not: bunun bir kurgusal evren olduğunu ve gerçek kişiler ve karakterlerle bağlantısı olmadığını unutmayınız. kimseye bir nefret söylemi yoktur, yorum yaparken kimseye karşı saygı çizginizden çıkmayınız.
Ƹ̵̡Ӝ̵̨̄Ʒ
merdivenlerden inerken gördüğü görüntüyle dudak içini dişleyip gözlerini devirirken kendisine gülümseyerek bakan babasına koşturmuştu felix. siwon küçük kızı için yanındaki sandalyeyi çekmiş ve onun kahvaltısını güzelce yapması için tabağına en sevdiği şeylerden koymuştu. annesi taeyeon ise kahvaltı masasında sadece biricik oğlu chan'ın anlattıklarını dinliyordu.
"sana da günaydın anne"
felix her ne kadar konuşmak istemese bile içindeki hisse engel olamayıp minik bir günaydın mırıldanmıştı sadece. ne olurdu sanki annesi bir kez olsun ona da chan'a da baktığı gibi baksaydı?
taeyeon kızına ve üzerine giydiklerine göz ucuyla bir bakış atarken ellerini çenesi altında birleştirip kaşlarını çatmıştı.
"bu ne hal felix?"
felix annesinin sesiyle eğilip üzerine bakarken kendisi de kaşlarını çatmış, tıpatıp aynı bakışlarla annesine bakmıştı.
"ne varmış halimde?"
"bu şekilde okula mı gidiyorsun sen?"
"taeyeon"
siwon uyarıcı sesi ve bakışlarıyla taeyeon'a bakarken taeyeon ise bir şey demeyip geri chan'a ve onun yanında sessiz sakin bir şekilde kahvaltısını eden minho'ya dönmüştü. minho'nun kafası orada olmasa bile, chan onu arada alttan dürterek yemesini söylüyordu.
siwon minik kızının tabağındaki kahvaltılıklarla oynadığını fark ederken kendi kahvaltı yapmayı bırakıp felix'in çatalı ve bıçağını almış, ona kendi elleriyle yedirmişti kahvaltısını. felix ise babasına gülümserken onu kırmayıp tüm kahvaltısını bitirmişti.
"okula chan bırakacak seni bugün tamam mı güzel kızım?"
siwon kızının önüne gelen saçını kulağının arkasına sıkıştırmış, şakağına da minik bir öpücük bırakmıştı. felix ise bu durumdan memnun kalmayarak yine kaşlarını çatmıştı.
"şöforüme noldu? babacığım ben kendim de gidebilirim gerek yok chan'ın beni bırakmasına"
felix dudağını büzüp köpek yavrusu bakışlarıyla bakarken siwon ise başını iki yana sallamıştı hayır anlamında.
"olmaz felix tek başına gidemezsin, oppan bırakacak işte seni. sırf seni okula bırakması için kaldırdım onu uykudan hem ben"
siwon kızının da kendisine hayır diyemeyeceğini bilirken yumuşak saçlarını okşamıştı onun. felix ise kaderine razı gelirken karşısında oturan oppasının minho'yla ilgilenişine bakmış, kahvaltısını bitirerek ayaklanmıştı.
"çantamı alıp geleceğim, geç kalmadan çıkalım"
chan başıyla felix'i onaylarken kendisi de ayaklanıp minho'yu da kaldırmıştı. minho ise hala suskun bir şekilde chan'ı takip ederken chan onun ince tişörtü üzerine ceketini geçirmişti üşümemesi için.
ikisi beraber arabaya geçerlerken chan yanında hala heykel gibi hareket etmeden oturan minho'ya dönmüştü.
"bebeğim, aldın mı ilaçlarını? minho, duyuyor musun beni?"
minho karşısından kesmediği bakışlarını chan'a çevirirken sakince başını sallamıştı. chan eğilip onun şakağından öperken ise krizinin geleceğini biliyordu, her zaman fark ederdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FVN!
Fanficgirls just wanna have fun i just wanna have sex in a car --- "heyecan her yaşta güzel bir şeydir, ama her durumda sonu güzel bitmez. tutkuyla atılan yanlış adımlar, insanı felakete sürükler. bazen anlık heyecanlar, ömür boyu yük olur insanın sırtınd...