don't try to mess with me
boy, you're not on my level
watch me play the devilƸ̵̡Ӝ̵̨̄Ʒ
burnundan alıp verdiği sinirle nefeslerle birlikte felix'i kolundan sıkıca tutarak evden çıkarmış, kapının önünde bekleyen taksinin kapısını açarak kızı adeta içeri fırlatmıştı jeongin. zaten sarhoş olan felix ağlamaya devam eden jisung'un göğsüne yapışırken jisung onu düşmeden yakalayabilmişti.
şoförün yanına oturan jeongin önce felix'in adresini verirken jisung onun kafasına bir tane geçirmişti.
"neden fırlatıyosun kızı?!"
jeongin hala damarlarında kaynayan kanla birlikte derin bir nefes alırken başını sadece iki yana sallamıştı. felix ise havada tutamadığı başını jisung'un göğsüne yaslarken jisung hem gözyaşlarını siliyor, hem de felix'in saçlarını okşuyordu.
felixlerin evinin önüne geldiklerinde jeongin taksiden inerek chan'ı aramış, aşağı inmesini söyledikten sonra ise felix'i kucaklayarak bahçelerinden kapıya kadar götürmüştü.
gecenin bir saati uykusundan uyandırılan chan söylenerek aşağı inmiş, yarı uyur yarı uyanık olan kız kardeşini jeongin'in kucağından almıştı.
"jisung ve seungmin'i de bırakacağım daha, ondan aradım inmen için"
chan jeongin'e başını sallayıp küçük bir teşekkür mırıldandıktan sonra kapıyı kapatmış, kız kardeşini odasına çıkartarak yavaşça yatağına bırakmıştı. boşluk hissi yaşayan felix mızmızlanmaya başlarken peluşlarından birisini kolları arasına vermiş, yatakta uyuyan pussy ise uyanarak felix'in karnının yanına yatmıştı.
chan kardeşinin gece lambasını çalıştırmış, ayağındaki topuklularını çıkararak yere bırakmıştı. hiç anlaşamasalar bile, chan kardeşi için her şeyi yapabilirdi.
üzerini de örttükten sonra onun yanına oturmuş, uyuyan kardeşinin saçlarını okşamıştı.
"özür dilerim, her şey için"
kafasındaki buhranlar hala geçmemiş olan minho kapı aralığından ikiliyi izlemeyi bırakarak odaya girmiş, felix'in suluğunu alarak yatağın yanına çökmüş ve suyu chan'a uzatmıştı.
bakışlarını minho'nın boş bakışlarından çekerek suluğu almış, felix'in başını biraz kaldırarak suluğun pipetini dudaklarına vermişti chan.
"felix, güzelim benim su iç"
felix yüzünü buruşturup başını çekmeye çalışırken ise chan onun başını biraz daha kaldırmıştı.
"yapma, istemiyorum yapma. dokunma bana"
titreyen sesi ile birlikte chan'ı itmiş, chan ise elindeki suluğu bırakarak kardeşinin akmaya başlayan gözyaşlarını silmişti.
"felix, benim. gerçekliğe dön felix, bak bana. abinim ben"
"baba"
hala gözlerini açmadan ağlayarak sayıklamaya başlayan kardeşinin kollarından tutarak kaldırmış ve sıkıca sarılmıştı.
"geçti, geçti ben buradayım. ben buradayım güzelim. uyuyor babamız"
"babamı istiyorum"
aniden içli içli ağlayan felix ile chan donup kalırken, başını çevirip hala kendilerini boş bakışlar ile izleyen minho'ya bakmıştı.
"güzelim, kapıyı kapatır mısın?"
minho, chan'ın sakin sesiyle ayaklanmış ve odanın kapısını kapattıktan sonra geri yere çökmüştü. chan göğsünde ağlayan felix'in saçlarını okşarken ağlayıp içini boşaltmasına izin vermişti. felix'in sesli ağlayışını dinlerken dizlerini karnına çekmiş ve yanına gelen pussynin tüylerini okşamıştı minho. ağlayan insanları sevmezdi, genel olarak ağlamayı sevmezdi minho. ya da daha doğrusu, hisleri sevmezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FVN!
Fanfictiongirls just wanna have fun i just wanna have sex in a car --- "heyecan her yaşta güzel bir şeydir, ama her durumda sonu güzel bitmez. tutkuyla atılan yanlış adımlar, insanı felakete sürükler. bazen anlık heyecanlar, ömür boyu yük olur insanın sırtınd...