Şu anda karşı komşum ve sevgilim soobinin evinde sevgilimin beni kirpisiyle aldatmasını izliyordum.
Evet, gerçekten.
Her ne kadar Soobin ortalığı ayağa kaldırmış olsa da Odi'yi sadece yarım saat aramıştık. En sonunda da Soobinin dolabının içinden çıkmıştı küçük şeytan.
1 saattir öylece oturup Soobinin Odiye bakarak zaman zaman ağlayıp, zaman zaman da onu sarıp sarmalamasını izliyordum.
"Sevgilim, tamam artık. Sadece yarım saat kayıptı, bulduk zaten. Hayvanı sal artık. Baksana şunun tipine yardım dileniyor resmen."
Soobin biraz daha Odiyle bakıştıktan sonra sonunda hayvanı bırakma kararı aldı. Bırakır bırakmaz Odi hemen yemeğine kaçtı.
"Bilmiyorum haklısın galiba, abarttım. Ama ne yapayım konu Odi olunca tutamıyorum kendimi."
Gülümseyip ona baktım. Kesin çok pimpirikli ve şirin bir baba olurdu. Gerçi şu an attığı bakışlarla şirin olmamasına imkan yok.
Kucağımı patpatlayıp gelmesini söyledim. O da gülümseyip yanıma uzandı, kafasını kucağıma koydu. Biraz film izledik falan filan derken çoktan pozisyonumuz değişmişti. Şimdi o oturuyor, ben onun kucağında yatıyordum. Çok geçmeden uykuya dalmıştık zaten.
-
Bir anda kapımızın alacaklı gibi çalınmasıyla uyanmıştık ikimizde. Havada tuhaf bir koku vardı ama uyku sersemliğiyle pek algılayamıyordum.
Soobin hemen kalkarak kapıyı açmaya gitti. 2 itfaiyeci kılıklı adam bi şeyler söylüyordu ama tam algılayamıyordum. Dur biraz, onlar gerçekten itfaiyeci?
Etraf biraz sisliydi, havada garip rahatsız edici bir koku vardı, görüntü net değildi ve uyku sersemliğiyle gerçekten şu an hiçbir şey anlayamıyordum.
Soobinin hali de benden farksızdı. Sonra bir anda kendine gelip etrafta koşuşturmaya başladı. İtfaiyecilere bir şeyler söyledi ve beni onlara ittirdi, şu an gerçekten kafam yerinde değildi.
Yine de garip bir şekilde ağzımı açıp tek kelime etmiyordum, öylece bana ne denilirse yapıyordum. Dışarıdaki insalar -sanırım onlar komşularımız- benim garip davrandığımı fark edince birilerine seslenmeye başladılar.
Hiçbir zaman bayılmadım veya bilincim tam olarak kapanmadı ama gerçekten şu an sersem gibiydim ve o rahatsız koku burnumdan gitmiyordu.
Arabası olan komşularımızdan birisi beni en yakın hastaneye götürdü. Evet gerçekten her şeyin farkındaydım ama nefes almaya çalıştıkça bir şeyler batıyor gibiydi.
Soobin neredeydi, ben bile böyleyken o evde ne yapıyordu?
Bir odaya götürüp yatırdılar ve buhar makinesiyle buhar vermeye başladılar.
-
Yavaş yavaş kendime geliyordum, yanımda olan komşularımızdan birine neler olduğunu sordum.
"Senin evinde yangın çıkmış. Biz hemen çıkıp itfaiyeyi aradık ama, yangın Soobin evladımın evine de sıçramış."
Ne yangını? Bir dakika.. Hassiktir, makarna. Odiyi aramaya başlamadan önce ocağa koyduğum makarna.
Gerçekten makarnayı ocakta unuttuğuma inanamıyorum, gerizekalılar için lider falanım.
Aklıma gelen şeyle durdum ve endişelendim.
"Soobin, Soobin nerede?!"
Bayan Lee biraz durdu, sonra cevap verdi.