekti. Sarışın kocasını uyandırmadan ona sarılırken odalarının kapısı açıldı ve içeri Kuchel geldi.

-Baba burada uyusam olur mu şimşekten korkuyorum.
Erwin uykulu sesiyle konuştu ve boşta olan kolunu açtı:
-Gel bebeğim.

Levi işte şimdi mutluydu ve bu mutluluğunu daha uzun tutmaya kararlıydı. 1-2 saat orada uzandıktan sonra ayağa kalktı Erwin'i bir köşeye çekti. Şaşkın bakışlarıyla Erwin olayları kavramaya çalışıyordu.

Levi ilk önce konuşmaya başlamadan Erwin'i öptü. Erwin anlam veremedi olanlara ancak yine de öpücüğe karşılık verdi. Levi'ın çekilip açıklama yapmasını bekliyordu ama Levi çekilmeyi bir kenara bırak, daha çok öpüyor ve kollarını adamın boynuna doluyordu. 2-3 dakika sonra çekildi.

-Senin için geliyorum Erwin'im.

Erwin arkasından seslenirken Levi yatak odasına gitti ve kapıyı kilitledi. Yatakta uyuyan Kuchel ağlayarak uyandı. Levi kızını kucağına aldı ve kendisi de uzandı. Kızın yanaklarını öptü.

-Ağlama bebeğim bir şey yok. Her şeyi düzelteceğim babacığım tamam mı uyu sen.

Erwin'in sözlerini duymazdan gelerek kızına sarılır halde uykuya daldı. 10 dakika sonra kendi gerçekliğinde uyanmıştı bile.

Falco ve Gabi evde yoktu ortam uygundu. Yanıbaşında duran Mikasa ve Jean'ın son ziyaretlerinde getirdikleri sudaki çiçeğin olduğu cam vazoya baktı. Ayaklarını yataktan salladı vazoyu tuttuğu gibi yere fırlattı. Kendini yere itti, bazı camlar ayaklarına baktı ama yeterli değildi. Büyük bir cam parçasını bileğine tuttu. Gözünden yaşlar boşalırken koluna yavaşça kuvvet verdi ve derisini yardı. Kanlar akarken içinden konuştu. "Dayanamıyorum, dayanamıyorum. Erwin yok, Hange yok, çocuğum gibi gördüğüm Eren, Sasha hiçbiri yok. Ben neden varım, bu çocuklara yük olmak için mi? Ait olduğum yer burası değil!" Kan giderek artarken aklına Erwin ile olan bir anısı geldi.

O gece beraber olmuşlar, sonra Erwin gitmemesi beraber uyumaları için ısrar etmişti, sarılırlarken de aralarında bu sohbet geçmişti.

-Erwin?
-Hm, efendim Levi?
-Sence tanrı var mı?
-Tanrı... Bilmiyorum ama içimde bi yerlerde olmasını umuyorum sanırım.
-Neden?
-Bu hayatta yaşadığım zorlukların karşılığını bi yerde göreceğimi umuyorum. *Levi'ın saçlarını alnından çekip öptü* bu hayatta yapamadığım, içimde kalan pişmanlıklarımı gerçekleştirebileceğim ikinci bir şansa sahip olacağımı umuyorum. Peki sence var mı?
-Sanmam.
-Neden?
-Bir yaratıcı neden kulunun bu kadar acı çekmesine izin versin ki?
-Belki mükafatını görebileceğin bir hayat daha yaşarsın.
-Umarım, umarım orada seninle karşılaşırım Erwin.
-Umarım Levi, en büyük isteğim bu.
-Eğer başka bir hayatımız olursa beni bulacağına söz veriyor musun?
-Söz veriyorum bir dahaki hayatımızda seni bulacağım.
...

Levi bayılırken ağzından son cümleleri döküldü: Senin için geliyorum Erwin.

FALCO KOŞ LEVI NEFES ALMIYOR
Gabi'nin çığlıklarıyla yankılandı küçük ev. Girdiklerinde her yer kan içindeydi, Levi da o kan gölünün ortasında. Artık bilekleri kanamıyordu bile yeterince kan kaybetmişti. Nefes almıyor ve kalbi atmıyordu. Yüzü bembeyaz olmuş dudakları morarmıştı ancak yine de siması gülümsüyor gibi görünüyordu. Normalde pek sık gülümsemezdi ama ölümün kollarındayken gerçekten yüzü gülüyordu. Küçük bir törenle onu yoldaşlarının yanına gömdüler. Jean, Connie, Mikasa, Gabi ve Falco'dan başkası yoktu herkes ağlıyordu ama en nihayetinde mutluydular Levi sonunda huzura ermişti.










Uykusundan gerinerek uyanan Levi telefonundan saati kontrol etti: 6.28. Banyoya gitti; dişlerini fırçaladı, yüzünü yıkadı, saçlarını düzeltti. Odasına gelip giyindi. Saat 6.50 olduğunda hazırdı. Alt kata indi uyuyan annesini öptü görüşürüz diyip evden çıktı. 2-3 dakika beklemenin ardından otobüse bindi, cam kenarına oturdu ve kulaklığını taktı.
Arctic Monkeys - When the Sun Goes Down

Okula vardığında arkadaşları Hange ve Nanaba'nın yanına vardı. Sohbet ederlerken 9. Sınıf öğrencilerinden Petra geldi.
-Günaydın Levi!
-Günaydın.
-Bay Smith seni odasına çağırıyor.

Christopher Smith okullarında Tarih öğretmeniydi neden bilinmez Levi okula geldiğinden beri -4 yıldır- onu çok severdi. Levi da onu severdi olmayan babasının yerini doldururdu Mr. Smith.

Öğretmenini bekletmeden yola koyuldu, sınıfın önüne gelince kapıyı çaldı ve içeri girdi.
-Beni çağırmışsınız Bay Smith.
-Evet oğlum gel otur böyle. Sana daha önce bahsetmiştim, oğlum Erwin de seninle yaşıt 12. sınıf ve kaydını bu okula aldırdım. Bugün gelecek lütfen onunla ilgile-

Bay Smith cümlesini tamamlayamadan kapı çaldı. En az 185 boylarında yapılı sarışın mavi gözlü bir çocuk geldi içeri. Bay Smith'e bakan Levi arkasına döndüğü an gözleri karardı ve yere düştü, aynı şekilde sarışın çocuk da.

Levi gözünü aralamaya çalıştı ancak hâlâ başı ağrıyordu, olduğu yerden kalkmadan sarışın çocuk ve babası arasında geçen konuşmayı dinledi.
-Seni bu okula almamın sebebi buydu Erwin. Ruh eşinin Marie olduğunu düşünmüştüm ancak belli ki yanılmışım. Sonra bazı askerlerden kaptanınla samimi bir ilişkin olduğunu öğrendim. Seni tekrar kazanmak için denemeliydim oğlum ve şans benden yana olacak ki doğru kişiyi buldum. Levi senin ruh eşin, reankarnasyon sonrası herkes ruh eşini gördüğünde bayılıyor ve anıları geri geliyor. Hatırlıyor musun her şeyi?

-Evet ancak her şey şu an çok bulanık. Sadece Levi'yi çok sevdiğimi ama ona sevgimi göstermeye fırsatım olmadığını hatırlıyorum ve tabii komutan olduğumu ve devleri falan. Hepsi yavaş yavaş geliyor.

Konuşmanın ortasında Levi uyandı.
-Erwin!!
Sarışın adını duyduğu gibi yanına yaklaşıp sarıldı.
-Levi'm...





Bu gecelik bu kadar dostlar hem hepsini bitirmeyelim yb'ye de konu kalsın. Biraz karmaşık oldu ama umarım mantık hatası falan yoktur buraya kadar okuduysanız çok teşekkürler iyi geceler efendim.

ArigatoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin