2. Bölüm

46 3 1
                                    

Söylediği cümleyi kavramaya çalışırken arabayı hareket ettirmesiyle kendime geldim. Beni bakışlarıyla rahatsız eden o çocuktu bu. Psikoloğa iyileşmek için gidiyordum ama onun sayesinde daha da kötü olmuştum. Olmayan şeyler hayal etmeye başlamıştım şu bir hafta içersisinde. Sürekli bana bakan birilerini arıyordum. Hayatımda duyduğum en garip sese sahip insan oydu. Hem soğukluğu hem de nefreti bi insan bu kadar belli edebilir miydi?

"Nereye gidiyoruz efendim?"

Başka bir ses dikkatimi yerine getirmişti. Dikiz aynasından bana bakan simaya gözlerimi çevirdim. Onunla şu anda konuşan adamın alakası yoktu. Yüzünde gülümseme vardı. Kafamı iki yana salladım.
Deliriyordum.

"O nerde?"

Dikiz aynasındaki bakışlarını deli gibi olduğumu düşündürten bir havayla bana döndürdü. Hayal görüyor olamazdım.

"İyimisiniz efendim? Renginiz bembeyaz."

Çantamdaki su şişesini çıkartıp dudaklarımın arasına koydum. Su boğazımı acıtırken kalp atışlarımın sesi bütün heryeri sarmıştı sanki. Daha demin burada olduğuna emindim. Hâlâ da buradaydı biliyorum.

"İyiyim. Eve dönelim sadece."

Söylediğim cümleyi anlamamış gibi suratıma aval aval bakan şoföre sert bir şekilde bakmaya çalıştım.

"Eve sür şu arabayı."

Su şişesini koltuğa bırakırken hâlâ bana anlamayan bakışlarla bakan şoföre yaklaştım. Titremeye başlamasıyla bedenimi korkuyla koltuğa ittim. Gözlerini kapattı ve derin bir nefes aldı.

"Size yaklaşmaya çalışıyor. Ondan uzak durun! Düşüncelerinize girmesine izin vermeyin. O sadece lanetli. Kendini hapsedecek birini arıyor. Ondan uzak durun!"

Kulaklarımı kapattım. Sesinde acı vardı. Vücudu acı çekiyordu. Onu düşünmeden yapamıyordum. Bakışlarının sahibi olmak iyi bir şeymiş gibi geliyordu. Ağladığımı babamın parmaklarını yüzümde hissetmemle farketmiştim. Arabanın kapısı açıktı ve her tonda ses duyuyordum. Ne zaman gelmişlerdi?
Ön koltuğa korkarak baktım. Kimse yoktu.

"Nira? Beni duyuyor musun kızım?"

Babam çaresiz bir şekilde çırpınıyordu. Yüz kaslarım kendini bırakmıştı sanki hareket edemiyordum. Gözlerimi kapatıp açtım. Ardından annem ve babam çekildi ve beyaz önlüklü birkaç görevli vücudumu kaldırıp sedye olduğunu tahmin ettiğim yere koydu.

Değişik kokulu odada gözlerimi açtım.
Neden kimse yoktu? Hastaneden korktuğumu annem de babam da gayet iyi biliyorlardı.

"Beyazlık yıkılıyor mu? Fazla mı ileri gittim acaba? Farkettim de beni düşüncelerine en iyi şekilde davet eden sen oldun. Gri kokuna aşık oldu."

-

Bilimkurgu fazlasıyla olucak.
Bu da hayal dünyamı enlere taşıyor açıkçası. Umarım sevilen bir bölüm olur.

Hikaye hakkında görüşleriniz?

Gri SerisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin